DOKTORCULUK Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

DOKTORCULUK harflerini içeren 3 harfli 23 kelime bulunuyor. 3 harfli DOKTORCULUK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

CUK7, DUT6, DUL6, DOK6, KOD6, ULU5, KOK4, KOL4, KOR4, KOT4, KUL4, KUR4, KUT4, LOT4, LOR4, LOK4, ROT4, ROL4, TOK4, TOL4, TOR4, TUL4, TUR4

KOK (Kelime Kökeni: İngilizce coke)

[isim]

  • Maden kömürünün damıtılmasıyla elde edilen, birleşiminde kömürden çok daha az oranda uçucu madde bulunan katı yakıt, kok kömürü

Birleşik Kelimeler: kok kömürü

KOL

[isim]

[anatomi]

  • İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
  • Giyside vücudun bu bölümünü saran parça

    Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu. - Osman Cemal Kaygılı

  • Makinelerde tutup çevirmeye, çekmeye yarayan ağaç veya metal parça

[anatomi]

  • Koyun, dana, kuzu vb.nde ön ayağın üst bölümü

[bitki bilimi]

  • Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal

[müzik]

  • Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü
  • Koltuk, divan vb.nin yan tarafında bulunan dayanmaya yarayan parça
  • Bir şeyin ayrıldığı bölümlerden her biri, dal (I), kısım, şube, branş

    Türk Dil Kurumunun bilim ve uygulama kolları.

[tarih]

  • Karakol

    Lakin böyle kardan yolların örtüldüğü bu gecede, koldan korku yoktu. Rahatça eğlenebilirlerdi. - Refik Halit Karay

  • İş takımı, ekip, grup

    Öteki koldaki iki hamlacıdan birisi acınacak bir zayıflıktaydı. - Sait Faik Abasıyanık

[askerlik]

  • Kanat

    Sağ kol. Sol kol.

  • Dizi, düzen

    Yürüyüş kolu.

[denizcilik]

  • Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kola çıkmak
  • kol atmak
  • kol gezmek
  • kol kanat olmak (veya germek)
  • kolları kopmak
  • kollarını açmak
  • kollarının arasına almak
  • kollarını sallaya sallaya gelmek
  • kolları sıvamak
  • kolu kanadı kırılmak
  • koluna girmek
  • koluna kuvvet
  • kolunda altın bileziği olmak
  • kol uzatmak
  • kol vermek
  • kol vurmak

Birleşik Kelimeler: kolağası, kol ağzı, kol akımı, kol bağı, kolbastı, kolbaşı, kol böreği, kol değirmeni, kol demiri, kol emekçisi, kol kapağı, kol kemiği, kol kola, kol nizamı, kol saati, beşinci kol, çift kol, eğitsel kol, kafakol, karakol, karpuz kol, ön kol, sağkol, sağ kol, takma kol, kolu uzun, cırcır kolu, çengi kolu, dağ kolu, deve kolu, imdat kolu, iş kolu, kantar kolu, kapı kolu, keşif kolu, kumanda kolu, sürgü kolu, tulumba kolu, vites kolu, yay kolu, yürüyüş kolu, zuhuri kolu

KOR

[isim]

  • İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası

[mecaz]

  • Büyük acı, üzüntü, sıkıntı, dert

    Kimseye göstermedikleri bir kor yanar içlerinde. - Çetin Altan

[sıfat]

[mecaz]

  • Kırmızı renkli

    Gül tenli, kor dudaklı, kömür sürmeli / Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kere öpmeli - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kor dökmek
  • kor gibi
  • kor gibi yanmak

Birleşik Kelimeler: akkor

KOT

[isim]

  • Giysi yapılan mavi bir tür kumaş, blucin

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan (giysi)

    Kot pantolon.

Birleşik Kelimeler: taşlanmış kot

[isim]

[mimarlık]

  • Temel ile zemin arasındaki yükseklik

[isim]

[halk ağzında]

  • Yörelere göre değişen ölçüde tahıl alabilen, tahtadan yapılmış bir ölçek

KUL

[isim]

  • Tanrı'ya göre insan

    Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez.

[tarih]

  • Köle

    Kendisi kabilenin beyinin kullarından birinin kızıydı. - Halide Edip Adıvar

[tarih]

  • Karavaş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kula kul olmak
  • kul etmek
  • kul köle olmak
  • kul kusursuz olmaz
  • kul olmak
  • kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez
  • kulunuz

Birleşik Kelimeler: kul cinsi, kul hakkı, kul kâhyası, kul kethüdası, kul oğlanı, kuloğlu, kul taksimi, kul yapısı, buyruk kulu, emir kulu, kapı kulu

KUR (Kelime Kökeni: Fransızca cours)

[isim]

[ekonomi]

  • Yabancı paraların ulusal para cinsinden değeri

    Resmî kura göre doların değeri yeniden ayarlandı.

  • Düzey

Birleşik Kelimeler: cari kur, çapraz kur, dalgalı kur, efektif kur, katlı kur, sabit kur, döviz kuru

[isim]

  • Karşı cinse ilgi göstererek onun hoşuna gitme, gönlünü kazanmaya çalışma
  • Birinin duygularını okşayacak biçimde davranarak onu elde etmeye çalışma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kur yapmak

KUT

[isim]

  • Devlet idaresinde güç, yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan üstün güç
  • Mutluluk

[mit.]

  • İlahi bir kaynaktan gelen rahmet, bereket

LOT (Kelime Kökeni: Fransızca lot)

[isim]

[ekonomi]

  • Tutam (II)

LOR (Kelime Kökeni: Farsça lor)

[isim]

  • Bir tür taze, yumuşak ve tuzsuz beyaz peynir

    Teyzem iki dolu kaşık lora, günlük iki yumurta kırdı. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: soya loru

LOK (Kelime Kökeni: İngilizce lock)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz

ROT (Kelime Kökeni: İngilizce rod)

[isim]

  • Motorlu taşıtlarda direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan demir çubuk

ROL (Kelime Kökeni: Fransızca rôle)

[isim]

[sinema]

[tiyatro]

  • Bir kişiliği canlandıran oyuncunun söylemesi ve yapması gereken hareketlerin genel adı

    Genç bir çocuk yanıma sokuldu, artistliğe hevesliymiş, eğer filmde rol verirsek bedava artistlik yaparmış. - Fikret Otyam

[mecaz]

  • Bir işte bir kimse veya şeyin üstüne düşen görev

    Ev kadını rolünü çok ciddiyetle ele almıştım. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]

  • Gerçek olmayan davranış, gösteriş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rol almak
  • rol çalmak
  • rol kesmek
  • rol oynamak
  • rolüne çıkmak
  • rolü olmak
  • rol yapmak

Birleşik Kelimeler: rol çatışması, rol iflası, başrol

TOK

[sıfat]

  • Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı
  • Sık ve kalın dokunmuş (kumaş)
  • Kalın ve gür (ses)

    Sesi tok, aksanı düzgündü. - Necip Fazıl Kısakürek

[mecaz]

  • Sevgi, sevecenlik, başarı, para, mal vb. şeyleri elde etmiş ve bunlara kavuşmuş olan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tok açın hâlinden bilmez
  • tok evin aç kedisi
  • tok tutmak

Birleşik Kelimeler: tokgözlü, tok karnına, tok sözlü, tok tok, gönlü tok, gözü tok, karnı tok

TOL

[isim]

[halk ağzında]

  • Taş kemer veya taş kemerlerle yapılmış ev, oda, kapı vb. şey
  • Yayla veya bahçe kulübesi
  • Küçük köy

    Bu demir yolu, bu yana gidersen derenin boyuna alır, iner Kara Hasan toluna. - Memduh Şevket Esendal

TOR

[isim]

[halk ağzında]

  • Sık gözlü ağ

[sıfat]

[halk ağzında]

  • İşe alışkın olmayan, yabani

    Bazı da oynarsın tor atlar gibi / Kış günü aç kalmış boz kurtlar gibi - Ali İzzet Özkan

  • Toy, acemi kimse
  • Olgunlaşmamış, ham

[mecaz]

  • Çekingen, utangaç

[isim]

[matematik]

  • Bir dairenin kendi düzleminde bulunan fakat merkezinden geçmeyen bir doğru çevresinde dönmesiyle oluşan cisim