EDEBİYATSEVER Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

EDEBİYATSEVER harflerini içeren 7 harfli 23 kelime bulunuyor. 7 harfli EDEBİYATSEVER kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DEVRİYE17, TESVİYE16, TAVSİYE16, VABESTE16, VESAYET16, VASİYET16, RİVAYET15, TEVRİYE15, VARİYET15, VARYETE15, VESAİRE14, VARESTE14, VERASET14, BİDAYET13, DİYABET13, DİRAYET11, TERBİYE11, TARDİYE11, TEBRİYE11, BASİRET10, DESTARİ10, RİYASET10, SİRAYET10

BASİRET (Kelime Kökeni: Arapça baṣīret)

[isim]

  • Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, uzağı görüş, seziş, anlayış, kavrayış, sağgörü, vizyon

    Kanal'ı müdafaa edenler, yüz millik cephe üzerinde çok basiretle vazife görmeye mecbur idiler. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • basireti bağlanmak

DESTARİ (Kelime Kökeni: Farsça destār + Arapça -ī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Sarıkla ilgili

[isim]

  • Sarık yapan kimse

RİYASET (Kelime Kökeni: Arapça riyāset)

[isim]

[eskimiş]

  • Başkanlık

    Öğleden sonra Posta ve Telgraf Nezaretinin üst katındaki salonda içtimaya bizzat riyaset edecekti. - Yahya Kemal Beyatlı

SİRAYET (Kelime Kökeni: Arapça sirāyet)

[isim]

  • Hastalık başkalarına geçme, bulaşma

    Yapılan muayene neticesinde, hastalığın kimseye sirayetine meydan verilmeyecektir. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Yayılma, dağılma

    Vehbi'nin bu şüphesi büyüklere sirayete başladı, çocuk bu fırtınada başka köye gitmiş olamaz. - Reşat Nuri Güntekin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sirayet etmek

DİRAYET (Kelime Kökeni: Arapça dirāyet)

[isim]

[eskimiş]

[ruh bilimi]

  • İnce şeyleri kavrayış

    Dikkat ve dirayetiyle her işin yolunda yürümesini temin etmişti. - Osman Aysu

  • Zekâ
  • Beceriklilik

TERBİYE (Kelime Kökeni: Arapça terbiye)

[isim]

  • Eğitim

    Hepsi de karşılıklı bir iyilik ve bir terbiyeden istifade etmekteydiler. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Görgü

    Davudi sesi, şetareti, terbiyesi kendisini hem kadınlara hem erkeklere sevdirmişti. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

  • Bazı yemeklerin suyunu türlü yollarla koyulaştırma
  • Eti, pişirmeden önce çeşitli baharatlar, yağ, salça vb. şeyler içinde bir süre bekletme
  • Hayvanı alıştırma

    Sessiz sinema filminde bir yabani atın terbiye sahnesi gösteriliyordu. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • terbiye almak (veya görmek)
  • terbiye etmek
  • terbiyesini bozmak
  • terbiyesini vermek

Birleşik Kelimeler: beden terbiyesi

[isim]

[halk ağzında]

  • Araba hayvanlarının dizginleri

TARDİYE (Kelime Kökeni: Arapça ṭardiyye)

[isim]

[eskimiş]

[edebiyat]

  • Beş dizelik bentlerden oluşan nazım parçası

TEBRİYE (Kelime Kökeni: Arapça tebriʾe)

[isim]

[eskimiş]

  • Aklama, temize çıkarma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tebriye etmek

BİDAYET (Kelime Kökeni: Arapça bidāyet)

[isim]

[eskimiş]

  • Başlama, başlangıç

    Sevdasını, bidayette kıyısından köşesinden paylaşırken, zamanla tamamen sahiplenmiş. - Attila İlhan

DİYABET (Kelime Kökeni: Fransızca diabète)

[isim]

[tıp]

  • Şeker hastalığı

Birleşik Kelimeler: diyabet bilimi, diyabet uzmanı

VESAİRE (Kelime Kökeni: Arapça ve + sāʾire)

[isim]

  • Ve benzeri

    Biz yollarda eğer bulabilirsek başımıza gölge verecek kadar hurma dalı, ot vesaire topluyorduk. - Falih Rıfkı Atay

VARESTE (Kelime Kökeni: Farsça vāreste)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Kurtulmuş

    Endişeden vareste.

  • Uzak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • vareste kalmak
  • vareste tutmak (veya kılmak)

VERASET (Kelime Kökeni: Arapça verās̱et)

[isim]

[biyoloji]

  • Kalıtım

[hukuk]

  • Mirasta hak sahibi olma

    Hatta türedi ortaklar da çıkacak, veraset bile düzülecek, soy sop iddialarına girilecekti. - Tarık Buğra

Birleşik Kelimeler: veraset ilamı, veraset ve intikal vergisi

RİVAYET (Kelime Kökeni: Arapça rivāyet)

[isim]

  • Söylenti

    O, yanıma oturarak kara haberlerden, kötü rivayetlerden bahsetti. - Falih Rıfkı Atay

  • Bir olay, bir haber veya sözü nakletme

    Bir rivayete göre, kaplanın dayısı olan kedinin keyiflenip miyavlaması işte bu zamandan kalmadır. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rivayet olunmak (veya edilmek)

Birleşik Kelimeler: rivayet birleşik zamanı

TEVRİYE (Kelime Kökeni: Arapça tevriye)

[isim]

[edebiyat]

  • Bir anlatım inceliği elde etmek için birden çok anlamı olan bir sözün yakın anlamının değil de uzak anlamının kullanılması sanatı