DIŞBÜKEYLİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DIŞBÜKEYLİK harflerini içeren 5 harfli 34 kelime bulunuyor. 5 harfli DIŞBÜKEYLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DÜŞEY14, DÜBEŞ14, DEYİŞ12, BEDÜK11, DÜYEK11, DÜBEL11, BİŞEK10, BEŞLİ10, BEŞİK10, DEŞİK10, YEŞİL10, BİYEL9, BİLYE9, BEDİK9, DEBİL9, DİKEY9, DİBEK9, KÜBİK9, EŞLİK8, İŞLEK8, KLİŞE8, KEŞİK8, KEŞKİ8, KIBLE8, ŞEKLİ8, ŞEKİL8, BİLEK7, BELKİ7, BELİK7, DELİK7, DİLEK7, DİKEL7, KÜLEK7, KELİK5

KELİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eski ayakkabı

BİLEK

[isim]

  • Elle kolun, ayakla bacağın birleştiği bölüm

    Kadın, ağır takılarla yüklü sol bileğini yeşil abajurun altına doğru uzatmış. - Adalet Ağaoğlu

[mecaz]

  • Güç, kuvvet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bileğinde altın bileziği olmak
  • bileğine güvenmek
  • bileğinin hakkıyla (veya gücüyle veya kuvvetiyle veya zoruyla)
  • bilek gibi

Birleşik Kelimeler: bilek damarı, bilek güreşi, bilek saati, demir bilek, tek bilek, ayak bileği, tunç bilekli

BELKİ (Kelime Kökeni: Arapça bel + Farsça ki)

[zarf]

  • Olabilir ki, muhtemel olarak

    İşte en basit bir sebep. Belki sadeliğinden tuhaf geliyor insana. - Necip Fazıl Kısakürek

[bağlaç]

  • Olsa olsa, ya ... ya ..., ihtimal

    Belki bir sabah vakti, belki bir gece yarısı / Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz - Ziya Osman Saba

Ata Sözleri ve Deyimler

  • belki de

BELİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Saç örgüsü

DELİK

[isim]

  • Dar, küçük açıklık

    Anahtar deliği karanlıktı, içeriden belli belirsiz sesler geliyordu. - Yusuf Atılgan

  • Dar, küçük çukur

    Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Küçük hayvan yuvası

    Fare deliği.

[sıfat]

  • Delinmiş olan

    Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[argo]

  • Cezaevi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • deliğe tıkmak
  • delik büyük, yama küçük
  • delik eğirmek

Birleşik Kelimeler: delik deşik, cebi delik, kara delik, kubbeli delik, kulağı delik, noktalı delik, yüreği delik, budak deliği, burun deliği, fare deliği, gözetleme deliği, hava deliği, iğne deliği

DİLEK

[isim]

  • Bir kimsenin dilediği şey, istek, talep, temenni, rica, murat

    Denizciler, koro hâlinde iyi dileklerini tekrarladılar. - Halikarnas Balıkçısı

Birleşik Kelimeler: dilek kipi

DİKEL

[isim]

[halk ağzında]

  • Meni

KÜLEK

[isim]

  • Bal, yağ, yoğurt vb. şeyler koymaya yarar tahta kova

EŞLİK

[isim]

  • Eş olma durumu
  • Birlikte, beraber

    Terminale ancak benim eşliğimde gidebildi.

[müzik]

  • Belirli bir modeli ile armoni oluşturan ve bir veya birkaç partiye bölüştürülen sesler bütünü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eşlik etmek

İŞLEK

[sıfat]

  • Çok işleyen, canlı, hareketli

    İki harp esnasında, burası kolay kazançların, vurgunculuğun en işlek merkezlerinden biriydi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Özenmeden, çabuk yazıldığı hâlde okunaklı ve güzel olan (yazı)

    İşlek, açık bir yazı. Bir kadın elinden çıkma. - Tarık Dursun K.

Birleşik Kelimeler: işlek ek

KLİŞE (Kelime Kökeni: Fransızca cliché)

[isim]

  • Baskıda kullanılmak amacıyla, üzerine kabartma resim, şekil, yazı çıkarılmış metal levha

    Klişecilik sanatını usta bir klişeci kadar bildiği hatta kendisi de klişe yaptığı için, siyah ve beyazın tonlarını son derece hünerle kaynaştırır. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]

[mecaz]

  • Basmakalıp (söz, görüş vb.)

    Söylediği sözün klişe olduğunu, bir yazarın klişelerle yazmamak zorunda olduğunu kabul etmez o. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: klişehane, dişi klişe

KEŞİK (Kelime Kökeni: Moğolca)

[isim]

[halk ağzında]

  • Sıra, nöbet

KEŞKİ (Kelime Kökeni: Farsça kāşki)

[ünlem]

  • Keşke

    Keşki ölüp kalsaymışım, keşki Münif'le tekrar görüşmemiz hiç nasip olmasaydı! - Attila İlhan

KIBLE (Kelime Kökeni: Arapça ḳible)

[isim]

  • Bazı ibadetler yerine getirilirken dönülen Kâbe'nin bulunduğu yön
  • Bulunulan yerden Kâbe'nin bulunduğu yön

    Pencereden güneşe bakarak kıbleyi tayin ettikten sonra ellerimi kulaklarıma kaldırdım. - Reşat Nuri Güntekin

  • Güneyden esen yel
  • Güney 180°'lik yön

[mecaz]

  • Sıkıntılı bir durumda yardım umarak başvurulan yer

ŞEKLÎ (Kelime Kökeni: Arapça şeklī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Biçimle ilgili, biçimsel, formel