DÖKMEK ile Oluşan Kelimeler (DÖKMEK Kelime Türetme)
DÖKMEK harflerinden oluşan 15 kelime bulunuyor. DÖKMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Dökmek kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
6 Harfli Kelimeler
DÖKMEK15
5 Harfli Kelimeler
DÖKME14
4 Harfli Kelimeler
ÖDEM13
3 Harfli Kelimeler
KÖK9, ÖKE9, DEM6, DEK5, KEM4, KEK3
2 Harfli Kelimeler
ÖD10, DE4, EM3, ME3, EK2, KE2
EK
-
Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça
Yazının ekleri.
-
Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz olarak verdiği parça, ilave
Gazetenin haftalık sanat ve edebiyat eki.
- Sonradan katılan, yapılan, dikilen, yapıştırılan parçanın belli olan yeri
- İki borunun birbirine birleştirildiği yer
-
Eklenmiş, katılmış
Okul müdürüyken okulun ek inşaatında hamallarla birlikte çalışmış. - Haldun Taner
- Kelime türetmek veya kelimenin görevini belirtmek için kullanılan, başa, sona veya kelimenin içine eklenebilen, bağımlı dil bilgisi ögeleri, lahika
Ata Sözleri ve Deyimler
- ek bent olmak
- ekini belli etmemek
Birleşik Kelimeler: ek bileziği, ek bütçe, ek ders, ek eylem, ek fiil, ek görev, ek gün, ek kart, ek kök, ek oylum, ek ödenek, ek poliçe, ek süre, ek tahsisat, iç ek, işlek ek, ön ek, son ek, aidiyet eki, bildirme eki, çekim eki, çoğul eki, çokluk eki, durum eki, edilgenlik eki, eşitlik eki, hâl eki, ilgi eki, iyelik eki, kişi eki, küçültme eki, nispet eki, olumsuzluk eki, soru eki, şahıs eki, topluluk eki, türetme eki, yapım eki, yokluk eki, yön eki, yön gösterme eki, zaman eki, çatı ekleri
KE
- Türk alfabesinin on dördüncü harfinin adı, okunuşu
KEK (Kelime Kökeni: İngilizce cake)
- Ana maddeleri yumurta, un ve şeker olan, içerisine kuru üzüm, kakao, fındık vb. konularak fırında pişirilen tatlı çörek
- Aptal, bön, kolay aldatılabilen (kimse)
Birleşik Kelimeler: çaylı kek, kakaolu kek, sade kek, üzümlü kek
EM
- İlaç, merhem
Ata Sözleri ve Deyimler
- eme seme yaramamak
- eme yaramak
ME
- Türk alfabesinin on altıncı harfinin adı, okunuşu
-
Koyun, kuzu vb. hayvanların çıkardığı ses
Kara koyun kuzular kuzulamaz / Me deme - Fazıl Hüsnü Dağlarca
KEM (Kelime Kökeni: Farsça kem)
- Kötü, fena (göz, söz vb.)
-
Noksan, eksik
Kem akçe.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kem söz, kalp (veya kem) akçe sahibinindir
Birleşik Kelimeler: kem göz
DE
- Türk alfabesinin beşinci harfinin adı, okunuşu
DEK
-
Bir işin, bir durumun sona erdiği zaman veya yer, kadar, değin
Bir iki adım atıp yanıma dek geliyor. - Zeyyat Selimoğlu
-
Belirtilen zamanı, yeri vb.ni içine almayacak bir biçimde, kadar, değin
Başvurular eylülün beşine dek yapılmalı.
- Düzen, hile, entrika
- Tokuşma, çatışma
- Sağlam
Ata Sözleri ve Deyimler
- deke düşmek
DEM (Kelime Kökeni: Farsça dem)
- Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından istenilen durumu
-
Zaman, çağ
Âdem'den bu deme neslim getirdi / Bana türlü türlü meyve yetirdi - Âşık Veysel
- Pişirilen yemeklerin yenecek kıvamda olması
- Soluk, nefes
- İçki
- Koku
Ata Sözleri ve Deyimler
- dem çekmek
- dem tutmak
- dem vurmak
Birleşik Kelimeler: her dem
- Kan
Ata Sözleri ve Deyimler
- dem dökmek
Birleşik Kelimeler: deveranıdem
KÖK
- Bitkileri toprağa bağlayan, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
- Kök sap, kök(I)
-
Bazı şeylerde dip bölüm
Diş kökü.
-
Sapıyla çıkarılan bitkilerde tane
Üç kök maydanoz.
-
Dip, temel, esas
Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu. - Halide Edip Adıvar
-
Kaynak, köken
Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar
- Bir kimseyi bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü
- Kelimenin her türlü ek çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü: Yaptırmak kelimesinde kök, yap- bölümüdür
- Olağan şartlarda çevresinden yalıtılamayan ancak birçok tepkimeyi nitelik değiştirmeden kalabilen atom kümesi
- Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer
Ata Sözleri ve Deyimler
- kök almak
- kök salmak
- kök sökmek
- kök söktürmek
- kökü kazınmak
- kökü kurumak
- kökünden halletmek
- kökünden kazımak
- köküne kıran girmek
- kökünü kazımak
Birleşik Kelimeler: kök bacaklılar, kök bilgisi, kökboyası, kök boyası, kök doğrayıcısı, kök hücre, kök işareti, kök kaplama, kök kırmızısı, kök kurdu, kök mantar, köknar, kök örnek, kök sap, acı kök, ana kök, ek kök, ikili kök, karekök, kazık kök, kılcal kök, kızılkök, küpkök, saçak kök, yumru kök, ad kökü, adamkökü, altın kökü, eğir kökü, ense kökü, fiil kökü, helvacı kökü, isim kökü, meyan kökü, yumurtakökü, zıkkımın kökü
- Sazı kurmaya yarayan burgu
- Sap
ÖKE
- Deha sahibi kimse, dâhi
ÖD
- Safra (II)
Ata Sözleri ve Deyimler
- ödü bokuna karışmak
- ödü kopmak (veya patlamak)
- ödünü koparmak (veya patlatmak)
Birleşik Kelimeler: öd kanalı, öd kesesi, sığırödü
- Öd ağacı
-
Bu ağacın kıyılmış parçalarından yapılan tütsü
Derinlerden gelen öd ve günlük kokuları etrafı ve havayı sardı. - Ahmet Hikmet Müftüoğlu
Birleşik Kelimeler: öd ağacı
ÖDEM (Kelime Kökeni: Fransızca oedème)
- Dokularda, hücreler arası boşluklarda aşırı miktarda sıvı birikmesi.
DÖKME
-
Dökmek işi
Üşenmiyor, her gün üç yüz metre yürüyüp çöpünü dökmeye buraya geliyor. - Elif Şafak
-
Bir yerden bir yere dökülen, aktarılan
Dökme su.
-
Kapların içinde olmayan, yığın biçiminde ortaya dökülmüş olan
Dökme buğday. Dökme portakal. Dökme çimento.
-
Kalıba dökülmek yoluyla yapılmış
Dökme soba.
- Dökme yük
Ata Sözleri ve Deyimler
- dökme su ile değirmen dönmez
Birleşik Kelimeler: dökme çimento, dökme demir, dökme gaz, dökme yük
DÖKMEK
-
Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak
İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. - Sait Faik Abasıyanık
-
Belli bir yere boşaltmak
Sigara tablasını dökmek.
-
Akıtmak, düşürmek
Annem bunu sezdiği gün, babamın arkasından döktüğü yaşları unutacak kadar bedbaht olur. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Saçmak, serpmek
Tavuklara yem döktü.
- Salmak, bırakmak
-
Üstünde bulunan bir şeyi düşürmek
Yapraklarını dökmüş iki söğüt ağacı... - Sait Faik Abasıyanık
- Teninde kızamık, kızıl, suçiçeği hastalıklarında olduğu gibi kırmızı lekeler çıkmak
-
Maden, mum eriyiği veya çimento, alçı vb.ni kalıba akıtarak biçim vermek, döküm yapmak
Heykel ilkin çamurdan yapılıyor, sonra kalıbını çıkarıp tunçtan dökecekler. - Haldun Taner
-
Sulu hamuru kızgın yağ veya tepsinin içine akıtarak pişirmek
Lokma dökmek. Kadayıf dökmek.
-
Bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak
Sınıra asker dökmek.
-
Çok söylemek
Dil dökmek.
-
Bir şeyi yok etmek için atmak
Satılmayan hamsileri denize döktüler.
-
Bir işte veya bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik yapmak
Şimdi maşallah açılmaya başladım diye söylenirsin, işi ahbaplığa dökersin, olur gider. - Reşat Nuri Güntekin
-
Yakmak, tutuşturmak
Sabah ve akşam kahvaltıları için mangal döktürürdü. Mangal yakmak denmezdi. Mangalı dök, tutuştur denirdi. - Nezih Neyzi
-
Kullanmak, harcamak, sarf etmek
Dimağ ve beden cevherlerini döken çocukları hesaplı bir kalori ile beslemek lazımdı. - Cahit Uçuk
-
Çok sayıda öğrenciyi sınavda veya bir üst sınıfa geçirmede başarısız saymak
Sınıfın yarısını döktüler.
-
Bol bol vermek, ödemek, sarf etmek
Para dökmek.
-
Açığa vurmak, söylemek, ortaya koymak
Acaba biraz anlatsan, derdini döksen olmaz mı?
Ata Sözleri ve Deyimler
- döküp saçmak
Birleşik Kelimeler: döke saça, küldöken, naldöken, palandöken