DOKUZTAŞ Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

DOKUZTAŞ harflerini içeren 3 harfli 33 kelime bulunuyor. 3 harfli DOKUZTAŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DUŞ9, DOZ9, ŞAZ9, DAZ8, ŞAD8, UZO8, KOZ7, KUŞ7, KUZ7, ŞUA7, ŞOK7, ŞUT7, TOZ7, TUŞ7, TUZ7, AŞK6, DUT6, DUA6, DOK6, KOD6, KAŞ6, KAZ6, ODA6, ŞAT6, ŞAK6, TAŞ6, ZAT6, AUT4, KOT4, KUT4, TOK4, KAT3, TAK3

KAT

[isim]

  • Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü

    Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık. - Sait Faik Abasıyanık

  • Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey

    Bir kat yufka, bir kat peynir.

  • Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
  • Giyeceklerde takım

    Birer kat elbise ile kalacağız. - Aka Gündüz

  • Apartman dairesi
  • Ön, yan

    Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır. - Salâh Birsel

  • Huzur
  • Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı

    Kumaşın katı.

  • Makam, mevki
  • Kez, defa, misil

    Bu, ondan iki kat pahalı.

[jeoloji]

  • Katman

[matematik]

  • Tekrarlanan bir sayının toplamı

    6, 9, 12 ve 15 sayıları 3 sayısının katlarındandır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kat çıkmak

Birleşik Kelimeler: katbekat, kat görevlisi, kat irtifakı, kat kat, katsayı, kat yuvarı, alt kat, askat, asma kat, binkat, çekme kat, duyar kat, orta kat, ortak kat, üçkat, üst kat, yalın kat, yedi kat el, bahçe katı, bodrum katı, çatı katı, giriş katı, ocak katı, yer katı, zemin katı

[isim]

[eskimiş]

  • Kesme, kesilme
  • İlgiyi kesme
  • Sonuca bağlama, bitirme

[edebiyat]

  • Kesme

Birleşik Kelimeler: katetmek, katolunmak

TAK

[isim]

  • Tahta vb. bir şeye vurulduğunda veya silah patlayınca çıkan tok ve sert ses

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tak etmek

Birleşik Kelimeler: tak tak, tak tuk

[isim]

  • Millî bayramlarda veya önemli bir olayı anmak için düzenlenen şenliklerde, geçit yapılacak caddelere geçici olarak kurulan, yazılar ve çiçeklerle süslenen kemer

    Şimdi İstanbul taklarının yeşil taflanları altından gaziler geçiyor. - Aka Gündüz

AUT (Kelime Kökeni: İngilizce out)

[isim]

[spor]

  • Dış

    Aut çizgisinden nefis bir orta... - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • auta atmak
  • auta çıkmak

KOT

[isim]

  • Giysi yapılan mavi bir tür kumaş, blucin

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan (giysi)

    Kot pantolon.

Birleşik Kelimeler: taşlanmış kot

[isim]

[mimarlık]

  • Temel ile zemin arasındaki yükseklik

[isim]

[halk ağzında]

  • Yörelere göre değişen ölçüde tahıl alabilen, tahtadan yapılmış bir ölçek

KUT

[isim]

  • Devlet idaresinde güç, yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan üstün güç
  • Mutluluk

[mit.]

  • İlahi bir kaynaktan gelen rahmet, bereket

TOK

[sıfat]

  • Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı
  • Sık ve kalın dokunmuş (kumaş)
  • Kalın ve gür (ses)

    Sesi tok, aksanı düzgündü. - Necip Fazıl Kısakürek

[mecaz]

  • Sevgi, sevecenlik, başarı, para, mal vb. şeyleri elde etmiş ve bunlara kavuşmuş olan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tok açın hâlinden bilmez
  • tok evin aç kedisi
  • tok tutmak

Birleşik Kelimeler: tokgözlü, tok karnına, tok sözlü, tok tok, gönlü tok, gözü tok, karnı tok

AŞK (Kelime Kökeni: Arapça ʿaşḳ)

[isim]

  • Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, sevda, amor (II)

    Gönlüm düştü bu sevdaya / Gel gör beni aşk neyledi - Yunus Emre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aşka düşmek
  • aşka gelmek
  • aşk ağlatır, dert söyletir
  • aşk olmayınca meşk olmaz
  • aşk olsun
  • aşk yapmak

Birleşik Kelimeler: aşkmerdiveni, ilanıaşk, karşılıksız aşk, yasak aşk, yıldırım aşkı

DUT (Kelime Kökeni: Farsça tūt)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Dutgillerden, kuzey yarım kürenin genellikle ılıman bölgelerinde yetişen, yapraklarıyla ipek böceği beslenen ağaç (Morus)
  • Bu ağacın, ak, kara, pembe renkte ekşi veya tatlı, sulu meyvesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dut gibi olmak
  • dut yemiş bülbüle dönmek

Birleşik Kelimeler: dut hoşafı, dut kurusu, dut pekmezi, akdut, karadut, diken dutu, kâğıt dutu

DUA (Kelime Kökeni: Arapça duʿāʾ)

[isim]

[din bilgisi]

  • Yakarış
  • Tanrı'ya yalvarma, yakarış için söylenen dinî metin

    Pazartesi, perşembe geceleri yatağında gizli gizli Arapça dua okurdu. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dua (veya duasını) almak
  • dua etmek
  • duası tutmak

Birleşik Kelimeler: beddua, hayır dua, cenaze duası, hatim duası, karınca duası, pehlivan duası, sofra duası, yağmur duası, yemek duası

DOK (Kelime Kökeni: İngilizce dock)

[isim]

  • Gemilerin yükünün boşaltıldığı veya onarıldığı, üstü örtülü havuz

    Çekiç sesleri geliyor doklardan / Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları / İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı - Orhan Veli Kanık

[ekonomi]

  • Ticaret mallarını saklamak için rıhtımda yapılan büyük depo

KOD (Kelime Kökeni: Fransızca code)

[isim]

  • Harf
  • Şifre

Birleşik Kelimeler: kod adı, kod ismi, posta kodu, sektör kodu

KAŞ

[isim]

[anatomi]

  • Gözlerin üzerinde kemerli birer çizgi oluşturan kısa kıllar

    Alnında boncuk boncuk terler birikmişti, kaşlarının üstüne doğru sızıyordu. - Mahmut Yesari

  • Eyerin ön ve arkasındaki çıkıntılı bölüm

[halk ağzında]

  • Sarp kayalık, uçurum

[halk ağzında]

  • Bağ ve bahçelerde toprak yığarak yapılan sınır, set

[halk ağzında]

  • Ocağın veya şöminenin üst tarafında bulunan, üzerine malzeme konulan çıkıntı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaş (veya kaşını) yıkmak
  • kaş göz etmek
  • kaş göz işareti yapmak
  • kaşı (veya kaşları) çatılmak
  • kaşını gözünü eğmek
  • kaşının altında gözün var dememek
  • kaş ile göz, gerisi söz
  • kaşla göz arasında
  • kaşlarını çatmak
  • kaş yapayım derken (veya yaparken) göz çıkartmak (veya çıkarmak)

Birleşik Kelimeler: kaşbastı, kaş jölesi, çatık kaş, çatma kaş, karakaş, baca kaşı, civankaşı, eyer kaşı, ocak kaşı, yüzük kaşı

[isim]

  • Antalya iline bağlı ilçelerden biri

KAZ

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Perde ayaklılardan, uzun, beyaz veya gri boyunlu, suda ve karada yaşayan, uçan, yabani veya evcil kuş (Anser)

    Kazı yıkayıp temizlemişler, sonra da parçalayıp tencereye koymuşlar. - Çetin Altan

[sıfat]

[mecaz]

  • Budala

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kaz gelen yerden tavuk esirgenmez
  • kazı koz anlamak
  • kazın ayağı öyle değil

Birleşik Kelimeler: kaz adımı, kazayağı, kazboku, kaz kafalı, kazkanadı, kaz tüyü, deniz kazı, yaban kazı

ODA

[isim]

  • Evin veya herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir veya birden fazla çıkışı olan bölmesi, göz

    Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü. - Ahmet Haşim

  • Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmî birlik

    Sanayi odası. Ticaret odası.

[tarih]

  • Yeniçeri kışlası

Birleşik Kelimeler: odabaşı, oda hapsi, oda müziği, oda spreyi, art oda, başoda, karanlık oda, kozmik oda, ön oda, arz odası, basınç odası, bekâr odası, bekleme odası, beslenme odası, çalışma odası, çubuk odası, doğum odası, etüt odası, halk odası, kabul odası, köy odası, kumanda odası, makam odası, makine odası, makyaj odası, misafir odası, müzik odası, oturma odası, reji odası, rejisörlük odası, sanayi odası, sandık odası, soyunma odası, ticaret odası, yatak odası, yemek odası, yer odası, yük odası

ŞAT (Kelime Kökeni: Fransızca chatte)

[isim]

[denizcilik]

  • Sığ sularda ağır yükleri taşımak için kullanılan, altı düz bir çeşit tekne

    Bordadan aşağı şatlara inip torbaları şata bırakarak eli boş geri dönüyor. - Zeyyat Selimoğlu