DİYEBİLME Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DİYEBİLME harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli DİYEBİLME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Diyebilme ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Diyebilme olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

DEYİM10, MİDYE10, MEBDE10, YEDME10, BİYEL9, BİLYE9, BELDE9, BEDİİ9, BEDEL9, DEBİL9, EBEDİ9, EDEBİ9, BİLME8, BİLİM8, DEMLİ8, DELME8, DİLME8, DİLİM8, EYLEM8, MEYİL8, YELME8, EBELİ7

EBELİ

[sıfat]

  • Ebesi olan

BİLME

[isim]

  • Bilmek işi

    Bir cemiyetin ilerlemesi, neyin ehemmiyetli olduğunu bilmeye bağlıdır. - Mehmet Kaplan

[felsefe]

  • Bir şeyin ne olduğunun bilincine varma

[felsefe]

  • Bilgi edinmenin gaye ve sonucu

BİLİM

[isim]

  • Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim

    Benim sizden istediğim Türkçe yardım, bazı eski yazılı bilim ve tarih gibi ciddi eserleri bana okumanızdır. - Halide Edip Adıvar

  • Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi
  • Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci

Birleşik Kelimeler: bilim adamı, bilim dışı, bilim insanı, bilim kadını, bilim kuramı, bilim kurgu, ana bilim dalı, popüler bilim, sosyal bilim, toplumsal bilim, ad bilimi, ağaç bilimi, ahlak bilimi, akıntı bilimi, ana deniz bilimi, anestezi bilimi, anlam bilimi, anlatım bilimi, art zamanlı dil bilimi, asalak bilimi, bağışıklık bilimi, balık bilimi, bayrak bilimi, belirti bilimi, biçem bilimi, biçim bilimi, bitki bilimi, böcek bilimi, budun bilimi, buzul bilimi, cinsellik bilimi, cinslik bilimi, çocuk bilimi, dağ bilimi, deniz bilimi, deprem bilimi, devim bilimi, dil bilimi, dirim bilimi, diyabet bilimi, Doğu bilimi, doku bilimi, edebiyat bilimi, edim bilimi, eğitim bilimi, erek bilimi, etik bilimi, evren bilimi, fen bilimi, gelecek bilimi, gök bilimi, göl bilimi, görüngü bilimi, gösterge bilimi, göz bilimi, göze bilimi, güdüm bilimi, halk bilimi, hayvan bilimi, hücre bilimi, ırk bilimi, ışın bilimi, iç salgı bilimi, ilaç bilimi, iklim bilimi, im bilimi, insan bilimi, iş bilimi, kabuk bilimi, kalıtım bilimi, kan bilimi, kanser bilimi, kazı bilimi, kemik bilimi, kıkırdak bilimi, kitaplık bilimi, köken bilimi, kurgu bilimi, kurt bilimi, kuş bilimi, lehçe bilimi, liken bilimi, maden bilimi, mağara bilimi, mantar bilimi, metal bilimi, mineral bilimi, müzik bilimi, neden bilimi, nüfus bilimi, odun bilimi, olay bilimi, ödev bilimi, ölçü bilimi, renk bilimi, ruh bilimi, sağlık bilimi, sayım bilimi, sebep bilimi, ses bilimi, sıtma bilimi, sindirim bilimi, sinir bilimi, siyaset bilimi, sözcük bilimi, su bilimi, suç bilimi, sürtünme bilimi, tanrı bilimi, taş bilimi, taşıl bilimi, terim bilimi, toplum bilimi, toprak bilimi, tortul bilimi, töre bilimi, Türklük bilimi, uygulayım bilimi, uzay bilimi, varlık bilimi, yanardağ bilimi, yankı bilimi, yapı bilimi, yaşlılık bilimi, yazı bilimi, yazın bilimi, yazıt bilimi, yer adı bilimi, yer bilimi, yıldız bilimi, yöntem bilimi, yüzey bilimi, zaman bilimi, pozitif bilimler, sağın bilimler, sosyal bilimler, temel bilimler, uygulamalı bilimler, çevre bilimleri, doğa bilimleri, fen bilimleri, sağlık bilimleri, tabiat bilimleri, yaşam bilimleri

DEMLİ

[sıfat]

  • Çok demlenmiş, koyu (çay)

DELME

[isim]

  • Delmek işi

[sıfat]

  • Delinerek yapılmış

[halk ağzında]

  • Yelek

DİLME

[isim]

  • Dilmek işi
  • Dört köşe uzunlamasına kesilmiş ağaç

DİLİM

[isim]

  • Bir bütünden kesilmiş veya ayrılmış ince, yassı parça

    Ekmek satan yer yokmuş, bir dilim kek alabilmek üzere bir pastacıya giriyorum. - Adalet Ağaoğlu

  • Radyatör parçalarından her biri
  • Belli ölçülere göre oluşmuş bölüm

[edebiyat]

  • Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir eserin aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı, epizot

Birleşik Kelimeler: dilim dilim, baklava dilimi, saat dilimi, vergi dilimi

EYLEM

[isim]

  • Eyleme işi, fiil, hareket, aksiyon

    Günler, düzenlenen eylemlerin baş döndürücü heyecanıyla hızla akıp geçiyordu. - Ahmet Ümit

  • Bir durumu değiştirme veya daha ileriye götürme yönünde etkide bulunma çabası

    Eyleme beraber girersiniz, siz sonuca ulaşmayı düşünürsünüz, onlar ulaşmadan paylaşmayı. - Attila İlhan

[dil bilgisi]

  • Fiil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eylemde bulunmak
  • eyleme geçmek
  • eylem koymak

Birleşik Kelimeler: addan türeme eylem, eylem planı, eylemden türeme eylem, eylemden türeme ad, dizi eylem, ek eylem, olumlu eylem, olumsuz eylem, yardımcı eylem, yöneylem, tezlik eylemi, yakınlık eylemi, yaklaşma eylemi

MEYİL (Kelime Kökeni: Arapça meyl)

[isim]

  • Eğiklik, eğim, akıntı

    Fazılpaşa Yokuşu'nda akşam olurken, tatlı bir meyille denize uzanan kırmızı damların üzeri kararır. - Halide Edip Adıvar

  • Eğilim

[mecaz]

  • İlgi, gönül verme

    Beni görüp yönün öte döndürme / Yine gitmez meylim sendedir sende - Pir Sultan Abdal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • meyil vermek
  • meyli olmak

Birleşik Kelimeler: meyletmek, meylettirmek

YELME

[isim]

  • Yelmek işi
  • Yırtmaçlı zırh

BİYEL (Kelime Kökeni: Fransızca bielle)

[isim]

  • Makinelerde, bir ucu pistona, öbür ucu volanı çeviren kaldıraca geçirilmiş, pistonun doğrusal hareketini krankta dairesel harekete çeviren, hareketli kol

BİLYE (Kelime Kökeni: İtalyanca biglia)

[isim]

  • Çocukların oynamak için kullandığı taş, maden, toprak, cam vb.nden yapılmış küçük yuvarlak nesne, misket, cıncık, zıpzıp
  • Motorlu taşıtlarda dönme veya sürtünme etkilerini azaltmak, aşınmayı ve enerji yitimini önlemek için göbeklerdeki yataklara yerleştirilen, çoğunlukla çelikten, küçük yuvarlak

BELDE (Kelime Kökeni: Arapça belde)

[isim]

[eskimiş]

  • İlçeden küçük, belediye ile yönetilen yer

[mecaz]

  • Mekân, yer, çevre

    Bugün toz hâlinde sallanan bu iklim, asırların uykusundan, bunca sanat beldeleri gibi bir gün sıyrılacak. - Yahya Kemal Beyatlı

BEDİİ (Kelime Kökeni: Arapça bedīʿī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen

    En zengin, en bedii sokaklarımıza pis diyoruz. - Ömer Seyfettin

[isim]

[felsefe]

  • Estetik

BEDEL (Kelime Kökeni: Arapça bedel)

[isim]

  • Değer, fiyat, kıymet
  • Bir şeyin yerini tutabilen karşılık

    Buna bedel içimde mumlar, mumlar, mumlar yanan bir karanlık var. - Aka Gündüz

  • Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse

[sıfat]

  • Eşit, denk

    Emsalini göremeyeceğiniz bir saadetle beş on dakika yaşarsınız ki bütün bir hayata bedeldir. - Refik Halit Karay

[askerlik]

  • Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para

    Efrattan bedel alınıp alınmayacağına dair merkezden emir gelmişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[halk ağzında]

  • Bir ücret karşılığında çalışan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bedel tutmak
  • bedel vermek

Birleşik Kelimeler: rayiç bedel, kira bedeli, nefaset bedeli, piyasa bedeli, satış bedeli, tayın bedeli