DUMANSIZLIK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

DUMANSIZLIK harflerini içeren 6 harfli 36 kelime bulunuyor. 6 harfli DUMANSIZLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DUASIZ14, DAMSIZ14, DALSIZ13, DIZMAN13, ZINDIK13, DIZLAK12, ISIDAM12, KINSIZ12, KILSIZ12, MIZIKA12, SIZMAK12, UZANIM12, ANIZLI11, AZIKLI11, KANSIZ11, MISDAK11, SAZLIK11, ZAMKLI11, ALINDI10, DANSLI10, ISINMA10, SANDIK10, ASKILI9, ISKUNA9, IKINMA9, ILIMAK9, ILIMAN9, ILINMA9, KUMALI9, KUMSAL9, MISKAL9, SINMAK9, SUNMAK9, SALKIM9, ANILIK8, KINALI8

ANILIK

[isim]

  • İçine hatıraların yazıldığı defter, hatıra defteri

[sıfat]

  • Anı özelliği taşıyan

KINALI

[sıfat]

  • Kına ile boyanmış olan
  • Kınanın renginde veya kızıl renkte olan

    Bıyıklarının ortası belli ki tütün zifirinden kınalı bir renk almıştı. - Refik Halit Karay

[isim]

  • Yapıncak(II)

Birleşik Kelimeler: kınalı bamya, kınalı keklik, kınalı kuzu, kınalı yapıncak, geçmişi kınalı, ölüsü kınalı

ASKILI

[sıfat]

  • Askısı olan

    Askılı, uzun, tiril tiril bir elbise giymişti. - Elif Şafak

ISKUNA (Kelime Kökeni: İngilizce schooner)

[isim]

[denizcilik]

  • Brikten küçük, iki direkli bir tür yelkenli gemi

IKINMA

[isim]

  • Ikınmak işi

ILIMAK

[nesnesiz]

  • Ilınmak

ILIMAN

[sıfat]

[coğrafya]

  • Sıcaklığı çok yüksek veya çok düşük olmayan (yer, iklim), mutedil

    Ilıman bölge.

Birleşik Kelimeler: ılıman kuşak

ILINMA

[isim]

  • Ilınmak işi

KUMALI

[sıfat]

  • Kuması olan

KUMSAL

[isim]

  • Kumu olan yer

    Yolun neresi kayalık, neresi kumsal hep ezbere bilirdi. - Halikarnas Balıkçısı

  • Denize, göle vb. yerlere girilebilen genellikle kumluk alan, deniz hamamı, kumbaşı, plaj

    Deminden beri sözü edilen bu kumsal neydi? - Azra Erhat

[sıfat]

  • Kumlu

    Kumsal toprak.

MISKAL (Kelime Kökeni: Farsça mūsīḳār'dan)

[isim]

[eskimiş]

[müzik]

  • Her biri başka perdede bir sıra kamış boğumundan yapılmış düdük, musikar

SINMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Kırılmak, parçalanmak, bozulmak
  • Yenilmek, bozguna uğramak

SUNMAK

[-e]

[-i]

  • Bir büyüğe veya nezaket gereğince bir kimseye bir şeyi vermek, arz etmek, yollamak, göndermek, takdim etmek

    Bu küçük hadiseyi devlet adamlarımıza bir müşahede olarak sunuyorum. - Burhan Felek

  • Tanıtmak, bilgi vermek amacıyla çeşitli yöntemler kullanarak bir konuyu dinleyenlere aktarmak
  • Radyoda, televizyonda, bir eğlence yerinde programı takdim etmek

SALKIM

[isim]

  • Üzüm gibi, birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan meyve

    Bunu görünce Behzat da iki salkım muzu oradakilere dağıtmış. - Memduh Şevket Esendal

[bitki bilimi]

  • Ana saptan çıkan yan çiçekleri, sapları hep aynı uzunlukta olan çiçek durumu

[bitki bilimi]

  • Baklagillerden, salkım durumunda mor çiçekler açan ve çoğu asma gibi çardağa sarılan bir tür ağaç ve çiçeği (Wistaria sinensis)

[eskimiş]

[askerlik]

  • Topla atılan demir parçaları

Birleşik Kelimeler: salkım ağacı, salkım başak, salkım küpe, salkım saçak, salkım salkım, salkım söğüt, salkım topu, morsalkım, sarısalkım, üzüm salkımı

ALINDI

[isim]

  • Para vb. bir şeyin teslim alındığını gösteren belge, makbuz