DUYUMSUZ ile Oluşan Kelimeler (DUYUMSUZ Kelime Türetme)

DUYUMSUZ harflerinden oluşan 16 kelime bulunuyor. DUYUMSUZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Duyumsuz kelimesinin anlamı nedir? Duyumsuz ile başlayan kelimeler. İçinde duyumsuz olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

8 Harfli Kelimeler

DUYUMSUZ20

7 Harfli Kelimeler

UYUMSUZ17

5 Harfli Kelimeler

DUYUM12, MUZSU12, YUDUM12

4 Harfli Kelimeler

UYUZ11, DUYU10, UYDU10, UYUM9

3 Harfli Kelimeler

DUY8, MUZ8, ZUM8, UMU6

2 Harfli Kelimeler

UZ6, SU4, US4

SU

[isim]

  • Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab
  • Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu

    Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı. - Falih Rıfkı Atay

  • Meyve, sebze vb.nin sıkılmasıyla elde edilen sıvı

    Portakal suyu. Domates suyu.

  • Bazı kokulu yaprak veya çiçeklerin imbikten çekilmesiyle elde edilen kokulu sıvı

    Çiçek suyu. Gül suyu.

  • Yemeğin sıvı bölümü

    Belki de iki bardak turşu suyu içecek. - Sait Faik Abasıyanık

  • Kez

    Meyveleri iki su yıka.

  • Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik

    Bu bıçağın suyunu iyi vermemişler.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • su almak
  • su basmak
  • su çekmek
  • sudan çıkmış balığa dönmek
  • sudan geçirmek
  • suda pişmiş
  • su dökmek
  • su dökünmek
  • su etmek
  • su gelmek
  • su gibi
  • su gibi akmak
  • su gibi aziz ol!
  • su gibi bilmek (veya okumak)
  • su gibi ezberlemek
  • su gibi gitmek
  • su gibi olmak
  • su gibi terlemek
  • su görmemiş
  • su götürür yeri olmamak
  • su içinde
  • su içinde kalmak
  • su iktiza etmek
  • su kaçırmak
  • su kapmak
  • su katılmamış
  • su kesmek
  • su koyuvermek
  • su küçüğün, söz (veya sofra veya yemek) büyüğün
  • sular kararmak
  • sular seller gibi
  • su sabun görmemek
  • su uyur, düşman uyumaz
  • su vermek
  • suya düşmek
  • suya göstermek
  • suya götürüp susuz getirmek
  • su yapmak
  • suya sabuna dokunmamak
  • suya salmak
  • suyu baştan (veya başından) kesmek
  • suyu çıkmak
  • suyu getiren de bir, testiyi kıran da
  • suyu görünce teyemmüm bozulur
  • suyu ısınmak (veya kaynamak)
  • suyu kesilmiş değirmene dönmek
  • suyu mu çıktı?
  • suyuna gitmek
  • suyun akıntısına gitmek
  • suyuna tirit
  • suyun başı
  • suyunca gitmek
  • suyu nereden geliyor?
  • suyunu almak
  • suyunu çekmek
  • suyunun suyu
  • suyu seli kalmamak
  • su yürümek
  • su yüzü görmemiş
  • su yüzüne (veya üstüne) çıkmak
  • su yüzüne çıkmak

Birleşik Kelimeler: su akrebi, su altı, su askıları, su aygırı, su baldıranı, su bardağı, subasar, su basıncı, su baskını, su bidonu, su bilgisi, su bilimi, su biti, su bitkileri, su bombası, su borusu, su boyası, su böceği, su bölümü çizgisi, su böreği, su cenderesi, su çıkrığı, suçiçeği, su çulluğu, su damarı, su değirmeni, su deposu, su dolabı, su düzeyi, sugötürmez, su hattı, su ısıtıcısı, suibriği, su kabağı, su kabı, su kamışı, su karanfili, su kayağı, su kaybı, su kaydırağı, su keleri, su kemeri, su kesesi, su kesimi, su keteni, su kızağı, su kireci, su korkusu, su küre, su mantarları, su mercimeği, su mermeri, su muhallebisi, su nanesi, suoku, suölçer, su örümceği, su parkı, superisi, su piresi, su rezenesi, su saati, su samuru, susarımsağı, su sarnıcı, su sayacı, su seviyesi, su sığırı, su sineği, suşeridi, su tabakası, su tankeri, su tası, su taşkını, su tavuğu, su tedavisi, su terazisi, su teresi, su testisi, su topu, su tulumbası, su türbini, su ürünleri, su yatağı, su yelvesi, su yılanı, suyolu, su yolu, su yoncası, su yosunu, su yuvarı, sudan ucuz, acı su, ağır su, akarsu, aksu, atık su, bağlı su, basınçlı su, bengi su, iç su, kaba su, karasu, kara su, küllü su, oksijenli su, öz su, pis su, serbest su, sert su, tatlı su, tazyikli su, yumuşak su, havadan sudan, altın suyu, arpa suyu, bel suyu, besi suyu, bulaşık suyu, cam suyu, can suyu, çamaşır suyu, çiçek suyu, çilek suyu, deniz suyu, dirim suyu, domates suyu, dümen suyu, elma suyu, er suyu, et suyu, gül suyu, ham besi suyu, havuç suyu, ıslatma suyu, içme suyu, imamsuyu, katran suyu, kaya suyu, kaynak suyu, kenar suyu, kibrit suyu, kireç suyu, koruk suyu, kuyu suyu, limon suyu, maden suyu, memba suyu, meyve suyu, nane suyu, portakal suyu, saf su, safra suyu, şalgam suyu, tavuk suyu, turşu suyu, üzüm suyu, vişne suyu, yüzsuyu, zemzem suyu, kara suları, yer altı suları

[isim]

  • Sutaş

US

[isim]

  • Akıl

    Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • usuna getirmek

Birleşik Kelimeler: us dışı, us pahası, usa vurma

UMU

[isim]

  • Umut, istek, arzu

UZ

[sıfat]

  • İyi, güzel
  • İşe yatkın, becerikli, mahir

Birleşik Kelimeler: eli uz

[zarf]

  • Masallarda az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik tekerlemesinde `uzak` anlamında kullanılan bir söz

Birleşik Kelimeler: uzgören, uzgörür, uz iletişim

DUY (Kelime Kökeni: Fransızca douille)

[isim]

  • Elektrik ampulünün takıldığı bakır veya pirinçten yivli yer

Birleşik Kelimeler: duy priz

MUZ (Kelime Kökeni: Arapça mūz)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Muzgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, bir çenekli, çok yıllık bir bitki (Musa sapientum)
  • Bu bitkinin kendine özgü hoş kokulu, tatlı, besleyici, kalın kabuklu, uzun meyvesi

ZUM (Kelime Kökeni: İngilizce zoom)

[isim]

  • Optik kaydırma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zum yapmak

UYUM

[isim]

  • Bir bütünün parçaları arasında bulunan uygunluk, ahenk

    Gerçekten de sonsuz bir sessizlik, bir uyum, bir şiir sarmıştı ortalığı. - Nezihe Araz

  • Toplumsal çevreye veya bir duruma uyma, uyum sağlama, intibak, entegrasyon

[biyoloji]

  • Bir cismin görüntüsünü tam ağ tabaka üzerine düşürebilmek için göz merceğinin dışbükeylik derecesini çoğaltıp azaltması olayı, mutabakat

[dil bilimi]

  • Ortak özellikleri açısından sesler arasındaki uygunluk, harmoni

Birleşik Kelimeler: ön uyum, sesli uyumu, ses uyumu, sessiz uyumu, ünlü uyumu, ünsüz uyumu, vokal uyumu

DUYU

[isim]

  • İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum

    Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım. - Nazlı Eray

Birleşik Kelimeler: duyuüstü, duyu yitimi, altıncı duyu, aşırı duyu, beş duyu, güzel duyu, sağduyu, dokunma duyusu, koku alma duyusu, tat alma duyusu, tat duyusu

UYDU

[isim]

[gök bilimi]

  • Bir gezegenin çekiminde bulunarak onun çevresinde dolanan daha küçük gezegen, peyk

    Ay, yerin uydusudur.

  • Türlü amaçlarla yerden fırlatılan ve genellikle kapalı bir yörünge çizerek yer çevresinde dolanan araç

[sıfat]

[mecaz]

  • İşlerini ve davranışlarını daha güçlü birinin isteğine uyduran (devlet, kurum, kimse)

Birleşik Kelimeler: uydu kent, yapma uydu

UYUZ

[isim]

[tıp]

  • Uyuz böceğinin, üst derinin altına girerek yaptığı kaşındırıcı, bulaşıcı bir deri hastalığı

[sıfat]

[tıp]

  • Bu hastalığa tutulmuş olan

    Uyuz köpekler gibi ne arkadan geliyorsun? - Salâh Birsel

[sıfat]

[argo]

  • Düşük nitelikli, değersiz (mal)

[argo]

  • Hoşlanılmayan, sevimsiz kimse
  • Parası olmayan, züğürt kimse

[mecaz]

  • Hareketli, canlı olmayan, uyuşuk, pısırık, miskin kimse

    Bu uyuz, can acısından bağıracaktı, ağzı açıldı ama sesi çıkmadı. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • uyuz etmek
  • uyuz olmak

Birleşik Kelimeler: uyuz böceği, uyuz ilacı, uyuz merhemi, uyuz otu, uyuz sineği

DUYUM

[isim]

  • Duyu
  • Doğruluğu kesin olarak bilinmeyen haber, istihbarat

    Bu haberi duyumlarınıza dayanarak mı söylüyorsunuz?

[fizyoloji]

  • Kişinin duyular yoluyla elde ettiği izlenim, ihsas

Ata Sözleri ve Deyimler

  • duyum almak

Birleşik Kelimeler: duyum eşiği, duyum ikiliği, duyumölçer, uza duyum, basınç duyumu, devin duyumu, kassıl duyumlar

MUZSU

[sıfat]

  • Muzu andıran, muza benzeyen, muz gibi, muzumsu

YUDUM

[isim]

  • Sıvı içiminde ağza alınan miktar

    Tek bir yudum bile almıyordu bardağından ama zaten yeterince içtiği aşikârdı. - Elif Şafak

Birleşik Kelimeler: yudum yudum, bir yudum

UYUMSUZ

[sıfat]

  • Uyumu olmayan, ahenksiz, imtizaçsız
  • Eş zamanlı olmayan, başlama ve bitme anları başka olan (olaylar), asenkron