[isim]

• Eksik olma durumu, eksik olan miktar, noksan, nakisa, fıkdan

  Hayatımızda bozukluğunu, yokluğunu içlerimiz burkularak duyduğumuz ne vardır ki millî şuur eksikliğinden gelmesin? - Orhan Seyfi Orhon

[nesnesiz]

• Azalmak, az duruma gelmek

  Doktorun eksilmeyen güleçliğini, cana yakınlığını maske sanıyor. - Tarık Buğra

• Bulunmamak, var olmamak, rastlanmamak

  Bu dağdan kar eksilmez.

[isim]

• Eksiltmek işi

• Bir işin kimin tarafından daha ucuz yapılacağının anlaşılması için istekliler arasında açılan fiyat kırma işi, ihale

  O gün eksiltmeye kendi yerine onu yollamıştı. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

• eksiltmeye çıkarmak

[sıfat]

• Eksiği olmayan, tam, tamam

[mecaz]

• İyi, namuslu, temiz

[zarf]

• Tam olarak

  Verdiği emirler, on, on beş dakika içinde bütün Ege bölgesinde duyuluyor, eksiksiz uygulanıyordu. - Necati Cumalı