DÖNBABA ile Oluşan Kelimeler (DÖNBABA Kelime Türetme)

DÖNBABA harflerinden oluşan 15 kelime bulunuyor. DÖNBABA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dönbaba kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

DÖNBABA19

4 Harfli Kelimeler

BABA8, BANA6, DANA6

3 Harfli Kelimeler

BÖN11, BAD7, ABA5, ADA5, BAN5, ANA3

2 Harfli Kelimeler

ÖD10, ÖN8, AB4, AD4, AN2

AN (Kelime Kökeni: Arapça ān)

[isim]

  • Zamanın bölünemeyecek kadar kısa olan parçası, lahza, dakika

    Zira göçebelerin hayatı her an yardımlaşmalarını gerektirir. - Cemil Meriç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • anı anına uymamak
  • an meselesi

Birleşik Kelimeler: anbean, bir an, eş anlı

[isim]

[halk ağzında]

  • İki tarla arasındaki sınır

[isim]

  • Zihin

    An bulanıklığı. An yorgunluğu.

ANA

[isim]

  • Anne

    Anası mutfakta bir tabağa marul doğruyor. - Yusuf Atılgan

  • Yavrusu olan dişi hayvan
  • Dinî bakımdan aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı

    Fatma Anamız. Meryem Ana.

[ünlem]

  • Yaşlı kadınlara saygılı bir seslenme sözü

[mecaz]

  • Velinimet

    Yoksullar anası.

  • Alacağın veya borcun, faizin dışında olan bölümü

[sıfat]

  • Temel, asıl, esas

    Ana bina aradan geçen elli beş yıla karşın değişmemiş. - Ayla Kutlu

[matematik]

  • Çizgilerden herhangi birini anlatan kelimeye sıfat olarak geldiğinde o çizginin, belirli bir kural altında hareket ederek bir yüzey oluşturmaya yaradığını anlatan bir söz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ana avrat küfretmek (veya düz veya dümdüz gitmek)
  • ana bir, baba ayrı
  • anadan doğmuşa dönmek (veya anadan yeni doğmuş gibi olmak)
  • ana gibi yâr olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz
  • ana ile kız, helva ile koz
  • ana kızına taht kurar, kız bahtı kocadan arar (veya ana kızına taht kurmuş, baht kuramamış)
  • anam!
  • anam avradım olsun
  • anam babam
  • anamın (veya anasının) ak sütü gibi (helal olsun)
  • anamın öleceğini bilseydim kulağı dolu darıya satardım
  • anan güzel idi hani yeri, baban zengin idi hani evi?
  • ananın bahtı kızına
  • ananın bastığı yavru incinmez
  • anan yahşi, baban yahşi
  • anası ağlamak
  • anasına avradına sövmek
  • anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al
  • anasından doğduğuna bin pişman
  • anasından doğduğuna pişman etmek
  • anasından doğduğuna pişman olmak
  • anasından emdiği süt burnundan (fitil fitil) gelmek
  • anasından emdiği sütü burnundan getirmek
  • anasını ağlatmak
  • anasını bellemek
  • anasını eşek kovalasın!
  • anasının gözü
  • anasının ipini satmış (veya pazara çıkarmış)
  • anasının kızı
  • anasının körpe kuzusu
  • anasının nikâhını istemek
  • anasının oğlu
  • anasını sat! (veya satayım!)
  • anası turp (veya sarımsak), babası şalgam (veya soğan)
  • anası yerinde

Birleşik Kelimeler: ana arı, ana atardamar, ana baba, ana besleme hattı, ana bilim dalı, ana cadde, ana çizgi, ana dal, ana defter, ana deniz, ana dil, ana dili, ana direk, ana doğrusu, ana duvar, ana düşünce, anaerki, ana fikir, ana haber sunucusu, ana hat, ana kadın, ana kapı, ana kara, ana kent, ana kitap, ana kolon hattı, ana konu, ana kök, ana kraliçe, ana kubbe, ana kucağı, ana kuyu, ana kuzusu, anamal, ana mektebi, ana menü, ana motif, ana muhalefet, anaokulu, ana ortaklık, anapara, ana rahmi, ana saat, ana sanlı, ana sav, ana sayaç, ana sınıfı, ana sözleşme, ana şehir, ana toplardamar, ana vatan, ana yapı, ana yarısı, anayasa, ana yemek, ana yol, ana yön, ana yurt, ana yüreği, anadan doğma, anadan görme, anadan üryan, anası danası, anası kılıklı, büyükana, Havva Ana, havvaanaeli, kadınana, kaynana, meryemana asması, meryemana dikeni, meryemanaeldiveni, meryemanakandili, meryemanakuşağı, sperma ana hücresi, sütana, üvey ana, dağ anası, dağlar anası, denizanası, dev anası, hamam anası, kuyu anası, öksüz anası

AB (Kelime Kökeni: Farsça āb)

[isim]

[eskimiş]

  • Su

Birleşik Kelimeler: abıhayat, abıkevser, abuhava

AD

[isim]

  • Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam

    Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor. - Ahmet Hamdi Tanpınar

  • Herkesçe tanınmış veya işitilmiş olma durumu

[dil bilgisi]

  • Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, isim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ad almak
  • ad çekmek
  • adı (bile) olmamak
  • adı batası (veya batasıca)
  • adı batmak
  • adı bile okunmamak
  • adı çıkmak
  • adı çıkmış dokuza, inmez sekize
  • adı deliye çıkmak
  • adı duyulmak
  • adı geçmek
  • adı gibi bilmek
  • adı kaldırılmak
  • adı kalmak
  • adı karışmak
  • adı kötüye çıkmak
  • adını ...-ye çıkarmak
  • adını ağzına abdestle almak
  • adını ağzına almamak
  • adını anmak
  • adını bağışlamak
  • adını çıkarmak
  • adını kirletmek (veya lekelemek)
  • adını koymak
  • adını taşımak
  • adını vermek
  • adı olmak
  • adı var
  • ad koymak
  • ad takmak
  • ad vermek
  • ad yapmak

Birleşik Kelimeler: ad aktarması, ad bilimi, ad cümlesi, ad çekimi, ad çekme, ad durumu, ad gövdesi, ad kökü, ad tabanı, ad tamlaması, addan türeme ad, addan türeme eylem, adı belirsiz, adı sanı, adı üstünde, adına, adıyla sanıyla, adlar dizgesi, adlı adıyla, bayramlık ad, birleşik ad, eylemden türeme ad, kısma ad, küçük ad, ön ad, özel ad, somut ad, soyut ad, takma ad, türemiş ad, yalın ad, aile adı, göbek adı, kod adı, soyadı, tanıtma adı, topluluk adı, yer adı, kendi adına

[isim]

  • Sayma
  • Sayılma

Birleşik Kelimeler: addetmek, addolunmak

ABA

[isim]

[halk ağzında]

  • Abla
  • Anne

[isim]

  • Yünün dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş
  • Bu kumaştan yapılmış yakasız ve uzun üstlük

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan

[eskimiş]

  • Bu kumaştan yapılan ve dervişlerce giyilen hırka
  • Kepenek (I)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aba altında er yatar
  • aba altından sopa (veya değnek) göstermek
  • aba gibi
  • abanın kadri yağmurda bilinir
  • aba vakti yaba, yaba vakti aba
  • abayı sermek
  • abayı yakmak

Birleşik Kelimeler: aba güreşi

ADA

[isim]

[coğrafya]

  • Deniz veya göl suları ile çevrilmiş küçük kara parçası, cezire

    İnziva yerim bazen limanda bir şileptir, bazen bir ada. - Refik Halit Karay

  • Tali yoldan ana yola güvenli çıkışı sağlamak için tali yolun sağ tarafına yapılan, çizgilerle ayrılmış bölüm
  • Kavşaklarda trafiği düzenleyici, yönlendirici veya ayırıcı olmak üzere bordürle sınırlandırılmış veya yer çizgileriyle belirlenmiş alan
  • Çevresi yollarla belirlenmiş olan arsa ve böyle bir arsayı kaplayan yapılar topluluğu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ada gibi

Birleşik Kelimeler: ada balığı, ada çayı, ada soğanı, ada tavşanı, ada tepe, adayavrusu, gök ada, takımada, yarımada, dil adası, kavşak adası, mercan adası, yapı adası

BAN (Kelime Kökeni: Hırv. ban)

[isim]

[tarih]

  • Osmanlı Devleti'nde Macaristan ve Hırvatistan'da sancak beylerine ve küçük prenslere verilen unvan

BANA

[zamir]

  • Ben zamirinin yönelme durumu eki almış biçimi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bana bak!
  • bana da ... demesinler
  • bana dokunmayan yılan bin yaşasın
  • bana mısın dememek

Birleşik Kelimeler: dokunmabana

DANA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • İneğin, sütten kesildikten sonra bir yaşına kadar olan yavrusu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • danalar gibi bağırmak (veya böğürmek)
  • dananın kuyruğu kopmak

Birleşik Kelimeler: danaayağı, danaburnu, dana derisi, danadili, dana eti, dana humması, danakıran otu, deli dana hastalığı, anası danası, süt danası

BAD (Kelime Kökeni: Farsça bād)

[isim]

[eskimiş]

  • Rüzgâr

    Esme ey bad esme canan uykuda. - Faruk Nafiz Çamlıbel

Birleşik Kelimeler: badısaba

BABA

[isim]

  • Çocuğu olan erkek, peder
  • Çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkek

    Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türk'tür. - Anayasa

  • Kazılarda çıkarılan toprağın miktarını hesaplayabilmek için yer yer bırakılan toprak dikme
  • Çatı merteği
  • Bir ülkeye veya bir topluluğa yararlı olmuş kimse

    Atatürk Türk milletinin babasıdır.

[mecaz]

  • Anlayışlı, iyi huylu erkek

[mecaz]

  • Silah kaçakçılığı, kara para aklama ve uyuşturucu madde ticareti vb. kirli ve gizli işler yapan çetenin başı

[mecaz]

  • Koruyucu, babalık duyguları ile dolu kimse

[mecaz]

  • Ata

    Asya'daki babalarımızdan miras kalan millî şiirimizin manzum şekillerinde... - Yahya Kemal Beyatlı

[sıfat]

[argo]

  • Çok kaliteli, üstün nitelikli

[eskimiş]

  • Tarikatların bazısında tekke büyüğü

    Bektaşi babası.

[eskimiş]

  • Bu gibi kimselere verilen unvan

    Gül Baba. Nur Baba. Baba İlyas.

[denizcilik]

  • Gemi veya iskelede halatın takıldığı yuvarlak başlı iri demir, ağaç veya beton dikme

[mimarlık]

  • Bir merdivende, tırabzanın sahanlıkla birleştiği yerde bulunan dikey öge

Ata Sözleri ve Deyimler

  • baba değil, tırabzan babası
  • baba koruk (veya erik) yer, oğlunun dişi kamaşır
  • babam!
  • baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana
  • babamın adı Hıdır, elimden gelen budur
  • babam sağ olsun
  • babana rahmet
  • babanın sanatı oğla mirastır
  • baba oğluna bir bağ bağışlamış, oğul babaya bir salkım üzüm vermemiş
  • baba olmak
  • babasına rahmet okutmak
  • babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır
  • babasının (veya babalarının) çiftliği
  • babasının hayrına
  • babasının kızı
  • babasının oğlu
  • baba vergisi görümlük, koca vergisi doyumluk

Birleşik Kelimeler: baba adam, babaanne, baba boyunduruğu, baba bucağı, babacan, baba diyarı, baba dostu, babaevi, baba hindi, baba mirası, baba nasihati, baba ocağı, baba sanlı, baba soylu, baba tarafı, baba tatlısı, baba yadigârı, baba yarısı, baba yerli, babayiğit, baba yurdu, babadan kalma, âdembaba, Âdem Baba, ağababa, ana baba, ballıbaba, beybaba, büyükbaba, cicibaba, devlet baba, dönbaba, efendibaba, kayınbaba, Noel Baba, paşababa, sütbaba, şambaba, üvey baba, vaybabamcı, Bektaşi babası, dert babası, fikir babası, fukara babası, isim babası, iskele babası, öksüz babası, para babası, şambabası, tırabzan babası

ÖN

[isim]

  • Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı

    Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor. - Ahmet Ümit

  • Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı

    Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim. - Burhan Felek

  • Bir kimsenin ilerisi

    Bir aralık önümüzden şarkı sesleri geldi. - Sait Faik Abasıyanık

  • Yakın gelecek zaman

    Önümüz kış.

  • Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü

    Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık. - Peyami Safa

  • Önce olan, ilk

    Ön söz. Ön görüşme.

  • Civar, yöre

    Kanlıca önlerine geldiler.

[sıfat]

  • Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan

    Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • önde gelmek
  • öne almak
  • öne çıkmak
  • öne düşmek
  • öne sermek
  • öne sürmek
  • önü alınmak
  • önünde ardında gidilmez
  • önüne arkasına bakmadan
  • önüne bakmak
  • önüne bir kemik atmak
  • önüne çıkmak
  • önüne dikilmek
  • önüne düşmek
  • önüne geçmek
  • önüne gelen
  • önüne geleni kapar, ardına geleni teper
  • önüne katmak
  • önünü almak
  • önünü ardını düşünmemek
  • önünü kesmek

Birleşik Kelimeler: ön ad, ön buharlaşma, ön büro, ön alım, ön avurt, önayak, ön ayak, ön belirti, ön bilgi, ön çalışma, ön damak, ön denetim, ön deyi, ön deyiş, ön doğru, ön ek, ön eleme, ön göğüs, öngörmek, öngörü, öngörülmek, ön gösterim, ön gün, ön hekim, ön içki, ön izleme, ön kabul, ön kayıt, ön kesinti, ön kol, ön koşul, ön lisans, ön oda, ön oluş, ön ödeme, ön proje, ön rapor, ön seçici, ön seçim, ön ses, ön sevişme, önsezi, ön soruşturma, ön söz, ön sözleşme, ön şart, ön tasar, ön tasım, ön teker, ön uyum, ön vurgu, ön yargı, ön yaylak, ön yüzbaşı, önden çekişli, önü sıra, önünde sonunda, göz önü, başı önünde, göz önünde

ÖD

[isim]

  • Safra (II)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ödü bokuna karışmak
  • ödü kopmak (veya patlamak)
  • ödünü koparmak (veya patlatmak)

Birleşik Kelimeler: öd kanalı, öd kesesi, sığırödü

[bitki bilimi]

  • Öd ağacı
  • Bu ağacın kıyılmış parçalarından yapılan tütsü

    Derinlerden gelen öd ve günlük kokuları etrafı ve havayı sardı. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Birleşik Kelimeler: öd ağacı

BÖN

[sıfat]

  • Budala, saf, avanak, ahmak

    Sandığınız kadar bön bir insan değilim ben. - Necip Fazıl Kısakürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bön bön bakmak

DÖNBABA

[isim]

[bitki bilimi]

  • Turnagagası