DOĞRUCU ile Oluşan Kelimeler (DOĞRUCU Kelime Türetme)

DOĞRUCU harflerinden oluşan 12 kelime bulunuyor. DOĞRUCU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Doğrucu kelimesinin anlamı nedir? Doğrucu ile başlayan kelimeler. İçinde doğrucu olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

DOĞRUCU22

6 Harfli Kelimeler

ORDUCU14

5 Harfli Kelimeler

DOĞRU16

4 Harfli Kelimeler

DOĞU15, UĞRU13, UĞUR13, DURU8, DORU8, ORDU8

2 Harfli Kelimeler

DO5, OD5, UR3

UR

[isim]

[tıp]

  • Hücrelerin aşırı çoğalmasıyla insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumru, bağa, tümör, neoplazma, Çingene ahtapotu, vejetasyon

    Yalnız yağ birikintisinden ibaret bir bez, bir nevi ur, hayatı tehdit edecek bir şey değil! - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: ur kaplama, yağ uru

DO (Kelime Kökeni: İtalyanca do)

[isim]

[müzik]

  • Gam (II) dizisinde `si` ile `re` arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

Birleşik Kelimeler: do anahtarı

OD

[isim]

[eskimiş]

  • Ateş

    Yaz bahar ayında bir od verdiler / Yandım gittim ala karlı dağ iken - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • od yok ocak yok

Birleşik Kelimeler: od ocak

DURU

[sıfat]

  • Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
  • Pürüzsüz (ten)

    Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.)

    Böyle duru bir mantık karşısında akan sular duruyordu. - Ayşe Kulin

Birleşik Kelimeler: arı duru

DORU

[sıfat]

  • Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi koyu renkli olan, yağız (at)
  • Kızıl (at donu)

Birleşik Kelimeler: yağız doru, kestane dorusu

ORDU

[isim]

  • Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

[isim]

  • Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü

    Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi - Yahya Kemal Beyatlı

  • Bu topluluğun başlıca bölümlerinden her biri

    Dördüncü Ordu Karargâhına gidiş, artık bir mabede çıkılıyor gibi baş döndürür. - Falih Rıfkı Atay

  • Amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü
  • Çok sayıda insan, kalabalık

Birleşik Kelimeler: ordubozan, ordu donatım, orduevi, ordu komutanı, ordu merkezi, düzenli ordu

UĞRU

[isim]

[eskimiş]

  • Hırsız

    Şehrin en korkunç uğruları, katilleri buradan dışarı çıkamaz. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: gönül uğrusu, Samanuğrusu

UĞUR

[isim]

  • Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı

    Onlar da uğurlar dilediler, aralarında konuşmaya başladılar. - Memduh Şevket Esendal

  • Bu nitelikte olduğuna inanılan şey
  • İyi nitelik, meymenet, kadem
  • Talih, şans

Ata Sözleri ve Deyimler

  • uğur getirmek
  • uğur ola! (veya uğurlar olsun!)

Birleşik Kelimeler: uğur boncuğu, uğur böceği, uğur parası, uğuru açık

[isim]

  • Hedef, amaç, erek, gaye, yol

    Bu uğurda rahatlarını, servetlerini feda ederler, canlarını tehlikeye koyarlar. - Hüseyin Cahit Yalçın

[isim]

[halk ağzında]

  • Ön veya yan

    Evlerinin uğru bakla / Al beni koynunda sakla - Halk türküsü

ORDUCU

[isim]

[tarih]

  • Savaş alanına gitmek için yola çıkan Osmanlı ordusunun her türlü gereksinimini sağlamak için birlikte giden zanaatçılar ve esnaf

DOĞU

[isim]

  • Güneşin doğduğu ana yön, gün doğusu, şark, maşrık, batı karşıtı
  • Bulunulan yere göre güneşin doğduğu yönde kalan bölge

[gök bilimi]

  • Güneşin 21 Mart'ta ve 23 Eylül'de doğduğu 0,90°'lik yön

Birleşik Kelimeler: doğu kayını, doğu noktası, güneydoğu, kuzeydoğu, gün doğusu

[isim]

  • Güneşin doğduğu yöndeki ülkeler bölgesi, Şark, Batı karşıtı
  • Avrupa'ya göre Asya ve Kuzeydoğu Afrika'nın bir bölümü

[sıfat]

  • Bu yönde olan, Şarki

Birleşik Kelimeler: Doğu bilimi, Doğu Bloku, Doğu Türkçesi, Orta Doğu, Uzak Doğu, Yakın Doğu

DOĞRU

[sıfat]

  • Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
  • Gerçek, yalan olmayan

    Doğru haber.

  • Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun

    Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur. - Aka Gündüz

[isim]

  • Gerçek, hakikat

    Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz. - Nurullah Ataç

[isim]

[matematik]

  • İki nokta arasındaki en kısa çizgi

    İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir.

[zarf]

  • Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde

    Doğru söylüyorsun Ali, doğru söylüyorsun ama kazın ayağı öyle değil. - Orhan Kemal

[zarf]

  • Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca

    Doğru oraya gitmiş olsaydınız herhâlde uygun olurdu. - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]

  • Yakın, yakınlarında

    Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu. - Falih Rıfkı Atay

[edat]

  • Karşı yönünce

    Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu. - Yusuf Atılgan

[mecaz]

  • Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • doğru bildiği yoldan ayrılmamak (veya şaşmamak)
  • doğru bulmak
  • doğru çıkmak
  • doğru doğru dosdoğru
  • doğru durmak
  • doğrunun yardımcısı Allah'tır
  • doğru oturmak
  • doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar
  • doğru söz acıdır
  • doğru söz yemin istemez

Birleşik Kelimeler: doğru açı, doğru akım, doğru dürüst, doğru orantı, doğru parçası, doğru yol, akşama doğru, ön doğru, sabaha doğru, sınırlı doğru, sınırsız doğru, yarım doğru, yatık doğru, yönlü doğru, ana doğrusu, yanay doğrusu, aykırı doğrular, eğrisiyle doğrusuyla

DOĞRUCU

[sıfat]

  • Her şeyin doğrusunu söylemeyi huy edinmiş olan, harbici

Birleşik Kelimeler: doğrucu Davut