DÖVME ile Oluşan Kelimeler (DÖVME Kelime Türetme)

DÖVME harflerinden oluşan 12 kelime bulunuyor. DÖVME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dövme kelimesinin anlamı nedir? Dövme ile başlayan kelimeler. İçinde dövme olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

DÖVME20

4 Harfli Kelimeler

ÖDEV18, ÖVME17, ÖDEM13

3 Harfli Kelimeler

DEV11, DEM6

2 Harfli Kelimeler

ÖD10, EV8, VE8, DE4, EM3, ME3

EM

[isim]

[halk ağzında]

  • İlaç, merhem

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eme seme yaramamak
  • eme yaramak

ME

  • Türk alfabesinin on altıncı harfinin adı, okunuşu

[isim]

  • Koyun, kuzu vb. hayvanların çıkardığı ses

    Kara koyun kuzular kuzulamaz / Me deme - Fazıl Hüsnü Dağlarca

DE

  • Türk alfabesinin beşinci harfinin adı, okunuşu

DEM (Kelime Kökeni: Farsça dem)

[isim]

  • Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından istenilen durumu
  • Zaman, çağ

    Âdem'den bu deme neslim getirdi / Bana türlü türlü meyve yetirdi - Âşık Veysel

[halk ağzında]

  • Pişirilen yemeklerin yenecek kıvamda olması

[eskimiş]

  • Soluk, nefes

[eskimiş]

  • İçki

[eskimiş]

  • Koku

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dem çekmek
  • dem tutmak
  • dem vurmak

Birleşik Kelimeler: her dem

[isim]

[eskimiş]

  • Kan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dem dökmek

Birleşik Kelimeler: deveranıdem

EV

[isim]

  • Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı
  • Bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut, hane

    Ana oğul, yeni kiraladıkları eve bir pazar günü taşındılar. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Aile

    Evine bağlı bir adam.

[eskimiş]

  • Soy, nesil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ev açmak
  • ev alma, komşu al
  • ev bozmak
  • evde kalmak
  • evdeki pazar (veya hesap) çarşıya uymaz
  • eve çıkmak
  • ev ev dolaşmak (veya gezmek)
  • evi ev eden avrat
  • ev işletmek
  • evlerden ırak (veya uzak)
  • evlere şenlik
  • ev tutmak

Birleşik Kelimeler: ev adamı, ev altı, ev bark, ev ekmeği, ev ekonomisi, ev eşyası, ev gezmesi, ev halkı, ev hanımı, ev işi, ev kadını, ev sahibi, ev sineği, ev yemeği, evi sırtında, genelev, konteyner ev, taşınır ev, yüzer ev, Allah'ın evi, arıtımevi, aşevi, ayevi, babaevi, bağ evi, bakımevi, basımevi, bıçkıevi, buğuevi, camevi, canevi, cemevi, cezaevi, ciltevi, çayevi, çiçekevi, dağ evi, dağıtımevi, damıtımevi, dernekevi, dikimevi, doğumevi, doyumevi, dökümevi, düğünevi, dümenevi, dünyaevi, düşkünlerevi, erkekevi, ezimevi, giyimevi, gökevi, gözevi, gözlemevi, hâkimevi, halkevi, hekimevi, huzurevi, hücre evi, ıslahevi, imamevi, kadınevi, kahveevi, kayakevi, kesimevi, kızevi, kitabevi, konukevi, kuş evi, merdivenevi, modaevi, müzikevi, oğlanevi, orduevi, orman evi, öğretmenevi, ölüevi, polisevi, radyoevi, randevuevi, sağlıkevi, sanatevi, sayrılarevi, sazevi, sergievi, sığınmaevi, taziyeevi, tecimevi, tutukevi, üretimevi, yapımevi, yargıevi, yarı açık cezaevi, yayınevi

VE

  • Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu

[bağlaç]

  • İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz

    Galiba bir vehme kapılıyorum ve galiba bir hastalık beynimi kemiriyor. - Aka Gündüz

Birleşik Kelimeler: ve benzeri, ve diğeri, vesair, vesaire, veya, veyahut

ÖD

[isim]

  • Safra (II)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ödü bokuna karışmak
  • ödü kopmak (veya patlamak)
  • ödünü koparmak (veya patlatmak)

Birleşik Kelimeler: öd kanalı, öd kesesi, sığırödü

[bitki bilimi]

  • Öd ağacı
  • Bu ağacın kıyılmış parçalarından yapılan tütsü

    Derinlerden gelen öd ve günlük kokuları etrafı ve havayı sardı. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Birleşik Kelimeler: öd ağacı

DEV (Kelime Kökeni: Farsça dīv)

[isim]

  • Korkunç, çok iri ve olağanüstü güçlü masal yaratığı

    Abdülhak Hamit Bey, fevkalbeşer bir devden daha güzel bir mahluktur. - Yahya Kemal Beyatlı

[sıfat]

  • Olağanüstü irilikte olan

    Dev vücudu içinde bir genç kız hassasiyeti taşıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]

[mecaz]

  • Çok büyük, çok önemli

    Dev şirketler. Dev bir yazar.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dev adımlarla ilerlemek
  • dev gibi

Birleşik Kelimeler: dev anası, dev aynası, dev dalga, dev köpek balığıgiller

ÖDEM (Kelime Kökeni: Fransızca oedème)

[isim]

[tıp]

  • Dokularda, hücreler arası boşluklarda aşırı miktarda sıvı birikmesi.

ÖVME

[isim]

  • Övmek işi, sena, medih, sitayiş

    Şikâyetleri kesilince İstanbul'u övmeye başladı. - Refik Halit Karay

ÖDEV

[isim]

  • Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe

    Şimdiye kadar ihmal ettiğim için kendimi suçlu saydığım bir ödevi yerine getirdim. - Nazım Hikmet

  • Öğretmenin öğrencilere okul dışında yapmaları için verdiği çalışma

    Öğretmenleri ödev vermiş, ders çalışıyorlar. - Ahmet Ümit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ödev bilmek (veya saymak)

Birleşik Kelimeler: ödev bilimi, performans ödevi

DÖVME

[isim]

  • Dövmek işi

    Sanırım, yazılarımdan ötürü beni pohpohlayanlardan çok beni dövmeye kalkanlar haklıydı. - Adalet Ağaoğlu

  • Vücut derisi üzerine iğne vb. sivri bir araçla çizilmek ve içine renk veren maddeler konulmak yoluyla yapılan yazı veya resim

[sıfat]

  • Kızgın durumdayken dövülerek biçim verilmiş (metal eşya)

[sıfat]

  • Dövülerek yapılan

    Dövme dondurma.

[halk ağzında]

  • Dövülerek kabuğu çıkarılmış buğday, yarma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dövme yapmak