DOGMACI ile Oluşan Kelimeler (DOGMACI Kelime Türetme)
DOGMACI harflerinden oluşan 25 kelime bulunuyor. DOGMACI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Dogmacı kelimesinin anlamı nedir? Dogmacı ile başlayan kelimeler. İçinde dogmacı olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
7 Harfli Kelimeler
DOGMACI19
6 Harfli Kelimeler
MODACI14
5 Harfli Kelimeler
DOGMA13, ODACI12
4 Harfli Kelimeler
GACI12, GIDA11, ADCI10, CIDA10, CADI10, OMCA9, ADIM8, MODA8
3 Harfli Kelimeler
GAM8, ACI7, MOD7, CAM7, DAM6, ODA6, OMA5
2 Harfli Kelimeler
DO5, OD5, AD4, OM4, AM3, MA3
AM
- Dişilik organı
- Amerikyum elementinin simgesi
AD
-
Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam
Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor. - Ahmet Hamdi Tanpınar
- Herkesçe tanınmış veya işitilmiş olma durumu
- Canlı ve cansız varlıkları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları bildiren kelime, isim
Ata Sözleri ve Deyimler
- ad almak
- ad çekmek
- adı (bile) olmamak
- adı batası (veya batasıca)
- adı batmak
- adı bile okunmamak
- adı çıkmak
- adı çıkmış dokuza, inmez sekize
- adı deliye çıkmak
- adı duyulmak
- adı geçmek
- adı gibi bilmek
- adı kaldırılmak
- adı kalmak
- adı karışmak
- adı kötüye çıkmak
- adını ...-ye çıkarmak
- adını ağzına abdestle almak
- adını ağzına almamak
- adını anmak
- adını bağışlamak
- adını çıkarmak
- adını kirletmek (veya lekelemek)
- adını koymak
- adını taşımak
- adını vermek
- adı olmak
- adı var
- ad koymak
- ad takmak
- ad vermek
- ad yapmak
Birleşik Kelimeler: ad aktarması, ad bilimi, ad cümlesi, ad çekimi, ad çekme, ad durumu, ad gövdesi, ad kökü, ad tabanı, ad tamlaması, addan türeme ad, addan türeme eylem, adı belirsiz, adı sanı, adı üstünde, adına, adıyla sanıyla, adlar dizgesi, adlı adıyla, bayramlık ad, birleşik ad, eylemden türeme ad, kısma ad, küçük ad, ön ad, özel ad, somut ad, soyut ad, takma ad, türemiş ad, yalın ad, aile adı, göbek adı, kod adı, soyadı, tanıtma adı, topluluk adı, yer adı, kendi adına
- Sayma
- Sayılma
Birleşik Kelimeler: addetmek, addolunmak
OM
- Kemiklerin toparlak ucu
- Elektrikte iletkenin direnç birimi
OMA
- Kalça kemiği
- Bel kemiği
DO (Kelime Kökeni: İtalyanca do)
- Gam (II) dizisinde `si` ile `re` arasındaki ses
- Bu sesi gösteren nota işareti
Birleşik Kelimeler: do anahtarı
OD
-
Ateş
Yaz bahar ayında bir od verdiler / Yandım gittim ala karlı dağ iken - Karacaoğlan
Ata Sözleri ve Deyimler
- od yok ocak yok
Birleşik Kelimeler: od ocak
DAM
-
Yapıları dış etkilerden korumak amacıyla üzerlerine yapılan çoğu kiremit kaplı bölüm
Pencerenin önüne geçmiş, dalgın ve hiddetli nazarlarıyla karşıki damları seyrediyordu. - Ercüment Ekrem Talu
-
Üzeri toprak kaplı ev, küçük ev, köy evi
Hekim kendisine üç ay, tam üç ay damdan dışarı çıkmaya izin vermemişti. - Nabizade Nâzım
- Tutukevi
-
Ahır
At damında çocuğa çok iyi bir yer yapmıştı. - Halide Edip Adıvar
Ata Sözleri ve Deyimler
- dama çıkmak
- damdan çardağa atlamak
- damdan düşen, damdan düşenin hâlini (veya hâlinden) bilir
- damdan düşercesine
- damdan düşer gibi
- dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı
- dam yandı, içindeki sıçan da (birlikte) yandı
Birleşik Kelimeler: dam aktarma, dam altı, dam koruğu, ısıdam, aş damı, domuzdamı, öküz damı
-
Dansta kavalyenin eşi
Erkeklerin kimi damlarının elinden, kimi kolundan, kimi de hafifçe omzundan tutmuş, geliyorlardı. - Çetin Altan
- İskambil kâğıtlarında kız
ODA
-
Evin veya herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir veya birden fazla çıkışı olan bölmesi, göz
Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü. - Ahmet Haşim
-
Serbest meslek adamlarını içinde toplayan resmî birlik
Sanayi odası. Ticaret odası.
- Yeniçeri kışlası
Birleşik Kelimeler: odabaşı, oda hapsi, oda müziği, oda spreyi, art oda, başoda, karanlık oda, kozmik oda, ön oda, arz odası, basınç odası, bekâr odası, bekleme odası, beslenme odası, çalışma odası, çubuk odası, doğum odası, etüt odası, halk odası, kabul odası, köy odası, kumanda odası, makam odası, makine odası, makyaj odası, misafir odası, müzik odası, oturma odası, reji odası, rejisörlük odası, sanayi odası, sandık odası, soyunma odası, ticaret odası, yatak odası, yemek odası, yer odası, yük odası
ACI
-
Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı
Acıyı sever.
-
Tadı bu nitelikte olan
Acı kahvesini yudumluyordu. - Tarık Buğra
-
Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap
Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi. - Peyami Safa
-
Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem
İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir. - Yusuf Ziya Ortaç
- Çarpıcı, göz alıcı (renk)
-
Keskin, şiddetli
Acı poyraz kuvvetle esiyordu. - Orhan Kemal
- Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü
Ata Sözleri ve Deyimler
- acı (veya acılar) görmek
- acı acıyı keser, su sancıyı
- acı çekmek (veya duymak)
- acı gelmek
- acı patlıcanı kırağı çalmaz
- acısı çıkmak
- acısı içine (veya yüreğine) çökmek (veya işlemek)
- acısına dayanamamak
- acısını almak
- acısını almak
- acısını bağrına (veya içine) basmak (veya gömmek)
- acısını çekmek
- acısını çıkarmak
- acısını görmek
- acısı ortaya çıkmak
- acı söylemek
- acı vermek
Birleşik Kelimeler: acı acı, acı ağaç, acı badem, acı bakla, acı bal, acı balık, acı ceviz, acı çiğdem, acı elma, acı fren, acı gerçek, acı haber, acı hıyar, acıkara, acı karpuz, acı kavak, acı kavun, acı kök, acı kuvvet, acı marul, acı meyan, acı ot, acı pelin, acı sakız, acı söz, acı su, acı tatlı, acı yavşan, acı yeşil, acı yonca, can acısı, ciğer acısı, evlat acısı, iç acısı, içler acısı, kalp acısı, kuyruk acısı, yürek acısı, yürekler acısı
CAM (Kelime Kökeni: Farsça cām)
- Soda veya potas katılmış silisli kumun ateşte eritilmesiyle yapılan sert, saydam ve çabuk kırılır cisim
-
Tümü veya bir bölümü bu maddeden yapılmış, sırça
Tıraşa başlarken biri büyük, biri küçük iki örtü alırdı, cam dolabından. - Necati Cumalı
-
Pencere
Camın önündeki masaların hemen arkasındaki yere oturup kalıyorum. - Sait Faik Abasıyanık
- Kadeh, içki
Ata Sözleri ve Deyimler
- cama çıkmak
- cam gibi
- camı çerçeveyi indirmek
Birleşik Kelimeler: cam çivisi, cam elyafı, camevi, camgöbeği, camgöz, cam göz, camgüzeli, cam kanatlılar, cam kaya, cam lifi, cam macunu, cam mozaik, cam resim, cam suyu, cam yuvası, cam yünü, beyaz cam, buzlu cam, ısıcam, kristal cam, mikalı cam, plastik cam, kelebek camı, Moskof camı, saat camı, tepe camı
ADIM
- Yürümek için yapılan ayak atışlarının her biri
- Bir ayak atışıyla alınan ve uzunluğu yaklaşık 75 santimetre olan mesafe
- Girişim, hamle
- Bir gösterge ucunun eş olarak ayrılmış yaylardan biri boyunca aldığı yol
- Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap
- Ayakta, esas duruşta, bir ayağın türlü yönlerde iki ayak boyu kadar yer değiştirmesi
- İki diş arasındaki aralık
Ata Sözleri ve Deyimler
- adım (veya adımını) atmak
- adım (veya adımını) atmamak
- adımını attırmamak
- adımını geri atmak
- adımlarını açmak
- adımlarını seyrekleştirmek
- adımlarını sıklaştırmak
Birleşik Kelimeler: adım adım, adımbaşı, adım cümlesi, adımsayar, adi adım, hırsız adım, ilk adım, koşar adım, paytak adım, uygun adım, üç adım, kaz adımı
MODA (Kelime Kökeni: İtalyanca moda)
- Değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik
-
Belirli bir süre etkin olan toplumsal beğeni, bir şeye karşı gösterilen aşırı düşkünlük
Moda sandığımız birçok şeylerin hayatın kendi bünyesinden geldiği anlaşılır. - Ahmet Hamdi Tanpınar
-
Geçici olarak yeniliğe ve toplumsal beğeniye uygun olan
Moda şapka.
Ata Sözleri ve Deyimler
- moda olmak
- modası geçmek
Birleşik Kelimeler: modaevi
GAM (Kelime Kökeni: Arapça ġamm)
-
Tasa, kaygı, üzüntü
Bana derler gam yükünü sen götür / Benim yük götürür dermanım mı var? - Karacaoğlan
Ata Sözleri ve Deyimler
- gam çekmek
- gam yememek
Birleşik Kelimeler: defigam
-
Sekiz notanın kalın sesten inceye veya inceden kalına gitmek üzere sıralanmış dizisi
Sonra, titrek titrek, ilk gamlarını sıraladığı piyanoyu hatırlıyor, do, re, mi, fa, sol... - Attila İlhan
Ata Sözleri ve Deyimler
- gam yapmak
Birleşik Kelimeler: majör gam
OMCA
- Kalça kemiğinin bir bölümü
- Kesilmiş ağaç kökü, bağ kütüğü
ADCI
- Adcılık öğretisine bağlı (kimse), isimci