DİNGİLDETMEK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

DİNGİLDETMEK harflerini içeren 8 harfli 22 kelime bulunuyor. 8 harfli DİNGİLDETMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GEDİLMEK15, GİDİLMEK15, DENGELİK14, DİDİNMEK13, DİDİLMEK13, GELİNMEK13, DİNLETME11, DİNLEMEK11, DİNELMEK11, DİKLENME11, DİLENMEK11, DİLİNMEK11, DİTİLMEK11, DELİNMEK11, DİKELTME11, DENİLMEK11, EDİNİLME11, İTLENMEK9, İKİLENME9, İKİLETME9, İNLETMEK9, TEMKİNLİ9

İTLENMEK

[nesnesiz]

[hakaret yollu]

  • Terbiyesizce davranmak

İKİLENME

[isim]

  • İkilenmek işi

İKİLETME

[isim]

  • İkiletmek işi

İNLETMEK

[-i]

  • İnlemesine yol açmak

[mecaz]

  • Çok eziyet vermek, eziyet çektirmek

TEMKİNLİ

[sıfat]

  • Davranışlarında ölçülü olan

    Temkinli, ağır hareketler hoş görülüyor, daha tesir yapıyordu. - Refik Halit Karay

DİNLETME

[isim]

  • Dinletmek işi

DİNLEMEK

[-i]

  • İşitmek için kulak vermek

    Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak

    Beni dinlersen bu işten vazgeç.

  • Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek

    Doktor kalkar. Kulağını bu gösterilen yere dayar. Dinler. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Uymak, baş eğmek, itaat etmek

    Şaşkınım, çenem, dudaklarım, dilim sanki artık beni dinlemiyorlar. - Ahmet Ümit

DİNELMEK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Ayakta durmak
  • Ayağa kalkmak, dik durmak

    Önce ayaklarıyla, kollarıyla bir diz çöküp bir dinelerek ölçü aldılar. - Lâtife Tekin

[-e]

[mecaz]

  • Karşı koymak, kafa tutmak

DİKLENME

[isim]

  • Diklenmek işi

    Ama karısının diklenmesi yüreğine oturdu. - Lâtife Tekin

DİLENMEK

[nesnesiz]

  • Sadaka istemek

    Cami kapısında avuç açar dilenirim de onun evine gitmem. - Memduh Şevket Esendal

[-den]

[mecaz]

  • Kendisini acındırarak bir kimseden bir şey istemek

    Karşılığı beklenen sevgiye sevgi denmez / Sevdalılar yalvarır fakat bir şey dilenmez - Faruk Nafiz Çamlıbel

Birleşik Kelimeler: dilenemez dilenci

DİLİNMEK

[nesnesiz]

  • Dilme işi yapılmak

DİTİLMEK

[nesnesiz]

  • Ditme işi yapılmak

DELİNMEK

[nesnesiz]

  • Delme işi yapılmak

    Kızın kulağı delindi.

  • Bir şeyde delik oluşmak

    Biz burada hepimiz karaciğerimiz delinerek ölmeye mahkûmuz. - Nazım Hikmet

[mecaz]

  • Çiğnenmek, uyulmamak, aykırı davranılmak

    Yöneticinin koyduğu yasaklar delindi.

DİKELTME

[isim]

  • Dikeltmek işi

DENİLMEK

[nesnesiz]

  • Ad verilmek

    Hıyarlar, o marul denilen yağlı yapraklar da ateş pahasınaydı. - Sait Faik Abasıyanık

  • Söylenmek, sözü edilmek

    Dilenci denileni yaptıktan sonra kalan şerbeti zavallı fırın işçisine zorla içirdiler. - İhsan Oktay Anar

  • Sayılmak, kabul edilmek

    Öldüğünde genç denilecek yaştaydı. Daha çok besteler yapabilir, öğrenciler yetiştirebilirdi. - Cahit Külebi