[sıfat]

• Eğlendirici, sevimli, güldürücü, soytarı, hoş (kimse)

  Görseniz ne maskara şey!

[isim]

• Karnaval maskesi

  Çocuk bir maskara satın aldı.

[isim]

• Rimel

[hakaret yollu]

• Şerefsiz, onursuz, haysiyetsiz, rezil (kimse)

  Bu maskara sosyete bana cahil diye bakar. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

• maskara etmek
• maskara olmak
• maskarasını çıkarmak
• maskarası olmak
• maskaraya almak
• maskaraya çevirmek

[isim]

• Aksırmak işi, hapşırma

[sıfat]

• Rengi karayı andıran, karaya benzeyen, kara gibi

[isim]

• Ticari kuruluşlarda kasada oturarak para alıp veren kimse

  Sonra daha dolgunca bir maaşla bir tütün şirketine kasadar oldu. - Reşat Nuri Güntekin

[-i]

• Birdenbire ve güçle kımıldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek

  Kalkın bakalım diye çocukların karyolalarını sarsıyorlardı. - Çetin Altan

[mecaz]

• Zarar verecek yolda etkilemek

  Her hadisenin rüzgârı onun gergin sinirlerini derin derin sarsmıştır. - İbrahim Alâeddin Gövsa

[sıfat]

[eskimiş]

• Değerli taşlarla bezenmiş, cevherlerle süslenmiş

  Cemal Paşa'nın göğsüne murassa bir nişan takılıyordu. - Falih Rıfkı Atay

[nesnesiz]

• Su içme gereksinimi duymak

[-e]

[mecaz]

• Çok istemek, özlemek

  Sinemaya susamış bir mevsim başı kalabalığı. - Attila İlhan

[nesnesiz]

[halk ağzında]

• Kokuşmak, tefessüh etmek

[sıfat]

• Arkası olmayan

[mecaz]

• Adamsız

[sıfat]

[dil bilgisi]

• Boğumlanma noktası damakta bulunan (ses)

  Kişi kelimesindeki k damaksı bir sestir.

[isim]

• Kızarmak işi

[isim]

[eskimiş]

• Çekişme, kavga

[isim]

• Bir tür Leh dansı

• Bu dansın müziği

[sıfat]

• Arma bulunmayan

[sıfat]

• Kaması olmayan

  Kamasız top.