DUYUMSAMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
DUYUMSAMAK harflerini içeren 5 harfli 40 kelime bulunuyor. 5 harfli DUYUMSAMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DUYUM12,
ASMAK
-
Bir şeyi aşağıya sarkacak bir biçimde bir yere iliştirip sarkıtmak
Lambayı tam pencerenin karşısına astı. - Sait Faik Abasıyanık
- Üzerine takınmak, kuşanmak
- Bir kimseyi boğazından ip vb. geçirip sallandırarak öldürmek, idam etmek
-
Gitmek zorunda olunan bir yere özürsüz gitmemek
Ben inek için oymalarımı bıraktım, dikiş makinesini tamir etmedim, mektebi astım. - Nazım Hikmet
- Görevi olan bir işi özürsüz yapmamak
Ata Sözleri ve Deyimler
- asıp kesmek
- astığı astık, kestiği kestik
AKSAM (Kelime Kökeni: Arapça aḳsām)
- Kısımlar
KASMA
- Kasmak işi
MAMAK
- Ankara iline bağlı ilçelerden biri
MAKAS (Kelime Kökeni: Arapça miḳaṣṣ)
-
Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı
Her iki eliyle kullanırdı makasıyla tarağını. - Necati Cumalı
- Birbirine komşu iki demir yolu hattını hemen bunların uzantısındaki üçüncü hatta bağlamaya yarayan alet
- Birbirini kesen demir yolu kavşağı
- Bazı araçlarda üst üste konulmuş birkaç yassı çelikten yay
- Çatı ve köprülerde genellikle ağaç veya çelikten yapılan, ağırlığı karşılıklı iki ayağa veya duvara aktaran çatılmış kiriş sistemi
- Mobilyalarda yukarıdan aşağıya doğru açılan kapakları yatay konumda tutmak amacıyla yapılmış mafsallı, kollu kapak aracı
- Çalma, kırpma
- Dirsek
- Üst uçları birbirine bağlı, alt uçları açık olan iki direkten kurulmuş, ağırlık kaldırma düzeni
- Bazı eklem bacaklı hayvanların ön ayaklarında bulunan, savunma ve saldırmada kullanılan kıskaç
- Su topunda iki ayağın teker teker yarım daire biçiminde çevrilmesiyle yapılan bir hareket
Ata Sözleri ve Deyimler
- makas almak
- makas değiştirmek
- makas vurmak
Birleşik Kelimeler: makas hakkı, makas payı, bahçe makası, çember makası, sürfile makası, tırnak makası
MAKAM (Kelime Kökeni: Arapça maḳām)
-
Mevki, kat(I), yer
İnsan değil gökyüzündeki makamını şaşırarak yere inmiş bir melektir. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
- Klasik Türk müziğinde bir müzik parçası veya şarkının işleniş biçimi
Birleşik Kelimeler: makam arabası, makam odası, makam otomobili, makam ödeneği, makam şoförü, makam tazminatı, adli makam, başkanlık makamı, iddia makamı
AYMAK
-
Kendine gelmek, aklı başına gelmek, ayılmak
Bırak gece yarısı hoşbeşi Allah aşkına, aydım artık gidip yatayım. - Sait Faik Abasıyanık
- Gerçeği anlamak
DAMAK
- Ağız boşluğunun tavanı
Birleşik Kelimeler: damak eteği, damak tadı, damak ünsüzü, art damak, diş-damak ünsüzü, diş eti-damak ünsüzü, ön damak, sert damak, yumuşak damak
KUSMA
-
Kusmak işi, istifra
Bütün bir gece onun başını kucağımda yatırarak ikide bir kusmasına yardım ediyordum. - Asaf Halet Çelebi
- Üzerine bir boya uygulandığında alttaki rengin üste çıkması
KAMUS (Kelime Kökeni: Arapça ḳāmūs)
-
Sözlük
İstanbul sözündeki İstanbul kelimesinin manalarını anlatmak için koca bir kamus lazım. - Falih Rıfkı Atay
- Büyük sözlük
KAYMA
- Kaymak (II) işi
- Herhangi bir nedenle filmin atlaması, görüntünün perdeye veya ekrana tam olarak gelmemesi
Birleşik Kelimeler: anlam kayması, toprak kayması
MUSKA (Kelime Kökeni: Arapça nusḫa)
-
İçinde dinsel veya büyüleyici bir gücün saklı olduğu sanılan, taşıyanı, takanı veya sahip olanı zararlı etkilerden koruyup iyilik getirdiğine inanılan bir nesne, yazılı kâğıt vb., hamaylı
İnsan, üstünde tercihen boynunda mutlaka bir muska taşımalıydı. - Abdülhak Şinasi Hisar
- Üçgen biçiminde katlanmış olan şey
Birleşik Kelimeler: muska böreği
MAKÛS (Kelime Kökeni: Arapça maʿkūs)
- Ters çevrilmiş, baş aşağı getirilmiş
-
Uğursuz, kötü
Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz. - Atatürk
SUMAK (Kelime Kökeni: Arapça summāḳ)
- Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
- Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan mercimeğe benzeyen meyvesi
SADAK
-
İçine ok konulan torba veya kutu biçiminde kılıf, okluk
Sadağını ve yayını kepenek altında dikkatlice tutuyordu. - Nihal Atsız