DİKTİRTMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DİKTİRTMEK harflerini içeren 5 harfli 28 kelime bulunuyor. 5 harfli DİKTİRTMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DİTME8, DEMİR8, DİKME8, DİKİM8, DİRİM8, DİKTE7, DİKİT7, DİREK7, DERİK7, KİRDE7, KREDİ7, İRKME6, İRMİK6, İTMEK6, KERİM6, KEMİK6, MEKİK6, RİTİM6, TERİM6, İRİTE5, KERKİ5, KERTİ5, TİRİT5, TETİR5, TETİK5, TERKİ5, TEKİT5, TEKİR5

İRİTE (Kelime Kökeni: Fransızca irrité)

[isim]

  • `Sinirlendirmek, rahatsız etmek` ve tıp alanında `tahriş etmek, kaşındırmak` anlamında irite etmek birleşik fiilinde kullanılan bir söz

KERKİ

[isim]

[halk ağzında]

  • Keser

KERTİ

[isim]

  • Kerte

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Bayat (ekmek, et)

TİRİT (Kelime Kökeni: Farsça terīd)

[isim]

  • Et suyuna kızartılmış veya bayat ekmek konularak yapılan yemek
  • Yemeğin suyu

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Yaşlı ve zayıf (kimse)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tiridi çıkmak
  • tiridine banmak
  • tirit gibi

TETİR

[isim]

[halk ağzında]

  • Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı
  • Yeşil ceviz kabuğu, nar vb. bitkilerin bıraktığı kalıcı boya lekesi

TETİK

[isim]

  • Ateşli silahlarda ateşlemeyi sağlamak için çekilen küçük parça

    Bir çay bardağını dökmeden içebilmek, tetiği eli titremeden çekebilmek kadar bir itiyat meselesidir. - Mehmet Kaplan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tetiğe basmak (veya dokunmak)
  • tetiği çekmek

[sıfat]

  • Çabuk davranan, çevik, dikkatli, uyanık
  • Dikkat ve özen gerektiren, nazik

    Tetik iş.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tetiğini bozmamak
  • tetik bulunmak
  • tetik davranmak
  • tetik durmak
  • tetikte (veya tetik) olmak (veya beklemek veya bulunmak veya durmak)
  • tetik üstünde beklemek

Birleşik Kelimeler: atik tetik, kulağı tetikte

TERKİ

[isim]

  • Eyerin arka bölümü

    Avluda terkiden yere atladığında öfkeden kudurmuştu. - Yaşar Kemal

  • Binek hayvanının sağrısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • terkisine almak

TEKİT (Kelime Kökeni: Arapça teʾkīd)

[isim]

[eskimiş]

  • Kuvvetleştirme, sağlamlaştırma

    Bu sözü, bir alay uydurma vakalarla, kazalarla tekide çalışıyordum. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Üsteleme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tekit etmek

TEKİR

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Barbunyaya (I) benzeyen bir balık (Mugil surmulletus)

[sıfat]

  • Postu siyah çubuklarla ve beneklerle süslü, kül renginde veya boz olan (kedi)

    Annem tekir kedinin bir yavrusunu bana ayırmıştı. - Aka Gündüz

İRKME

[isim]

  • İrkmek işi

İRMİK

[isim]

  • Sert buğdaydan elde edilen, taneleri iri, glütence zengin un

Birleşik Kelimeler: irmik helvası, Hint irmiği

İTMEK

[-i]

  • Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek

    Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. - Halide Edip Adıvar

  • Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak

    Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi. - Halide Edip Adıvar

  • Bulunduğu yerden aşağı düşürmek

    Suya itmek. Havuza itmek.

  • Sürüklemek, sevk etmek

    Bu oğlanı amcama itmek doğru değil, bir ara gönlünü almalı. - Ahmet Ümit

[fizik]

  • Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisinden uzaklaşmaya zorlamak, çekmek karşıtı

    Aynı cins elektrikli iki cisim birbirini iter.

KERİM (Kelime Kökeni: Arapça kerīm)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Soylu
  • Eli açık, cömert

[din bilgisi]

  • Allah'ın adlarından biri

KEMİK

[isim]

[anatomi]

  • İnsanın ve omurgalı hayvanların çatısını oluşturan türlü biçimdeki sert organların genel adı

    Kemikten bir tahta gibi gıcırdayarak Nihat yerinden kalktı. - Peyami Safa

[sıfat]

  • Bu sert organdan yapılmış

    Kemik tarak.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kemiğine (veya kemiklerine) kadar
  • kemiğini kurutmak
  • kemik atmak
  • kemik gibi
  • kemiklerini kırmak
  • kemikleri sayılmak
  • kemikleri sızlamak

Birleşik Kelimeler: kemik bilimi, kemik doku, kemik erimesi, kemik rengi, kemik veremi, kemik yalayıcı, kemik zarı, kuru kemik, tırnaksı kemik, aşık kemiği, atlas kemiği, baldır kemiği, belkemiği, bel kemiği, çekiç kemiği, dirsek kemiği, diz kapağı kemiği, elmacık kemiği, göğüs kemiği, gözyaşı kemiği, incik kemiği, kalbur kemiği, kalça kemiği, kamış kemiği, karaca kemiği, kaval kemiği, kol kemiği, köprücük kemiği, kuyruk kemiği, kuyruk sokumu kemiği, kürek kemiği, lades kemiği, mercimek kemiği, oynak kemiği, ön kol kemiği, örs kemiği, pazı kemiği, saban kemiği, sağrı kemiği, tarak kemiği, tırnak kemiği, topuk kemiği, uyluk kemiği, üzengi kemiği, yılankemiği

MEKİK (Kelime Kökeni: Farsça mekūk)

[isim]

  • El veya otomatik dokuma tezgâhlarında atkı veya argaç denilen ve enine olan iplikleri, uzunlamasına olan arışların arasından geçirmeye yarayan masuralı araç
  • Oya yapmakta kullanılan, kemik, ağaç veya plastikten, iki ucu sivri, arasından iplik geçecek bir yarığı bulunan küçük araç

[spor]

  • Genellikle karın kaslarının güçlendirilmesi için yapılan beden hareketi

[gök bilimi]

  • Uzay gemisi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mekik atmak
  • mekik dokumak
  • mekik gibi

Birleşik Kelimeler: mekik diplomasisi, mekik oyası