DÜZCELİLİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DÜZCELİLİK harflerini içeren 5 harfli 25 kelime bulunuyor. 5 harfli DÜZCELİLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DÜZCE15, EZİCİ11, DİZEL10, DİZEK10, DİLCİ10, DİKİZ10, DİCLE10, EKİCİ8, ELCİK8, İZLEK8, KİLİZ8, ZİLLİ8, ZELİL8, CELİL8, DELİL7, DELİK7, DİLLİ7, DİLEK7, DİKEL7, KÜLLİ7, EKİLİ5, ELLİK5, İLKEL5, KİLLİ5, KELLİ5

EKİLİ

[sıfat]

  • Ekilmiş olan, mezru

    Ekili tarla.

ELLİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Eldiven
  • Ekin biçerken sol elin parmaklarına geçirilen, eldiven biçiminde, tahtadan yapılan bir araç

[denizcilik]

  • Yelken dikenlerin kullandığı, madenî yüksüğü olan meşin eldiven

İLKEL

[sıfat]

  • İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif

    Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu. - Metin And

  • Sanatta yalın bir nitelik gösteren, yapmacıksız olan, primitif
  • Basit, karmaşık olmayan

    Gayet ilkel bir dokuma tezgâhında harıl harıl çalışan iki işçi gördüm. - Fikret Otyam

[isim]

  • Özellikle XIV-XV. yüzyıllarda İtalyan ressamlarına, Orta Çağ sonlarında Avrupa ressamlarına verilen ad

[mecaz]

  • Eğitimsiz, kültürsüz, görgüsüz

[felsefe]

  • Zaman bakımından en eski olan, iptidai, primitif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ilkel kalmak

Birleşik Kelimeler: ilkel memeliler, ilkel toplum

KİLLİ

[sıfat]

  • İçinde kil bulunan

    Killi kütle. Killi şist.

KELLİ

[edat]

[halk ağzında]

  • `Sonra` edatı gibi, çıkma durumundaki sözlerin ardı sıra geldiğinde birbirine bağladığı iki yargıdan birincisini zorlayıcı bir sebep olarak gösteren bir söz

    Sen meram ettikten kelli, tekeden süt çıkarırım, ağam! diyordu. - Halikarnas Balıkçısı

DELİL (Kelime Kökeni: Arapça delīl)

[isim]

  • İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare

    Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu. - Peyami Safa

[hukuk]

[mantık]

  • Kanıt

    Elde hiçbir delil olmadığı için serbest bırakıldı. - Sait Faik Abasıyanık

[eskimiş]

  • (deli:li) Kılavuz, rehber

DELİK

[isim]

  • Dar, küçük açıklık

    Anahtar deliği karanlıktı, içeriden belli belirsiz sesler geliyordu. - Yusuf Atılgan

  • Dar, küçük çukur

    Küçük çocuk, kulübenin kenarına yığılmış taşlardan yukarıda bir deliğe sıkışmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Küçük hayvan yuvası

    Fare deliği.

[sıfat]

  • Delinmiş olan

    Hangi evden istedilerse gittim, dama çıktım, akan delik kiremidi buldum, yerine sağlam kiremit koydum. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

[argo]

  • Cezaevi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • deliğe tıkmak
  • delik büyük, yama küçük
  • delik eğirmek

Birleşik Kelimeler: delik deşik, cebi delik, kara delik, kubbeli delik, kulağı delik, noktalı delik, yüreği delik, budak deliği, burun deliği, fare deliği, gözetleme deliği, hava deliği, iğne deliği

DİLLİ

[sıfat]

  • Dili olan
  • Konuşkan, sürekli ve tatlı konuşan, cerbezeli

    Daha çok küçük, dört yaşında bile yok. Öyle dilli ki kimseye laf bırakmıyordu. - Oktay Rifat

  • Dedikoducu, ileri geri konuşan

    Benim işim yok senin o dilli kardeşlerinin arasında. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: dilli düdük, dudu dilli, iki dilli, pabuç dilli, sivri dilli, tatlı dilli

DİLEK

[isim]

  • Bir kimsenin dilediği şey, istek, talep, temenni, rica, murat

    Denizciler, koro hâlinde iyi dileklerini tekrarladılar. - Halikarnas Balıkçısı

Birleşik Kelimeler: dilek kipi

DİKEL

[isim]

[halk ağzında]

  • Meni

KÜLLİ (Kelime Kökeni: Arapça kullī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Bütüne ve genele ilişkin

[felsefe]

[mantık]

  • Tümel

EKİCİ

[isim]

  • Herhangi bir tarım ürününü üreten, tarımla uğraşan çiftçi

    Ekicinin ürünü değer fiyatına satın alınacaktır. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Birini uydurma bir sebeple bırakıp giden, atlatan kimse

ELCİK

[isim]

  • Bisiklet ve motosiklette dümenin elle tutulan kısımlarına geçirilen ve yumuşak, sentetik maddeden yapılan kaplama

İZLEK

[isim]

[halk ağzında]

  • Keçi yolu, patika

[edebiyat]

  • Bir edebî eserde işlenen konunun anlamca ortaya koyduğu ana yönelim

KİLİZ

[isim]

[bitki bilimi]

  • Hasır otu

Birleşik Kelimeler: kiliz balığı