Dur ile Başlayan Kelimeler

DUR ile başlayan 62 kelime bulunuyor. Başında DUR olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dur ile biten kelimeler. İçinde dur olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

DURGUNLAŞTIRMAK28

14 Harfli Kelimeler

DURGUNLAŞTIRMA27

13 Harfli Kelimeler

DURAĞANLAŞMAK27

12 Harfli Kelimeler

DURAĞANLAŞMA26, DURGUNLAŞMAK24, DURAKSAMASIZ22

11 Harfli Kelimeler

DURGUNLAŞMA23, DURDURULMAK19, DURAKSAMALI17, DURAKLATMAK15

10 Harfli Kelimeler

DURAĞANLIK21, DURAKSAYIŞ20, DURAKLAYIŞ19, DURULAŞMAK18, DURDURULMA18, DURDURTMAK17, DURULANMAK15, DURAKSAMAK15, DURAKLATMA14, DURAKLAMAK14

9 Harfli Kelimeler

DURSUNBEY18, DURGUNLUK18, DURALAYIŞ18, DURULAŞMA17, DURDURTMA16, DURDURMAK16, DURULANMA14, DURULAMAK14, DURAKSAMA14, DURULTMAK14, DURALAMAK13, DURAKLAMA13

8 Harfli Kelimeler

DURDURUŞ18, DURAKSIZ16, DURDURMA15, DURUKSUN14, DURMADAN14, DURUKLUK13, DURULAMA13, DURULMAK13, DURULTMA13, DURALLIK12, DURAKLIK12, DURALAMA12

7 Harfli Kelimeler

DURAĞAN17, DURUŞMA15, DURUMCA15, DURULUK12, DURULMA12, DURAKLI11

6 Harfli Kelimeler

DURUCU14, DURGUN14, DURMAK10

5 Harfli Kelimeler

DURGU13, DUR12, DUR11, DURUM10, DURMA9, DURUK9, DURAK8, DURAL8

4 Harfli Kelimeler

DURU8

DURAK

[isim]

  • Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer

    İlk durakta otobüsten atlayarak geriye döndüm. - Sait Faik Abasıyanık

  • Çok sayıda taksinin bir arada çalıştığı ve bağlı olduğu işletme
  • Kısa bir süre konaklanacak, durulacak yer

    Sonraki durağımız sebzeci Mecit'in dükkânıydı. - Ayşe Kulin

[dil bilgisi]

  • Konuşmada, anlamın gerektirdiği biçimde kelimeler arasındaki ses kesintisi

[edebiyat]

  • Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri

[müzik]

  • Bir ölçü uzunluğunda susma

[eskimiş]

  • Cümle sonundaki nokta

Birleşik Kelimeler: dolmuş durağı, emniyet durağı

DURAL

[sıfat]

  • Hep aynı durumda ve değişmeden kalan

    Yalnızca ölümden oluşan o dural tarih içinde, kendisinin de bir evrimi olabileceğini hiç düşünmemişti. - Murathan Mungan

DURU

[sıfat]

  • Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
  • Pürüzsüz (ten)

    Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.)

    Böyle duru bir mantık karşısında akan sular duruyordu. - Ayşe Kulin

Birleşik Kelimeler: arı duru

DURMA

[isim]

  • Durmak işi

    Bu rakkasın durmasına hiçbirimiz alışık değilizdir bu evde, o hep aynı ahenkle sallanmalı. - Ahmet Muhip Dranas

DURUK

[sıfat]

  • Hareketi olmayan, belirli bir süre değişmeyen, statik, dinamik karşıtı
  • Kuvvetlerin dengelenmesiyle ilgili olan
  • Dalgalı akımlı elektrik motor veya üreteçlerinde hareketsiz bölüm, stator

[isim]

[fizik]

  • Hareket etmeyen nesnelerin üzerindeki kuvvet dengeleri ile uğraşan bilim dalı, statik

DURMAK

[nesnesiz]

  • Hareketsiz durumda olmak

    Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • İşlemez olmak, çalışmamak

    Bileğimdeki saat durmuş. - Aka Gündüz

  • Bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek, tevakkuf etmek

    Yolda nerede çeşme gördümse durdum, elimi yüzümü yıkadım, su içtim. - Necati Cumalı

  • Dinmek, kesilmek

    Yağmur durdu.

  • Varlığını sürdürmek

    Türklerin yüzlerce yıl önceki kitabeleri hâlâ duruyor.

  • Var olmak

    Bu kadar dersim dururken sinemaya nasıl gideyim?

  • Beklemek, dikilmek

    Oturacak değil, ayakta duracak yer yok. - Reşat Nuri Güntekin

  • Yaşamak

    Anneannen duruyor mu?

  • Birisinin malı olarak bulunmak veya o malla ilişkisi olmak

    Yazlık eviniz hâlâ duruyor mu?

  • Kalmak

    Artık çok durmamış, yanındaki hanımla birlikte balodan çıkmış. - Mahmut Yesari

  • Bir yerde olmak veya bulunmak

    Aspirin getirmeyeceğini adı gibi biliyordu çünkü çekmecesinde dokunulmamış bir kutu duruyordu. - Tarık Buğra

  • Belli bir durumda, bir görevde bulunmak

    Her gelişimde ben de maçları seyreder, kaleci dururdum. - Haldun Taner

  • Ara vermek

    Sabahtan beri hiç durmadım.

  • Bir konuyla çok ilgilenmek, üstüne düşmek

[yardımcı fiil]

  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur: Çalışadurmak, bakadurmak, getiredurmak, yiyedurmak gibi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dur! (veya durun!)
  • durdu durdu, turnayı gözünden vurdu
  • durduğu yerde (veya durduk yerde)
  • dur durak (veya dur dinlen veya dur otur) yok

Birleşik Kelimeler: duran top, durmuş oturmuş, dursuz duraksız, durup dinlenmeden, durup durup, durup dururken, süreduran

DURUM

[isim]

  • Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon

    Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı. - Reşat Nuri Güntekin

  • Duruş biçimi, konum, tavır
  • Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri

[dil bilgisi]

  • Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl

    Yalın durum. Belirtme durumu. Kalma durumu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... durumuna düşmek
  • ... durumunda olmak (veya bulunmak)
  • durum almak
  • durumdan ders çıkarmak
  • durumdan vazife çıkarmak
  • durumu bozulmak
  • durumu düzelmek

Birleşik Kelimeler: durum eki, durum ortacı, durum ulacı, açık durum, coğrafi durum, geçerli durum, istenmeyen durum, seferî durum, süredurum, sürer durum, üç durum yasası, yalın durum, ad durumu, ayrılma durumu, belirtme durumu, bulunma durumu, çıkma durumu, çiçek durumu, dış çizgiler durumu, gün durumu, hava durumu, isim durumu, kalma durumu, tamlayan durumu, yönelme durumu, yükleme durumu

DURAKLI

[sıfat]

  • Durağı olan

[fizik]

  • Hep aynı yerde kalan, hep aynı yerde tekrarlanan

Birleşik Kelimeler: duraklı dalga

DURAÇ

[isim]

[halk ağzında]

  • Kaide

DURALLIK

[isim]

  • Dural olma durumu

    Hayatımızın o dönemlerdeki durallığı, biteviyeliği, romanı toplumumuzdan uzak tutmuştur. - Selim İleri

DURAKLIK

[isim]

  • Durak olma durumu
  • Durgunluk

    Birkaç saniye bir şaşkınlık duraklığı geçirdikten sonra odaya çıktı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

DURALAMA

[isim]

  • Duralamak işi

DURULUK

[isim]

  • Duru olma durumu

[mecaz]

  • Dil veya üslubun karışık olmama durumu

    Mustafa Kemal Paşa bizim söylediklerimizi kendine mahsus bir durulukta özetledi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[edebiyat]

  • Açıklık

DURULMA

[isim]

  • Durulmak durumu

    Güneşin açması, yağmurun dinmesi, fırtınanın durulması beklenebilir. - Nazım Hikmet

DURUŞ

[isim]

  • Durma işi

    Bu kız ona bir tür büyü yapmış, çocuğun oturuşu, duruşu, konuşması, gülümseyişi, her şeyi değişmişti. - Ahmet Ümit

Birleşik Kelimeler: esas duruş, rahat duruş, temel duruş, dik duruşlu, hazır ol duruşu, ihtiram duruşu, mum duruşu, saygı duruşu