[isim]

• Kollamak işi

  Bu plan üzerinde anlaştılar, sırlarını kimseye sızdırmadılar ve fırsat kollamaya başladılar. - Necip Fazıl Kısakürek

[sıfat]

[eskimiş]

• Asılmış, asılı

[mecaz]

• Sonuca bağlanmamış, sürüncemede kalmış

  Komite mahkemesince verilip de nasılsa icra olunmayan muallak kararları yerine getirirdi. - Ömer Seyfettin

Ata Sözleri ve Deyimler

• muallakta olmak (veya kalmak)

[isim]

• Oklanmak işi

[nesnesiz]

• Ulama işi yapılmak

  Birbirine ulanan koridorlar boyunca yürüyorum. - İnci Aral

[-i]

• Una bulamak, üzerine un serpmek

• Un bulaştırmak

[isim]

• Konulmak işi

[-den]

• Onma işine konu olmak

  Ağır ve onulmaz hastalıklar için yapılan tedavi, bir iyilik şeklinde görünse bile, azabı devam ettirmekten başka bir netice vermiyor. - İbrahim Alâeddin Gövsa

[nesnesiz]

• Olma işine konu olmak

  Bu ilaçla iyi olunmaz.

[isim]

• Ön Asya'nın bir parçası olarak Türkiye'nin Asya kıtasında bulunan toprağı, Küçük Asya, Rum

[isim]

• Dolanmak işi

[-e]

[-i]

• İplik, şerit, tel vb. nesneleri bir şeyin üzerine döndürerek sarmak

  İpleri sedirlerin bacaklarına doladılar. - Lâtife Tekin

• Sarmak, kavuşturmak

  Annem yerinden kalktı, yanıma geldi, bir kolunu uzatarak omzuna doladı. - Halit Ziya Uşaklıgil

[isim]

[bitki bilimi]

• Asklı mantarlardan, toprak içinde yumru biçiminde yetişen, yenilebilen bir bitki, yer mantarı, keme, karakeme (Tuber melanosporum)

  Sen domalan bilir misin? Patates gibi bir şeydir, mantar gibi lezzetlidir. - Nezihe Meriç

[-i]

• Süslemek, tezyin etmek

[isim]

[alay yollu]

• İleri gelen, para veya makam sahibi kimse

[isim]

• Harfleme