[isim]

[eskimiş]

• Ödünçleme

  Öteden beriden ariyet de bir şeyler buluruz. - Sait Faik Abasıyanık

[hukuk]

• Belli bir taşınır malın kullanımının geri verilmek şartıyla bedelsiz olarak bir kimseye bırakılması

[isim]

[müzik]

• Orkestrada vurmalı çalgı takımı, davul

[sıfat]

• Oluşan, meydana gelen

  Gene hep beraber, bir iki parçadan ibaret bulaşıklarını yıkamaya oturdular. - Necati Cumalı

Ata Sözleri ve Deyimler

• ibaret olmak (veya kalmak)

[isim]

• Uyma, boyun eğme

  Edep ve erkâna riayet lazım. - Refik Halit Karay

• Sayma, saygı, ağırlama, itibar etme

Ata Sözleri ve Deyimler

• riayet etmek

[isim]

• Sırt ve kol dayayacak yeri olmayan iskemle

  Ocağın yanına bir tabure çekip bileziklerini şıngırdata şıngırdata çorbayı karıştırmaya devam etti. - Elif Şafak

[isim]

• Evlerde kullanılmayan, saklanması gereken eşyaların konulduğu bölüm

• Genellikle ticaret eşyasının saklandığı yer, depo

  Ardiyeler ağız ağıza dolmuştu. - Sait Faik Abasıyanık

• Böyle bir yerde saklanılan eşya için ödenen ücret

[isim]

[eskimiş]

• Birdenbire ortaya çıkan tehlikeli durum

  Nasıl oldu da deminki badireden sağ salim kurtulabildi? - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[isim]

[din bilgisi]

• Bir dinin buyruklarını yerine getirme

  Babamla gittiğim bayram namazlarından başka ibadet bilmezdim. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

• ibadet de gizli, kabahat de
• ibadet etmek

[isim]

• Önlem

• Hazırlık

  Amma ki töre değiştirmek çok tedbir ve çok düşünce ister. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

• tedbir almak

[isim]

[halk ağzında]

• Uyarmak için söylenen söz, uyarı, ihtar

• Uyaran kimse veya şey

[isim]

[eskimiş]

• Koyu gri renk

  Esmerliği peçesinin altından dahi hissedilmekte idi, bilmem ki barudi mi demeliyim. - Attila İlhan

[sıfat]

• Bu renkte olan

[isim]

• Antalya iline bağlı ilçelerden biri

[isim]

[eskimiş]

• Çöl

  Bütün İslam diyarlarından, Afrika'nın badiyelerinde Müslümanlar hep bir Mehdi'yi beklerler. - Ömer Seyfettin

[isim]

[eskimiş]

• Estetik yönü ağır basan güzellikler

[isim]

• Çalışma, çaba, çalışma isteği

  Arkadaşlarına yardımcı olmak arzu ve gayreti onu acıklı bir duruma düşürüyordu. - Mahmut Yesari

• Koruma, esirgeme, kayırma duygusu

  Hemşehrilik gayreti.

[eskimiş]

• Kutsal sayılan şeylere yabancıların saldırmasını görmekten doğan dayanamama duygusu

Ata Sözleri ve Deyimler

• gayret dayıya düştü
• gayrete gelmek
• gayret etmek
• gayret göstermek
• gayretine dokunmak
• gayret vermek