DÜŞÜNCELLİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
DÜŞÜNCELLİK harflerini içeren 5 harfli 36 kelime bulunuyor. 5 harfli DÜŞÜNCELLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DÜŞKÜ14,
ELLİK
- Eldiven
- Ekin biçerken sol elin parmaklarına geçirilen, eldiven biçiminde, tahtadan yapılan bir araç
- Yelken dikenlerin kullandığı, madenî yüksüğü olan meşin eldiven
İLKEL
-
İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif
Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu. - Metin And
- Sanatta yalın bir nitelik gösteren, yapmacıksız olan, primitif
-
Basit, karmaşık olmayan
Gayet ilkel bir dokuma tezgâhında harıl harıl çalışan iki işçi gördüm. - Fikret Otyam
- Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad
- Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz
- Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif
Ata Sözleri ve Deyimler
- ilkel kalmak
Birleşik Kelimeler: ilkel memeliler, ilkel toplum
KELLİ
-
`Sonra` edatı gibi, çıkma durumundaki sözlerin ardı sıra geldiğinde birbirine bağladığı iki yargıdan birincisini zorlayıcı bir sebep olarak gösteren bir söz
Sen meram ettikten kelli, tekeden süt çıkarırım, ağam! diyordu. - Halikarnas Balıkçısı
LİKEN (Kelime Kökeni: Yunanca)
- Bir mantarla bir su yosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı
- Kaşındırıcı bir deri hastalığı
Birleşik Kelimeler: liken bilimi
NİKEL (Kelime Kökeni: Fransızca nickel)
- Atom numarası 28, atom ağırlığı 58,71, yoğunluğu 8,9 olan, gümüş parlaklığında, demir sertliğinde, kolay işlenebilen ve kolayca tel durumuna getirilebilen bir element (simgesi Ni)
Birleşik Kelimeler: nikel kaplama
DELİL (Kelime Kökeni: Arapça delīl)
-
İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare
Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu. - Peyami Safa
-
Kanıt
Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bırakıldı. - Sait Faik Abasıyanık
- (deli:li) Kılavuz, rehber
DELİK
-
Dar, küçük açıklık
Anahtar deliği karanlıktı, içeriden belli belirsiz sesler geliyordu. - Yusuf Atılgan
-
Dar, küçük çukur
Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Küçük hayvan yuvası
Fare deliği.
-
Delinmiş olan
Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum. - Hamdullah Suphi Tanrıöver
- Cezaevi
Ata Sözleri ve Deyimler
- deliğe tıkmak
- delik büyük, yama küçük
- delik eğirmek
Birleşik Kelimeler: delik deşik, cebi delik, kara delik, kubbeli delik, kulağı delik, noktalı delik, yüreği delik, budak deliği, burun deliği, fare deliği, gözetleme deliği, hava deliği, iğne deliği
DİLEK
-
Bir kimsenin dilediği şey, istek, talep, temenni, rica, murat
Denizciler, koro hâlinde iyi dileklerini tekrarladılar. - Halikarnas Balıkçısı
Birleşik Kelimeler: dilek kipi
DİKEN
-
Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu vb. bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri
Gül dikeni. Kirpinin dikenleri.
- Bu çıkıntıları çok olan bitki
Ata Sözleri ve Deyimler
- diken battığı yerden çıkar
- diken üstünde oturmak (veya olmak)
Birleşik Kelimeler: dikence, diken diken, diken dutu, akdiken, çakırdiken, sarıdiken, çalı dikeni, demir dikeni, deve dikeni, domuz dikeni, eşek dikeni, geyik dikeni, kar dikeni, meryemana dikeni, öz dikeni, peygamber dikeni, sakız dikeni, teke dikeni
DİNEK
- Dinlenmek için durulan yer
DİKEL
- Meni
DENLİ
-
`Kadar` anlamında üstünlük derecesini belirten bir söz
İnsan sevgisi ne kadar yoğunsa gözü karardığında cesareti de o denli delice idi. - Ayşe Kulin
- Ağırbaşlı, sözleri ve davranışları ölçülü olan (kimse)
Birleşik Kelimeler: denli densiz
KÜLLİ (Kelime Kökeni: Arapça kullī)
- Bütüne ve genele ilişkin
- Tümel
KENDİ
-
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, öz(I), zat
Ankara Palas'ta kendisine dörtte üç oranında indirim yapılırdı. - Çetin Altan
-
Kişinin özel olarak vurgulandığını anlatan bir söz
Kendisi gelsin. Kendimiz görmeliyiz.
-
Yaptığı, giriştiği bir işte başkalarının herhangi bir etkisi bulunmadığını belirten bir söz
Kendi yapacağı işi bırakır, âleme öğüt vermeye kalkar. - Burhan Felek
-
`Kendisi, kendileri` biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak `o` ve `onlar` yerine kullanılan bir söz
Kendileri evde yoklar mı?
Ata Sözleri ve Deyimler
- kendi ağzıyla tutulmak
- kendi âlemine dalmak
- kendi ayağı ile gelmek
- kendi derdine düşmek
- kendi düşen ağlamaz
- kendi göbeğini kendi kesmek
- kendi gölgesinden korkmak
- kendi hâline bırakmak
- kendi havasında gitmek (veya olmak)
- kendi hesabana çalışmak
- kendi içine çekilmek
- kendi kabuğuna çekilmek
- kendi kanatlarıyla uçmak
- kendi kendini didiklemek
- kendi kendini yemek
- kendi keyfine gitmek
- kendi köşesinde yaşamak
- kendi kuyusunu kendi kazmak
- kendimi bildim bileli
- kendinden geçmek
- kendinde olmamak
- kendinde toplamak
- kendine (veya herhangi bir şeye) ... süsü vermek
- kendine dert etmek
- kendine gel!
- kendine gelmek
- kendine hisse çıkarmak
- kendine kıymak
- kendine mal etmek
- kendine yedirememek
- kendine yontmak
- kendini (kapıp) koyuvermek
- kendini (veya birini) temize çıkarmak (veya çıkartmak)
- kendini adamak
- kendini ağır (veya ağırdan) satmak
- kendini alamamak
- kendini aşağı (veya küçük) görmek
- kendini ateşe atmak
- kendini atmak
- kendini avutmak
- kendini beğendirmek
- kendini beğenmek
- kendini bırakmak
- kendini bilmek
- kendini bir şey sanmak
- kendini bir yerde bulmak
- kendini bulmak
- kendini dağıtmak
- kendini dar atmak
- kendini dev aynasında görmek
- kendini dinlemek
- kendini dirhem dirhem satmak
- kendini düşünmek
- kendini ele vermek
- kendini fasulye gibi nimetten saymak
- kendini göstermek
- kendini harap etmek
- kendini hissettirmek
- kendini kapının dışında bulmak
- kendini kaptırmak
- kendini kaybetmek
- kendini matah sanmak
- kendini naza çekmek
- kendini paralamak
- kendini satmak
- kendini sıkmak
- kendini sıyıramamak
- kendini sokağa (veya dışarı) atmak
- kendini tartmak
- kendini toparlamak (veya toplamak)
- kendini tutamamak
- kendini tutmak
- kendini vermek (veya vurmak veya çalmak)
- kendini yemek
- kendini yiyip bitirmek
- kendini yoklamak
- kendi söyler kendi dinler
- kendi üstüne yormak
- kendi yağıyla kavrulmak
Birleşik Kelimeler: kendi adına, kendi başına, kendibeslek, kendigelen, kendi hâlinde, kendi kendine, kendi payına, kendine has, kendine mahsus, kendine özgü
EŞKİN
-
Atın dörtnal ile tırıs arasındaki hızlı yürüyüşü
At, eşkinle beş on dakikada gittiği yolu dörtnala bir iki dakikada geldi. - Memduh Şevket Esendal
-
Böyle yürüyen (at)
Çakır, eşkin atına atladığı zaman yanında İsa Bey'in verdiği keskin ve benzersiz kılıç, koynunda da bir fermanla bir mektup vardı. - Nihal Atsız
-
Böyle bir yürüyüşle
Eşkin gitmek.
- Filiz