DOKUNMATİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DOKUNMATİK harflerini içeren 5 harfli 56 kelime bulunuyor. 5 harfli DOKUNMATİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AMUDİ9, DONUK9, DONMA9, DONAM9, DUMAN9, KONDU9, MADUN9, AKDUT8, İDMAN8, İMDAT8, İKDAM8, KOMUT8, KONUM8, KUNDA8, KADİM8, MADİK8, NADİM8, OKUMA8, DAKİK7, DİKTA7, KOMİK7, KONMA7, KOKMA7, KONUK7, KONUT7, KUMAN7, KADİT7, MUTKİ7, MUKNİ7, MONAT7, MANTO7, MAKTU7, NOTAM7, NAKDİ7, ONMAK7, TOMAK7, TUMAN7, UTMAK7, AKONT6, İMKAN6, KONAK6, KONİK6, KOTAN6, KUTAN6, KANTO6, MANTİ6, NOKTA6, NATUK6, OKTAN6, TONİK6, TUNİK6, TAMİK6, TAKİM6, ANTİK5, İNTAK5, NAKİT5

ANTİK (Kelime Kökeni: Fransızca antique)

[sıfat]

[tarih]

  • İlk Çağdaki uygarlıklarla, özellikle eski Yunan ve Roma uygarlıkları ile ilgili olan, antika

Birleşik Kelimeler: Antik Çağ

İNTAK (Kelime Kökeni: Arapça inṭāḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Konuşturma söyletme

[edebiyat]

  • Kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme sanatı, dillendirme

Birleşik Kelimeler: teşhis ve intak

NAKİT (Kelime Kökeni: Arapça naḳd)

[isim]

[ekonomi]

  • Para, akçe
  • Kullanılması hemen mümkün olan para, peşin para, likit

Birleşik Kelimeler: nakit kartı, nakit para

AKONT (Kelime Kökeni: Fransızca àcompte)

[isim]

[ticaret]

  • Bir borca karşılık, hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmi ödeme

İMKÂN (Kelime Kökeni: Arapça imkān)

[isim]

  • Yararlanılan uygun şart veya durum, olanak

    Bunu bizden gizlemelerinin imkânı var mıdır? - Hüseyin Cahit Yalçın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • imkânı yok
  • imkân vermek

KONAK

[isim]

  • Büyük ve gösterişli ev

    Konaktan tekrar mektebe döndükten sonra uzun zaman boynu bükük dolaştım. - Etem İzzet Benice

  • Vali, kaymakam gibi yüksek dereceli devlet görevlilerinin resmî konutu

[hayvan bilimi]

  • Konakçı

[eskimiş]

  • Araba veya hayvanla bir günde alınan yol

    Buradan orası beş konaktır.

[eskimiş]

  • Yolculukta geceyi geçirmek için inilen, konaklanılan yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • konak gibi

Birleşik Kelimeler: konak yavrusu, bülbülkonağı, hükûmet konağı

[isim]

[halk ağzında]

  • Kundak çocuklarının başlarında görülen kepek tabakası
  • Gözde oluşan ince tabaka

[isim]

  • İzmir iline bağlı ilçelerden biri

KONİK (Kelime Kökeni: Fransızca conique)

[sıfat]

  • Koni biçiminde olan veya koni ile ilgili olan, mahruti

    Konik yüzey.

[isim]

[matematik]

  • Tabanı daire biçiminde olan bir koninin bir düzlemle ara kesiti

    Çember, elips, hiperbol ve parabol birer koniktir.

KOTAN

[isim]

[halk ağzında]

  • Pulluk, büyük saban

KUTAN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Saka kuşu

KANTO (Kelime Kökeni: İtalyanca canto)

[isim]

[tiyatro]

  • Tuluat tiyatrolarında oyundan önce genellikle kadın sanatçıların şarkı söyleyip dans ederek yaptığı gösteri

    Kantodan piyese kadar her gösteriye katılıyor; herkesi hüzne, sevgiye, coşkuya, isteğe boğuyordu. - Cahit Külebi

  • Bu gösteri sırasında söylenen şarkı

MANTİ (Kelime Kökeni: İtalyanca mante)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemi serenlerini direklere asılı tutan halat ve makara

[isim]

[argo]

  • Sakalı çıkmamış genç oğlan

NOKTA (Kelime Kökeni: Arapça nuḳṭa)

[isim]

  • Çok küçük boyutlarda işaret, benek
  • Bazı harflerin üzerine konulan ufak işaret
  • Yer

    Köşkten çıktık ve bahçenin her noktasını uzun uzun durup konuşarak dolaştık. - Ahmet Haşim

  • Konu, konu ile ilgili önemli bölüm

    Genç adam o noktada alaka uyandırıcı bir şey keşfetmiş gibiydi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Nöbetçi bulunan yer

    Orada polis noktası var.

  • Nöbetçi, gözcü, bekçi

    O yokuşun başındaki küçücük karakolun her gece çıkardığı noktayı unutuyorsunuz. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Sınır, derece, radde

    Savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada...

[dil bilgisi]

  • Cümlenin bittiğini anlatmak için sonuna konulan, küçük benek biçimindeki noktalama işareti (.)

[matematik]

  • Hiçbir boyutu olmayan işaret

[spor]

  • Orta nokta

Ata Sözleri ve Deyimler

  • nokta koymak
  • noktasına virgülüne dokunmadan

Birleşik Kelimeler: nokta atışı, noktainazar, nokta memuru, nokta nokta, nokta turizmi, noktası noktasına, başnokta, iki nokta, kara nokta, karanlık nokta, kırmızı nokta, kilit nokta, kör nokta, maddesel nokta, orta nokta, ölü nokta, sarı nokta, siyah nokta, üç nokta, alevlenme noktası, başa baş noktası, başlangıç noktası, başucu noktası, besleme noktası, boğumlanma noktası, buharlaşma noktası, can noktası, çıkış noktası, dayanak noktası, denetim noktası, doğu noktası, donma noktası, doruk noktası, doyma noktası, doyum noktası, dönüm noktası, düğüm noktası, ergime noktası, güney noktası, güz noktası, hareket noktası, ilkbahar noktası, izabe noktası, kavrama noktası, kaynama noktası, kerteriz noktası, kırılma noktası, kuzey noktası, nirengi noktası, odak noktası, parlama noktası, penaltı noktası, polis noktası, püf noktası, santra noktası

NATUK (Kelime Kökeni: Arapça naṭūḳ)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Düzgün, güzel ve kolaylıkla söz söyleyen

OKTAN (Kelime Kökeni: Fransızca octane)

[isim]

[kimya]

  • Formülü C8H18 olan doymuş hidrokarbonlara verilen ad

TONİK (Kelime Kökeni: Fransızca tonique)

[isim]

[tıp]

  • Organları uyaran ve güçlendiren ilaç
  • Bazı içkilere katılan sıvı madde
  • Cilt bakımında kullanılan, yüze ve boyna sürülen losyon