DÖNÜMLÜK ile Oluşan Kelimeler (DÖNÜMLÜK Kelime Türetme)

DÖNÜMLÜK harflerinden oluşan 29 kelime bulunuyor. DÖNÜMLÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dönümlük kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

DÖNÜMLÜK21

7 Harfli Kelimeler

DÖKÜMLÜ20

6 Harfli Kelimeler

ÖDÜNLÜ18

5 Harfli Kelimeler

DÖNÜM16, DÖKÜM16, DÖNÜK15, ÖNLÜK13, DÜNKÜ11

4 Harfli Kelimeler

ÖDÜL14, ÖDÜN14, MÖNÜ13, ÖLÜM13, ÖLÜK12, ÜMÜK9, ÜNLÜ8, ÜLKÜ8, MÜLK7

3 Harfli Kelimeler

DÖL11, ÖLÜ11, LÖK9, DÜN7, DÜK7, MÜL6, KÜL5, LÜK5

2 Harfli Kelimeler

ÖD10, ÖN8, NÜ4, ÜN4

NÜ (Kelime Kökeni: Fransızca nu)

[sıfat]

  • Çıplak

[isim]

  • Çıplak resim

ÜN

[isim]

  • Ses
  • Herkesçe bilinme, tanınma durumu, san, şöhret, şan

    O kadar ünü ve başarıyı yakıştıramamıştı bu yüze. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ün almak (veya kazanmak veya salmak veya yapmak)
  • üne kavuşmak

KÜL

[isim]

  • Yanan şeylerden artakalan toz madde

    Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kül bağlamak
  • kül etmek
  • kül gibi
  • kül olmak
  • kül ufak olmak
  • külünü savurmak
  • kül yemek (veya yutmak)

Birleşik Kelimeler: külbastı, kül çöreği, küldöken, külkedisi, kül rengi, kül tablası, külyutmaz, yosun külü

[isim]

[eskimiş]

  • Bütün, tüm

    Bir asırdan beri şiirimizi bir kül olarak göz önüne getirince bu misal canlanmaz mı? - Yahya Kemal Beyatlı

LÜK (Kelime Kökeni: Farsça luk)

[isim]

[eskimiş]

  • Boyacılıkta kullanılan Hint zamkı

Birleşik Kelimeler: lük boyası

MÜL (Kelime Kökeni: Farsça mul)

[isim]

  • Şarap

    Karşıyaka'da İzmir'in gülü / Seyran ediyor elinde mülü - Halk türküsü

MÜLK (Kelime Kökeni: Arapça mulk)

[isim]

  • Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal
  • Vakıf olmayıp doğrudan doğruya birinin malı olan yer veya yapı

[eskimiş]

  • Devletin egemenliği altında bulunan toprakların bütünü, ülke

    Adalet mülkün temelidir.

Birleşik Kelimeler: devre mülk, mal mülk

DÜN

[isim]

  • Bugünden bir önceki gün

    Dün gece uyuyamadım da biraz başım ağrıyor. - Peyami Safa

  • Geçmiş

    Bugünü anlamak için dünü bilmek gerek.

[zarf]

  • Bugünden bir önceki günde

    Dün söyledi.

[zarf]

  • Kısa bir süre önce

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dün bir, bugün iki
  • dün cin olmuş, bugün adam çarpıyor
  • dün öleni dün gömerler

DÜK (Kelime Kökeni: Fransızca duc)

[isim]

[tarih]

  • Avrupa ülkelerinde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk unvanı

ÜNLÜ

[sıfat]

  • Ün salmış olan, tanınmış, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar, anlı şanlı

    Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi. - Tarık Buğra

[isim]

[dil bilgisi]

  • Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkan ses, sesli, sesli harf, vokal: a, e, ı, i, o, ö, u, ü

Birleşik Kelimeler: ünlü benzeşmesi, ünlü çatışması, ünlü kaynaşması, ünlü kısalması, ünlü türemesi, ünlü uyumu, ağızsıl ünlü, bağlayıcı ünlü, dar ünlü, düz ünlü, geniş ünlü, ikili ünlü, ikiz ünlü, ince ünlü, kalın ünlü, kısa ünlü, türeme ünlü, uzun ünlü, üçüz ünlü, yuvarlak ünlü, ağız ünlüsü, bağlantı ünlüsü, geniz ünlüsü, pekiştirme ünlüsü

ÜLKÜ

[isim]

  • Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal

    Millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür. - Atatürk

  • İnsanı duyular dünyasının üstüne yükselten ve hiçbir zaman tam olarak gerçekleştirilemeyecek olan, yalnızca erişilmesi istenen amaç olarak kalan kılavuz ilke, mefkûre, ideal, vizyon

    Bu yarının dünyasını, insanlığını düzenleyecek ülkünün sahipleri! - Halide Edip Adıvar

[felsefe]

  • Gerçekte olmayıp yalnız düşüncede tasarım biçiminde var olan, yalnızca düşünce ile kavranabilen şey, ideal

ÖN

[isim]

  • Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı

    Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor. - Ahmet Ümit

  • Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı

    Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim. - Burhan Felek

  • Bir kimsenin ilerisi

    Bir aralık önümüzden şarkı sesleri geldi. - Sait Faik Abasıyanık

  • Yakın gelecek zaman

    Önümüz kış.

  • Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü

    Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık. - Peyami Safa

  • Önce olan, ilk

    Ön söz. Ön görüşme.

  • Civar, yöre

    Kanlıca önlerine geldiler.

[sıfat]

  • Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan

    Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • önde gelmek
  • öne almak
  • öne çıkmak
  • öne düşmek
  • öne sermek
  • öne sürmek
  • önü alınmak
  • önünde ardında gidilmez
  • önüne arkasına bakmadan
  • önüne bakmak
  • önüne bir kemik atmak
  • önüne çıkmak
  • önüne dikilmek
  • önüne düşmek
  • önüne geçmek
  • önüne gelen
  • önüne geleni kapar, ardına geleni teper
  • önüne katmak
  • önünü almak
  • önünü ardını düşünmemek
  • önünü kesmek

Birleşik Kelimeler: ön ad, ön buharlaşma, ön büro, ön alım, ön avurt, önayak, ön ayak, ön belirti, ön bilgi, ön çalışma, ön damak, ön denetim, ön deyi, ön deyiş, ön doğru, ön ek, ön eleme, ön göğüs, öngörmek, öngörü, öngörülmek, ön gösterim, ön gün, ön hekim, ön içki, ön izleme, ön kabul, ön kayıt, ön kesinti, ön kol, ön koşul, ön lisans, ön oda, ön oluş, ön ödeme, ön proje, ön rapor, ön seçici, ön seçim, ön ses, ön sevişme, önsezi, ön soruşturma, ön söz, ön sözleşme, ön şart, ön tasar, ön tasım, ön teker, ön uyum, ön vurgu, ön yargı, ön yaylak, ön yüzbaşı, önden çekişli, önü sıra, önünde sonunda, göz önü, başı önünde, göz önünde

ÜMÜK

[isim]

[halk ağzında]

  • Boğaz
  • Gırtlak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ümüğüne sarılmak (veya basmak)
  • ümüğünü sıkmak

LÖK

[isim]

[halk ağzında]

  • Yedi yaşından büyük erkek boz deve

Ata Sözleri ve Deyimler

  • lök gibi

[isim]

[halk ağzında]

  • Kireç, zeytinyağı, pamuk ve yumurta akının karıştırılması yoluyla, kırık çanak çömlekleri, künkleri birleştirmekte kullanılan macun

ÖD

[isim]

  • Safra (II)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ödü bokuna karışmak
  • ödü kopmak (veya patlamak)
  • ödünü koparmak (veya patlatmak)

Birleşik Kelimeler: öd kanalı, öd kesesi, sığırödü

[bitki bilimi]

  • Öd ağacı
  • Bu ağacın kıyılmış parçalarından yapılan tütsü

    Derinlerden gelen öd ve günlük kokuları etrafı ve havayı sardı. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Birleşik Kelimeler: öd ağacı

DÜNKÜ

[sıfat]

  • Bugünden bir önceki günle ilgili

    Dünkü gün. Dünkü yağmur.

  • Yakın geçmişteki

    Dünkü kaplan, bir külkedisi yumuşaklığı ile göğsüme yaslandı. - Aka Gündüz

[mecaz]

  • Acemi, yeni, toy

    Daha dünkü damatla böyle çabucak yüz göz olup rezaleti ayyuka çıkarmak olur mu hiç? - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Birleşik Kelimeler: dünkü çocuk