DİPLOMATÇA Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DİPLOMATÇA harflerini içeren 5 harfli 41 kelime bulunuyor. 5 harfli DİPLOMATÇA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇOLPA13, ÇAPMA13, TOPAÇ13, ÇAPLA12, ÇALAP12, DOLAP12, PAÇAL12, LİPOM11, POMAT11, DATÇA10, PLATO10, POLAT10, PİLOT10, PALTO10, TOPLA10, TOPAL10, TAPMA10, APTAL9, ALMAÇ9, ÇAMAT9, ÇALMA9, ÇATMA9, DOLMA9, DOLAM9, İPTAL9, PLATİ9, PATAL9, TALİP9, ÇATAL8, DAİMA8, DAMLA8, DAMAT8, DAMAL8, DALMA8, İMDAT8, AİDAT7, OTAMA7, TADİL7, MİLAT6, MATLA6, TALİM6

MİLAT (Kelime Kökeni: Arapça mīlād)

[isim]

  • Hz. İsa'nın doğduğu gün

[mecaz]

  • Herhangi bir olayın başlangıcı

    Bütün uzay araştırmacıları için yepyeni bir milattı bugün. - Murathan Mungan

Birleşik Kelimeler: milattan önce, milattan sonra, badelmilat, kablelmilat

MATLA (Kelime Kökeni: Arapça maṭlaʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Gök cisimlerinin doğması
  • Gök cisimlerinin doğduğu yer

[edebiyat]

  • Divan edebiyatında kaside veya gazelin ilk beyti

TALİM (Kelime Kökeni: Arapça taʿlīm)

[isim]

  • Öğretim
  • Alıştırma

    Sudan çıktıktan sonra tabanca ile nişan talimi yapardık. - Yahya Kemal Beyatlı

[askerlik]

  • Uygulamalı olarak yapılan askerlik eğitimi

    Eğil dağlar, eğil üstünden aşam / Yeni talim çıkmış varam alışam - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • talim etmek
  • talim etmek

Birleşik Kelimeler: talimhane, talimname

AİDAT (Kelime Kökeni: Arapça ʿaʾidāt)

[isim]

  • Dernek, kuruluş, kulüp üyelerinin belli sürelerde, belli miktarlarda ödedikleri para, ödenti

    Hele şundan bundan aidat, iane ve yardım toplayıp veya böyle bir yardıma müminleri cebredip vakıf kurmak diye bir şey düşünülemez. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Bir hizmet karşılığı sürekli ve düzenli ödenen para

    Sabahları ekmek dağıtmaya çıkan, ayda bir de aidat toplayan Meryem dışında kimse çalmazdı kapısını. - Elif Şafak

  • Kesenek

Birleşik Kelimeler: üye aidatı, üyelik aidatı

OTAMA

[isim]

  • Otamak işi, tedavi

TADİL (Kelime Kökeni: Arapça taʿdīl)

[isim]

[eskimiş]

  • Değişiklik

    Teklif olunan antlaşma tadilleri pek sudan şeylerdi. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tadil etmek

Birleşik Kelimeler: tadil teklifi

ÇATAL

[isim]

  • İki veya daha çok kola ayrılan değnek
  • Yol, ağaç gibi kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri
  • Dallı olan şeylerin her kolu
  • Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç

    Çatalı elinden düştü, ağzı açık kaldı. - Peyami Safa

  • Dirgen
  • Bir tür olta iğnesi

[sıfat]

  • Ucu kollara ayrılmış

    Çatal yol.

[sıfat]

  • İki taraflı

    Evlerinin önü çatal pınarlar / İçerler suyunu beni anarlar - Halk türküsü

[sıfat]

  • İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir

    Çatal söz.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çatal görmek
  • çatal matal kaç çatal

Birleşik Kelimeler: çatal ağız, çatal aşı, çatal ayak, çatal bel, çatal bıçak takımı, çatal çivi, çatal don, çatal flama, çatal iğne, çatal kaldıraç, çatalkara, çatal kargı, çatal kazık, çatal kundak, çatalkuyruk, çatal sakal, çatal ses, çatal yürek, çatal zıpkın, üççatal

DAİMA (Kelime Kökeni: Arapça dāʾimā)

[zarf]

  • Her vakit, sürekli olarak

    Onu daima öper ve sefere çıkacakları zaman en sonra ona veda ederlerdi. - Necip Fazıl Kısakürek

DAMLA

[isim]

  • Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı, katre

    Elime bir damla yağmur düştü. - Halide Edip Adıvar

  • Damlalıkla kullanılan ilaç

    Burun damlası. Göz damlası.

[halk ağzında]

  • Kalbe inen inme, felç

    Damladan ölmüş.

[mecaz]

  • Çok az miktar

    Keyfin damlası karıştığı zaman, hak hak olmaktan, adalet adalet olmaktan çıkar. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]

  • Damla biçiminde olan (ziynet)

    Damla elmas.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • damla inmek
  • damlaya uğramak

Birleşik Kelimeler: damla damla, damla hastalığı, damla sakızı, damla taş, damla taşı, bir damla, kandamlası

DAMAT (Kelime Kökeni: Farsça dāmād)

[isim]

  • Evlenmekte olan bir erkeğe, evlenme töreni sırasında verilen ad, güveyi
  • Bir kızın ailesinden olan büyüklere göre kızın kocası, güveyi

    Babası da beni damat adayı olarak görüyordu. - Mahmut Yesari

[eskimiş]

  • Padişah soyundan kız almış olan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

  • damat girmek

DAMAL

[isim]

  • Ardahan iline bağlı ilçelerden biri

DALMA

[isim]

  • Dalmak işi

    Silifke'de dalmaya başladılar ama bir gün, iki gün, on gün, denizde ilaç için olsun tek bir sünger bulamadılar. - Halikarnas Balıkçısı

[spor]

  • Güreşçinin ayaktayken birden eğilerek rakibinin bacaklarını kapması

Birleşik Kelimeler: çift dalma

İMDAT (Kelime Kökeni: Arapça imdād)

[isim]

  • Tehlikede olana yapılan yardım

    Gelen imdat kuvvetinden vaktiyle haber alamıyor, mağlup oluyoruz. - Orhan Seyfi Orhon

[ünlem]

  • `Yetişin, kurtarın` anlamlarında bir seslenme sözü

    Ağlıyorsun, imdat, imdat! diyorsun. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • imdada (veya imdadına) koşmak (veya yetişmek veya erişmek)
  • imdat etmek
  • imdat ummak

Birleşik Kelimeler: imdat çekici, imdat freni, imdat kolu, sıhhi imdat

APTAL (Kelime Kökeni: Arapça abdāl)

[sıfat]

  • Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu, alık, ahmak, alık salık

    Aptal bir gülüşle yüzüne bakıyorum. - Yusuf Ziya Ortaç

[ünlem]

[teklifsiz konuşmada]

  • Küçümseme ve azarlama bildiren bir seslenme sözü

    Aptal! Senin yerini açıkça söyledim ben. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aptal olmak
  • aptal yerine koymak

Birleşik Kelimeler: aptal aptal

ALMAÇ

[isim]

[fizik]

  • Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren cihaz, alıcı, reseptör