DIŞKILIK ile Oluşan Kelimeler (DIŞKILIK Kelime Türetme)
DIŞKILIK harflerinden oluşan 16 kelime bulunuyor. DIŞKILIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Dışkılık kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
DIŞKILIK16
6 Harfli Kelimeler
IŞIKLI12, KIŞLIK11, ŞIKLIK11
5 Harfli Kelimeler
DIŞKI12, DIŞIK12, KILIŞ10, KILIK7
4 Harfli Kelimeler
IŞIK9, IŞIL9, IŞKI9, ILIK6
3 Harfli Kelimeler
DIŞ9, KIŞ7, ŞIK7, KIL4
KIL
- Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı
- Keçi tüyü
-
Keçi tüyünden yapılmış veya dokunmuş olan
Sana kız mı verirler / Kıl şalvar giymeyincek - Halk türküsü
- Huysuz, geçimsiz (kimse)
- Bitkilerde görülen, genellikle silindirimsi, içi boş, çok ince uzantı
Ata Sözleri ve Deyimler
- kıl (kadar) kalmak
- kıl gibi
- kılı kıpırdamamak
- kılı kırk yarmak
- kılına dokunmamak
- kılına halel gelmemek
- kılını (bile) kıpırdatmamak (veya oynatmamak)
- kıl kapmak
- kıl olmak
Birleşik Kelimeler: kıl burun, kıl çadır, kıl dönmesi, kılkapan, kıl keçisi, kılkıran, kıl kurt, kılkuyruk, kıl kuyruk, kıl otu, kıl payı, kıl testere, kıl yumağı, kılı kılına, emici kıllar
ILIK
-
Soğukla sıcak arası, ne soğuk ne sıcak
Galip ıssız bir gece içinde, ılık bir bahçede, bir havuz kenarında yanan bir meşaledir. - Asaf Halet Çelebi
KILIK
-
Bir kimsenin giyinişi, dış görünüşü, üst baş
Delikanlı kopuklar, kılıklarından, giyinişlerinden belli oluyorlar. - Memduh Şevket Esendal
- Bir kimsenin resmi, fotoğraf
Ata Sözleri ve Deyimler
- kılığa bürünmek
- kılığına girmek
- kılıktan kılığa girmek
Birleşik Kelimeler: kılık kıyafet
KIŞ
-
Kuzey yarım kürede 22 Aralık-21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, sonbaharla ilkbahar arasındaki soğuk mevsim
Kıştı. Yerler iki karış kar tutmuştu. - Tarık Buğra
- Çok soğuk hava
Ata Sözleri ve Deyimler
- kış basmak (veya bastırmak)
- kışı geçirmek
- kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir
- kış yapmak
Birleşik Kelimeler: kış çorbası, kış dönemi, Kış Dönencesi, kış günü, kış kayıtı, kış kıyamet, kış uykusu, kara kış, yaz kış, yazlı kışlı
- Tavuk vb. kümes hayvanlarını kovalamak için çıkarılan ses
ŞIK (Kelime Kökeni: Fransızca chic)
-
Güzel, zarif, modaya uygun
Şık bir elbise.
-
Güzel, modaya uygun giyinmiş olan
Daima müzik vardı, şık kadınlar vardı. - Halide Edip Adıvar
-
Yerinde, uygun
Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur. - Peyami Safa
-
Seçenek
Sizin için iki şık var, ya çalışacaksınız ya bu işten vazgeçeceksiniz.
IŞIK
-
Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk
Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi. - Halide Edip Adıvar
-
Bir yeri aydınlatmaya yarayan araç
Bir gece yatmışken kalktı, bitişik odaya girdi, ışığı yaktı. - Yusuf Atılgan
-
Aydınlanmak için kullanılan elektrik
Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı, herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı. - Ahmet Ümit
-
Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı
Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu. - Peyami Safa
-
Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb
Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan. - Necati Cumalı
- Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma
Ata Sözleri ve Deyimler
- ışığı altında
- ışık almak
- ışık tutmak
Birleşik Kelimeler: ışık akısı, ışık aylası, ışık aynası, ışık bacası, ışık çanağı, ışık değneği, ışık eğrisi, ışık göçüm, ışık gölge, ışık hızı, ışık ışını, ışıkkesen, ışık kirliliği, ışık korkusu, ışık küre, ışıkölçer, ışık ölçümü, ışık yılı, ışık yuvarı, ışığa doğrulum, ışığa göçüm, dağınık ışık, yeşil ışık, ay ışığı, burçlar ışığı, buz ışığı, gün ışığı, güven ışığı, projektör ışığı, umut ışığı
IŞIL
- Işıklı
-
Işıldayan, parlak
Şu lokanta camekânında kuyruklarını dikmiş, ışıl gözlü alev menevişli barbunyalar. - Yusuf Ziya Ortaç
Birleşik Kelimeler: ışıl ışıl, ışıl küf, florışıl, fosforışıl, gazışıl
IŞKI
- Deri, tahta kazımakta kullanılan, iki ucu saplı eğri bıçak
DIŞ
-
Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı
Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. - Ahmet Haşim
- Bir konunun kapsamına girmeyen şey
-
Görülen, içte bulunmayan yüzey
Bardağın dışı kirli.
- Bir kimsenin görünüşü, durum ve davranışları
-
Bireyin ötesinde bir varlığı olan
Dış dünya.
-
Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha uzak olan
Bayram vali konağının dış kapısında, ellerini yine önünde kavuşturmuş taş gibi dimdik duruyordu. - Ayşe Kulin
-
Yabancı ülkelerle ilgili
Dış siyaset. Dış ilişkiler.
- Açık havada geçen sahneleri içine alan çekim
- Bazı top oyunlarında karşı takım oyuncularının vuruşuyla topun kalenin bulunduğu taraftan dışarı çıkması, aut
Ata Sözleri ve Deyimler
- dışa vurmak
- dışı eli yakar, içi beni yakar
- dışı kalaylı, içi alaylı
- dışına çıkmak
- dışında
- dışında bırakmak
- dışında kalmak
Birleşik Kelimeler: dış açı, dış ağ, dış âlem, dış alım, dış asalak, dış başkalaşım, dış bellek, dışbeslenen, dış beslenme, dış borç, dış borçlanma, dışbükey, dış çevre, dış çizgiler durumu, dış çokgen, dış deri, dış dünya, dış evlilik, dış gebelik, dış gezegen, dış gezi, dış güçler, dış hat, dış işleri, dış kapı, dış kavuz, dış kredi, dış kulak, dış kutsal, dış lastik, dış merkezli, dış odun, dış pazar, dış pazarlama, dış piyasa, dış plazma, dış politika, dış saha, dış satım, dış ses, dış ters açı, dış ticaret, dış vurum, dış yarıçap, dış yüz, dış zar, dışa dönük, dışa vurum, ahlak dışı, akıl dışı, alfabe dışı, amaç dışı, bilim dışı, bilinç dışı, çağ dışı, çevrim dışı, ders dışı, devre dışı, din dışı, doğa dışı, evlilik dışı, gerçek dışı, gündem dışı, hudut dışı, irade dışı, istenç dışı, kanun dışı, kayıt dışı, kişilik dışı, kural dışı, liste dışı, mantık dışı, meyve dışı, olağan dışı, oran dışı, öz dışı, saf dışı, sınır dışı, sıra dışı, toplum dışı, töre dışı, us dışı, yasa dışı, yurt dışı, içli dışlı
KILIŞ
- Kılma işi
KIŞLIK
-
Kışa özgü, kış için
Kışlık giysi.
-
Kışın oturulan yapı, yer
Sıcak yaz aylarını geçirmek için deniz kenarlarına, kırlara, tepelere kaçanlar, şimdi birer birer kışlıklarına dönüyorlar. - Ahmet Haşim
ŞIKLIK
- Şık olma durumu
IŞIKLI
-
Işığı olan, aydınlık, ışıklandırılmış, nurlu, nurani, ziyalı, ziyadar
Tünelin ışıklı ucundan doğru bir esinti geliyor. - Adalet Ağaoğlu
-
Neşe veren, sevinç yaratan, mutlu
Kadınınsa güzel yüzü dökülüyor önüne, kocasından uzaklaşıyor, ışıklı gözleri doluyor, dudağı titriyor giderek. - Yusuf Atılgan
DIŞKI
- Sindirim sonunda anüs yoluyla dışarıya atılan besin artığı, kaka, bok, büyük abdest, kazurat
Birleşik Kelimeler: dışkısever
DIŞIK
- Cüruf