DOKUNSAL Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
DOKUNSAL harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli DOKUNSAL kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DONUK9,
KOLAN
-
At, eşek vb. hayvanların semerini veya eyerini bağlamak için göğsünden aşırılarak sıkılan yassı kemer
Adam döndü, beygirinin semerini almak için kolanını çözmeye başladı. - Necati Cumalı
- Dokuma, deri, kenevir vb. maddelerden yapılan yassı ve enlice bağ
- Yünden veya iplikten yapılmış, üzeri işli ince kuşak
Ata Sözleri ve Deyimler
- kolan çekmek
- kolan vurmak
Birleşik Kelimeler: kolan balığı
AKSON (Kelime Kökeni: Fransızca axone)
- Sinir uyarmalarını sinir hücresinin gövdesinden diğer sinir hücrelerine taşıyan uzantı
KONSA
- Taşlık
ONLUK
- On birimden, on parçadan oluşan
-
On üzerinden tam not alan
Onluk bir öğrenci.
-
On para, on kuruş, on lira veya on bin lira değerinde olan para
Bir iki mecidiyenin arasına sıkışmış bir onluğu ararken arkadan bir araba geliyordu. - Memduh Şevket Esendal
Birleşik Kelimeler: onluk bozma
SOLAK
- Genellikle sol elini kullanan kimse
-
Yeniçeri Ocağının, padişahın gözeticiliğini yapan asker sınıfı
Yanı başındaki elli altmış solaktan başka yeniçerilerle birlikte bütün birliklerin ileri atılması için buyruk verdi. - Nihal Atsız
SUNAK
- Tapınaklarda, üzerinde kurban kesilen, günlük yakılan, dinî tören yapılan taş masa
SULAK
-
Suyu olan, suyu bol (yer)
Sulak bir sazlığın başında, önümüze bir kaplumbağa çıkmıştı. - Osman Cemal Kaygılı
- Kuşlar için su konulan küçük kap
Birleşik Kelimeler: sulak alan
SALON (Kelime Kökeni: Fransızca salon)
-
Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda
Hasta alt kattaki salona kadar gitti ve bir kanepenin üstüne düştü. - Peyami Safa
-
Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapıldığı geniş yer
Düğün salonu. Konferans salonu.
-
Dükkân, mağaza
Çay salonu. Berber salonu.
Birleşik Kelimeler: salon adamı, salon bitkileri, salon çamı, salon çiçeği, salon kadını, bekleme salonu, berber salonu, bilardo salonu, dans salonu, dinleme salonu, dinlenme salonu, düğün salonu, güzellik salonu, kabul salonu, lostra salonu, merasim salonu, misafir salonu, model salonu, müzik salonu, oyun salonu, sergi salonu, sinema salonu, şeref salonu, toplantı salonu, yemek salonu, yolcu salonu
DOLAK
-
Tozluk yerine bacaklara ayak bileğinden dize kadar dolanan ensiz ve uzun kumaş parçası
Kıran Bey, şimdi bacaklarına dolak sarmış, siyah poturlu, keçe külahlı, göğsünde fişeklikler ve elinde mavzer, tığ gibi bir delikanlıydı. - Refik Halit Karay
-
Başörtüsü, yazma
Ellerinde güzel, gizemli Arap harfleri ile yazılı dövizleri, bayrakları, başlarında kumaş dolakları. - Fürüzan
- Boyun atkısı
KOLSU
- Kolu andıran, kola benzeyen, kol gibi
Birleşik Kelimeler: kolsu ayaklılar
KUNDA
- Bir tür büyük ve zehirli örümcek
LANDO (Kelime Kökeni: Fransızca landau)
- Dört tekerlekli, içinde dingillere paralel olarak düzenlenmiş karşılıklı iki oturma sırası bulunan, üstü açılıp kapanabilen çift körüklü binek arabası
SONLU
-
Sonu olan, bitimli
Zamanın sonlu ve sonsuz akışları içinde iki yıl, kısa bir süredir. - Ahmet Cemal
- Sonu olan, sonsuz olmayan
Birleşik Kelimeler: sonlu büyüklük
SOLUK
-
Akciğerlere çekilen, akciğerlerden atılan hava, nefes
Kalp gitgide hafiflemekteydi ve soluklarda hafif bir hışıltı başlamıştı. - Reşat Nuri Güntekin
- Ciğerlere hava alıp verme
-
Tarz
Gençler dergimize yeni bir soluk getirdiler.
Ata Sözleri ve Deyimler
- soluğu (bir yerde) almak
- soluğu kesilmek (veya tutulmak)
- soluğunu kesmek
- soluk aldırmamak
- soluk almak
Birleşik Kelimeler: soluk almadan, soluk borusu, soluk darlığı, soluk kesici, soluk soluğa, gürsoluk, ses soluk, bir solukta
-
Rengi atmış olan, solmuş, uçuk
General, soluk dudaklarını parmaklarının arasına alarak acı acı gülüyor. - Esat Mahmut Karakurt
-
Parlaklığını, gücünü yitirmiş (ışık)
Bahçeye, kafeslerden elenen soluk bir ışık vurmuş. - Yusuf Ziya Ortaç
- Rengi kaybolmuş, matlaşmış (nesne)
Birleşik Kelimeler: soluk benizli
DONUK
-
Parlak olmayan, mat (II)
Donuk ışıkta birçok fokun mağaraya girdiğini görmüş. - Halikarnas Balıkçısı
-
Canlılığı olmayan, fersiz (göz)
Bakarsınız donuk bakışlı, alık suratlı bir adam onların elinde bir dâhi çehresi alıvermiş. - Haldun Taner
-
Canlılığı az olan, durgun, uyuşuk (kimse)
Donuk bir adam.
Birleşik Kelimeler: donuk donuk