[-i]

• Etin içindeki kas kirişlerini ve kalın zarları ayıklamak

• Savaşlarda, hasmın altındaki atın art ayak kirişlerini kılıçla kesmek

  Sıçrayarak fırlarken kılıcını savurdu ve üstüne gelmekte olan Macar'ın atını sinirledi. - Nihal Atsız

[halk ağzında]

• Sindirmek, hazmetmek

[isim]

• Sirkelenmek işi

[nesnesiz]

• Hava serin bir duruma gelmek, hafifçe soğumak, serinleşmek

  Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın. - Reşat Nuri Güntekin

• Hafif soğukluk duymak

  Gülleri koklardın, kuşları dinlerdin / Rüzgâr esmezse terasta serinlerdin - Halit Fahri Ozansoy

[mecaz]

• Biraz avunarak ferahlamak

  Canım şurada bir tek atalım, serinleriz, konuşuruz, dediler. - Refik Halit Karay

[-i]

• Dirgenle yaymak

[nesnesiz]

• Direnme işi yapılmak

[isim]

• Dirseklemek işi

[sıfat]

• Delice

  Komşunun delimsirek kahkahası gecenin dibinde asılmış kalmıştı. - Attila İlhan

[-e]

[-i]

• Birinde esin uyandırmak, ilham etmek

[nesnesiz]

• Ergenleşmek

[isim]

• Kireçlenmek işi

[anatomi]

• Organik dokuların içinde kireç birikmesi durumu

[isim]

• Çirkinsemek işi

[isim]

• Kederlenme işi

[isim]

• Kesinleşmek işi

[isim]

• Sirkeleşmek işi

[-i]

• Sezer gibi olmak, sezmek

  Arkadaşlarından ayrıldığını, tam ters yola düştüğünü sezinlemedi bile. - Abbas Sayar