Dol ile Başlayan Kelimeler

DOL ile başlayan 80 kelime bulunuyor. Başında DOL olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dol ile biten kelimeler. İçinde dol olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

14 Harfli Kelimeler

DOLANDIRICILIK26

13 Harfli Kelimeler

DOLAŞTIRILMAK22, DOLANDIRILMAK21

12 Harfli Kelimeler

DOLGUNLAŞMAK24, DOLANDIRILIŞ23, DOLAŞTIRILMA21, DOLANDIRILMA20

11 Harfli Kelimeler

DOLAMBAÇSIZ25, DOLMUŞÇULUK24, DOLGUNLAŞMA23, DOLİKOSEFAL22, DOLAYSIZLIK22, DOLANDIRICI22, DOLAYISIYLA21, DOLDURULMAK19, DOLAŞTIRMAK19, DOLANDIRMAK18

10 Harfli Kelimeler

DOLUDİZGİN23, DOLAPÇILIK22, DOLAŞIKSIZ22, DOLANDIRIŞ20, DOLAMBAÇLI20, DOLDURULMA18, DOLAŞTIRMA18, DOLAŞILMAK18, DOLAŞIKLIK18, DOLANDIRMA17, DOLDURTMAK17, DOLAYLILIK17

9 Harfli Kelimeler

DOLGUNLUK18, DOLAŞILMA17, DOLDURTMA16, DOLDURMAK16, DOLAYLAMA15

8 Harfli Kelimeler

DOLMUŞÇU20, DOLGUNCA19, DOLDURUŞ18, DOLAYSIZ18, DOLAMBAÇ17, DOLUŞMAK16, DOLAKSIZ16, DOLDURMA15, DOLAŞMAK15, DOLUKMAK13, DOLMALIK13, DOLANMAK12

7 Harfli Kelimeler

DOLAPÇI18, DOLGULU16, DOLAŞIM15, DOLUŞMA15, DOLANIŞ14, DOLAŞIK14, DOLAŞMA14, DOLUNAY13, DOLAYLI13, DOLANIM12, DOLAMIK12, DOLULUK12, DOLUKMA12, DOLOMİT12, DOLANTI11, DOLANMA11, DOLAMAK11

6 Harfli Kelimeler

DOLMUŞ14, DOLGUN14, DOLUSU12, DOLAYI12, DOLMEN10, DOLMAK10, DOLAMA10

5 Harfli Kelimeler

DOLGU13, DOL12, DOLAP12, DOLUM10, DOLAY10, DOLMA9, DOLAM9, DOLAR8, DOLAK8

4 Harfli Kelimeler

DOLU8

DOLAR (Kelime Kökeni: Fransızca dollar)

[isim]

  • Amerika Birleşik Devletleri, Kanada vb. devletlerin para birimi

DOLAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası

    Kıran Bey, şimdi bacaklarına dolak sarmış, siyah poturlu, keçe külahlı, göğsünde fişeklikler ve elinde mavzer, tığ gibi bir delikanlıydı. - Refik Halit Karay

  • Başörtüsü, yazma

    Ellerinde güzel, gizemli Arap harfleri ile yazılı dövizleri, bayrakları, başlarında kumaş dolakları. - Fürüzan

  • Boyun atkısı

DOLU

[isim]

  • Havada su buğusunun birden yoğunlaşıp katılaşmasından oluşan, türlü irilikte, yuvarlak veya düzensiz biçimli buz parçaları durumunda yere hızla düşen bir yağış türü

    Dolu ekinlerini vurmuşsa bir yıl aç demekti. - Tarık Buğra

[sıfat]

  • İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, pür, boş karşıtı

    Su ile dolu bir şişe.

  • Bir yerde sayıca çok

    Dağda keklik dolu.

  • Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan

    Haftaya pazartesiye kadar bütün uçaklar dolu. - Attila İlhan

  • Boş vakti olmayan, meşgul

    Bugün doluyum.

  • Çok olan (iş, uğraş, olay vb.)
  • İçinde atılacak mermisi bulunan (top, tüfek vb. ateşli silahlar)

    Tabanca doludur, dikkat edin.

  • Tornacılıkta delik açılmamış (gereç)

[mecaz]

  • Bir duygunun güçlü etkisinde olan

[isim]

[eskimiş]

  • İçki doldurulmuş bardak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı

Birleşik Kelimeler: doludizgin, dolu serpme, bir dolu, deli dolu, hayat dolu, yaşam dolu, yüreği dolu

DOLMA

[isim]

  • Dolmak işi

    Çok geçmeden odaya çevredeki komşular dolmaya başladı. - İhsan Oktay Anar

  • Tavuk, kuzu gibi hayvanların veya biber, domates vb. sebzelerin içine pirinç ve başka şeyler doldurularak pişirilen yemek

    Perihan nine evde kalacak, baklava açacak, dolma yapacaktı. - Halide Edip Adıvar

[sıfat]

  • Doldurularak yapılan

    Dolma arazi.

[argo]

  • Yalan, hile, dalavere

[argo]

  • Üç sigara kâğıdına bolca sarılmış esrar

    Oturalım şuraya da dolmamızı içelim, belki bir şeyler buluruz. - Muzaffer Uyguner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dolma yutmak

Birleşik Kelimeler: dolma biber, dolma kalem, dolma otu, ağızdan dolma, kulaktan dolma, yalancı dolma, zeytinyağlı dolma, bamya dolması, biber dolması, domates dolması, ekmek dolması, kabak dolması, salatalık dolması, uskumru dolması, yaprak dolması

DOLAM

[isim]

  • Dolama işinin her defası

    Bu sargı ancak üç dolam dolanabilir.

[sıfat]

  • Bir kez dolanacak miktarda olan

    Beş dolam kuşak.

DOLMEN (Kelime Kökeni: Keltçe)

[isim]

[tarih]

  • İkisi dikili, üçüncüsü de bunların üzerine kapak gibi yatırılmış üç büyük taştan oluşturulmuş Taş Devri mezarı

DOLMAK

[nesnesiz]

  • Dolu duruma gelmek
  • Bitkiler olgunlaşmak, erginleşmek

    Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan. - Tarık Buğra

  • Bir yere iyice yayılmak, kaplamak

    Oda sigara dumanı dolmuştu. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir yerde pek çok eşya veya kimse toplanmak, kalabalık duruma gelmek

    Kıştan kurtulur kurtulmaz deniz kenarları insanla, sandalla dolar. - Sait Faik Abasıyanık

  • Süre, hesap tamamlanmak

    Süresi doldu, emekliye ayrıldı.

[mecaz]

  • Sabrı tükenip öfkesi taşacak duruma gelmek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dolup taşmak

DOLAMA

[isim]

  • Dolamak işi
  • Giysilerin üstüne giyilen, önü açık bir tür üstlük
  • Poşu

    Başıma bir dolama sarıp vardım hocanın durağına. - Turan Oflazoğlu

[mimarlık]

  • Çeşitli eserlerdeki barok ve rokoko üslubunda iç içe süsleme motifi

[tıp]

  • Tırnak etrafındaki yumuşak bölümlerin, bazen de kemiğin iltihaplanmasından ileri gelen ağrılı şiş

Birleşik Kelimeler: dolama otu

DOLUM

[isim]

  • Doldurma işi

    Benzin dolum yeri.

DOLAY

[isim]

  • Bir yeri saran başka yerlerin bütünü, civar

    Yaratma heyecanı içinde yorulma denen şey onun dolayına uğramazdı. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: dolay kutupsal

DOLANTI

[isim]

  • Gezip dolaşılan yer, alan

DOLANMA

[isim]

  • Dolanmak işi

DOLAMAK

[-e]

[-i]

  • İplik, şerit, tel vb. nesneleri bir şeyin üzerine döndürerek sarmak

    İpleri sedirlerin bacaklarına doladılar. - Lâtife Tekin

  • Sarmak, kavuşturmak

    Annem yerinden kalktı, yanıma geldi, bir kolunu uzatarak omzuna doladı. - Halit Ziya Uşaklıgil

DOLANMAK

[-e]

  • Bir şeyin çevresine sarılmak

    Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu. - Halide Edip Adıvar

[nesnesiz]

  • Bir şeyin çevresinde dönmek, gezmek, dolaşmak

    Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti çeşmeyi. - Çetin Altan

[nesnesiz]

  • Karışmak, dolaşmak

[-de]

  • Gelişigüzel gezmek

    Kızlarının, gelinlerinin evleri arasında dolanıyor, hep evini, komşularını arıyordu. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dolanıp durmak

DOLANIM

[isim]

[ekonomi]

  • Tedavül, sirkülasyon, dolaşım
  • Mal veya paranın elden ele dolaşması, dolaşım, sirkülasyon, para dolaşımı
  • Alışveriş ve hizmet karşılığının ödenmesini sağlamak üzere paranın el değiştirmesi, dolaşım, tedavül, sirkülasyon
  • Para ve para yerine geçen bono, senet vb.nin geçerli olması, sürümde bulunması, dolaşım, sirkülasyon

Birleşik Kelimeler: dolanım hızı