[sıfat]

• Dizemli

[sıfat]

• Rimel sürülmüş (kirpik)

[sıfat]

• Herhangi bir nitelikte temeli olan

  Sağlam temelli bir yapı.

[mecaz]

• Geçici olmayan, sürekli, kalıcı, devamlı, daimî

  Sermet Muhtar, Akşam gazetesinin temelli imzalarından biri oldu. - Yusuf Ziya Ortaç

[zarf]

[mecaz]

• (te'melli) Sürekli olarak

[zarf]

[mecaz]

• Büsbütün, tamamen

[sıfat]

• Bileti olan

• Bilet kullanılan

[sıfat]

• Açık ve kesin olarak sınırlanmış veya kararlaştırılmış olan, muayyen

  Öteki arkadaşımız da belirli saatte nöbetinin başında olacaktı. - Erhan Bener

[isim]

• Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane

  Tuhaf! Çocukların yüzünde zerre kadar utanma belirtisi yok. - Ahmet Ümit

[tıp]

• Vücuttaki işlevsel bir bozukluğun veya hastalığın belirlenmesine yarayan işaret, araz, semptom

[zarf]

• Gelecekte, gelecek zamanda

  Beni ileride okuyacak insanlar için yazdığıma inanmışımdır. - Salâh Birsel

• Ötede

  En ileride, denize nazır olduğuna hükmettiği bir adanın önünde durdular. - Refik Halit Karay

[sıfat]

• Teberi olan

  Alayın en önünde de elleri teberli, Bektaşi babaları yer alır. - Salâh Birsel

[isim]

• Bitirmek işi

  Öğrenimini bitirmeye bir yıl kala Türkiye'deki büyük fabrika sahiplerinden çağrılar alıyormuş. - Melih Cevdet Anday

[sıfat]

[argo]

• Çok hoşa giden (kimse)

• Açıkgöz, işini bilen kimse

  Bitirim delikanlı. Bitirim kız.

• Kumar oynama, uyuşturucu alıp satma, dolandırıcılık yapma vb. işlerde deneyimli (kimse)

[isim]

• Biletmek işi

[isim]

• Bir etme, tek duruma getirme

• Tanrı'nın birliğini dile getirme, tevhit

[sıfat]

• Sonu olan, sonlu

  Bitimli bir yolda bitmeyen bir çizgiyi düşlemektir dürüstlük. - Üstün Dökmen

[isim]

• Belirmek işi

[isim]

[bitki bilimi]

• Mavikantaron