DOĞAÇ ile Oluşan Kelimeler (DOĞAÇ Kelime Türetme)

DOĞAÇ harflerinden oluşan 10 kelime bulunuyor. DOĞAÇ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Doğaç kelimesinin anlamı nedir? Doğaç ile başlayan kelimeler. İçinde doğaç olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

DOĞAÇ18

4 Harfli Kelimeler

DOĞA14

3 Harfli Kelimeler

ÇAĞ13, DAĞ12, ODA6

2 Harfli Kelimeler

9, AÇ5, DO5, OD5, AD4

AD

[isim]

  • Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam

    Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor. - Ahmet Hamdi Tanpınar

  • Herkesçe tanınmış veya işitilmiş olma durumu

[dil bilgisi]

  • Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, isim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ad almak
  • ad çekmek
  • adı (bile) olmamak
  • adı batası (veya batasıca)
  • adı batmak
  • adı bile okunmamak
  • adı çıkmak
  • adı çıkmış dokuza, inmez sekize
  • adı deliye çıkmak
  • adı duyulmak
  • adı geçmek
  • adı gibi bilmek
  • adı kaldırılmak
  • adı kalmak
  • adı karışmak
  • adı kötüye çıkmak
  • adını ...-ye çıkarmak
  • adını ağzına abdestle almak
  • adını ağzına almamak
  • adını anmak
  • adını bağışlamak
  • adını çıkarmak
  • adını kirletmek (veya lekelemek)
  • adını koymak
  • adını taşımak
  • adını vermek
  • adı olmak
  • adı var
  • ad koymak
  • ad takmak
  • ad vermek
  • ad yapmak

Birleşik Kelimeler: ad aktarması, ad bilimi, ad cümlesi, ad çekimi, ad çekme, ad durumu, ad gövdesi, ad kökü, ad tabanı, ad tamlaması, addan türeme ad, addan türeme eylem, adı belirsiz, adı sanı, adı üstünde, adına, adıyla sanıyla, adlar dizgesi, adlı adıyla, bayramlık ad, birleşik ad, eylemden türeme ad, kısma ad, küçük ad, ön ad, özel ad, somut ad, soyut ad, takma ad, türemiş ad, yalın ad, aile adı, göbek adı, kod adı, soyadı, tanıtma adı, topluluk adı, yer adı, kendi adına

[isim]

  • Sayma
  • Sayılma

Birleşik Kelimeler: addetmek, addolunmak

[sıfat]

  • Yemek yemesi gereken, tok karşıtı

    Aç ne yemez, tok ne demez. - Divanü Lügati't-Türk

  • Yiyecek bulamayan

    Ben hem öksüzüm hem yetimim hem de tam 23 saattir açım. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Gözü doymaz, haris

    Ne aç adam!

[mecaz]

  • Çok istekli, hevesli

    Her zamanki gibi bilgiye aç, her zamanki gibi ağızları lafla, kafaları düşünceyle dolu çalçene yaratıklarız. - Ayla Kutlu

[zarf]

  • Karnı doymamış olarak

    Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. - Orhan Kemal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • acından kimse ölmemiş
  • acından ölmek
  • aç açık kalmak
  • aç aç ile yatınca arada dilenci doğar
  • aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez
  • aç at yol almaz, aç it av almaz
  • aç ayı oynamaz
  • aç bırakmak
  • aç doymam, tok acıkmam sanır
  • aç doyurmak
  • aç elini kora sokar
  • aç esner, âşık gerinir
  • aç gezmektense tok ölmek yeğdir
  • açın gözü ekmek teknesinde olur
  • açın imanı olmaz
  • açın karnı doyar, gözü doymaz
  • açın koynunda ekmek durmaz
  • açın kursağına çörek dayanmaz
  • açın uykusu gelmez
  • aç ile dost olayım diyen peşin karnını doyursun
  • aç ile eceli gelen söyleşir
  • aç kalmak
  • aç köpek fırın deler
  • aç kurt aslana saldırır
  • aç kurt gibi
  • aç kurt yavrusunu yer
  • aç ne yemez, tok ne demez
  • aç susuz kalmak
  • aç tavuk kendini arpa ambarında sanır
  • aç, yanından kaç

Birleşik Kelimeler: aç açına, aç biilaç, açgöz, aç karnına, gözü aç, karnı aç

DO (Kelime Kökeni: İtalyanca do)

[isim]

[müzik]

  • Gam (II) dizisinde `si` ile `re` arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

Birleşik Kelimeler: do anahtarı

OD

[isim]

[eskimiş]

  • Ateş

    Yaz bahar ayında bir od verdiler / Yandım gittim ala karlı dağ iken - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • od yok ocak yok

Birleşik Kelimeler: od ocak

ODA

[isim]

  • Evin veya herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir veya birden fazla çıkışı olan bölmesi, göz

    Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü. - Ahmet Haşim

  • Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmî birlik

    Sanayi odası. Ticaret odası.

[tarih]

  • Yeniçeri kışlası

Birleşik Kelimeler: odabaşı, oda hapsi, oda müziği, oda spreyi, art oda, başoda, karanlık oda, kozmik oda, ön oda, arz odası, basınç odası, bekâr odası, bekleme odası, beslenme odası, çalışma odası, çubuk odası, doğum odası, etüt odası, halk odası, kabul odası, köy odası, kumanda odası, makam odası, makine odası, makyaj odası, misafir odası, müzik odası, oturma odası, reji odası, rejisörlük odası, sanayi odası, sandık odası, soyunma odası, ticaret odası, yatak odası, yemek odası, yer odası, yük odası

[isim]

  • İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü

    Balık ağı. Tenis ağı.

  • Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü
  • Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke

    Cumhuriyetin onuncu yılında ülkemiz demir ağlarla örülmüştü.

[mecaz]

  • Tuzak

    Onu, ağına düşmüş bir av gibi ne öldürdü ne ondurdu. - Samiha Ayverdi

[spor]

  • Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file

[spor]

  • Çaprazlama örgü ile yapılan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağ atmak (veya bırakmak)
  • ağ çekmek
  • ağına düşürmek

Birleşik Kelimeler: ağbenek, ağbeneklilik, ağ iğnesi, ağ ipliği, ağ kayığı, ağ kepçe, ağ kurdu, ağ kurşunu, ağ mantarlar, ağ tabaka, ağ tonoz, ağ torba, ağ yatak, dış ağ, genel ağ, iç ağ, serpme ağ, yerel ağ, alamana ağı, bilgisayar ağı, bilişim ağı, borda ağı, boru ağı, çektirme ağı, çevirme ağı, dalyan ağı, dip ağı, ıstakoz ağı, iletişim ağı, karides ağı, marya ağı, sürtme ağı, voli ağı

[isim]

  • Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık

DAĞ

[isim]

  • Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine hâkim ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dağ (veya dağlar) gibi (veya kadar)
  • dağ (veya dağları) devirmek
  • dağa çıkmak
  • dağa kaldırmak
  • dağ ardında olsun da yer altında olmasın
  • dağda bağın var, yüreğinde dağın var
  • dağda büyümüş
  • dağda gez belde gez, insafı elden bırakma
  • dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur
  • dağ dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz
  • dağdan gelip bağdakini kovmak
  • dağ doğura doğura bir fare doğurmuş
  • dağlara düşmek
  • dağlara taşlara
  • dağların misafir aldığı mevsim
  • dağların şenliği (veya gelin anası)
  • dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar
  • dağ yürümezse abdal yürür

Birleşik Kelimeler: dağ adamı, dağ alası, dağ anası, dağ armudu, dağ aslanı, dağ ayısı, dağbaşı, dağ başı, dağ bayır, dağ bilimi, dağ birliği, dağ çamı, dağ çayı, dağ çayırı, dağ çileği, dağ dalak otu, dağ elması, dağ eriği, dağ eteği, dağ evi, dağ gölü, dağ havası, dağ iklimi, dağ isketesi, dağ ispinozu, dağ kavağı, dağ keçisi, dağ kestanesi, dağ kırlangıcı, dağ kolu, dağ köyü, dağ lalesi, dağ merası, dağ nanesi, dağ oluşu, dağ otlağı, dağ reyhanı, dağ serçesi, dağ servisi, dağ sıçanı, dağ taş, dağ tavuğu, dağ topu, dağdan inme, dağlar anası, sıradağ, yanardağ, buz dağı, Hüt Dağı, Kafdağı

[isim]

  • Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan
  • İyileştirmek için vücudun hastalıklı bölümüne kızgın bir araçla yapılan yanık

[mecaz]

  • Büyük üzüntü, acı

Birleşik Kelimeler: gözdağı

ÇAĞ

[isim]

  • Zaman dilimi, vakit
  • Hayatın çocukluk, gençlik vb. dönemlerinden her biri, yaş

    Yazık ki delikanlılık çağını çoktan aşmıştır, şakaklarına kır düşmüştür, ayrıca hastadır. - Refik Halit Karay

  • Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir

    Dünya atom çağında, biz hâlâ medeniyet kavgası içindeyiz. - Falih Rıfkı Atay

  • Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri, kurun

    İlk Çağ. Orta Çağ. Yakın Çağ. Yeni Çağ.

[jeoloji]

  • Bir katmanın oluştuğu süre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çağ açmak
  • çağ atlamak
  • çağı geçmek
  • çağın gerisinde kalmak
  • çağını aşmak
  • çağı yakalamak

Birleşik Kelimeler: çağ dışı, altın çağ, Antik Çağ, Birinci Çağ, Dördüncü Çağ, Eski Çağ, İkinci Çağ, İlk Çağ, Orta Çağ, Üçüncü Çağ, Yakın Çağ, Yeni Çağ, altın çağı, askerlik çağı, atom çağı, büluğ çağı, Buzul Çağı, emekleme çağı, emeklilik çağı, ergenlik çağı, gelinlik çağı, olgunluk çağı, Yontma Taş Çağı

DOĞA

[isim]

  • Kendi kuralları çerçevesinde sürekli gelişen, değişen canlı ve cansız varlıkların hepsi, tabiat, natür

    En çok yurdumdan söz ettim / Doğayla, insanla içli dışlı - Cahit Külebi

  • İnsan eliyle büyük değişikliğe uğramamış, doğal yapısını koruyan çevre, tabiat

[mecaz]

  • Bir kimsenin eğilimlerinin, içgüdülerinin hepsi, huy

Birleşik Kelimeler: doğa bilgisi, doğa bilimleri, doğa dışı, doğaötesi, doğasever, doğaüstü, doğa yasası, doğa yürüyüşü, ölüdoğa

DOĞAÇ

[isim]

[edebiyat]

  • Sözü birdenbire, düşünmeden, içine doğduğu gibi söyleme, irtical