DİFENBAHYA Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DİFENBAHYA harflerini içeren 5 harfli 32 kelime bulunuyor. 5 harfli DİFENBAHYA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HAYFA17, FİDYE15, FAYDA15, NAHİF15, NEFHA15, DEFİN13, FİDAN13, FANYA13, FEDAİ13, HAYBE13, HAYDA13, HAYDİ13, İFADE13, NEFİY13, BADYA11, BAHAİ11, HANAY11, HANDE11, HANYA11, NEHİY11, NAFİA11, YAHNİ11, ABİYE9, ABİDE9, ABADİ9, BEYİN9, BEYAN9, BAYAN9, YABAN9, ANİDE7, ABANİ7, ENAYİ7

ANİDE

[zarf]

[eskimiş]

  • Ansızın

ABANİ

[isim]

  • Genellikle sarık, bohça, kundak ve yorgan yüzü yapımında kullanılan, zemini beyaz, üzerinde safran renginde nakışlar bulunan ipek kumaş

    Bursa abanisi.

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılmış

    Yalnız sarı cübbeli, abani sarıklı, peykede bağdaş kurmuş bir cüce vardı ki onu tanımadı. - Halide Edip Adıvar

ENAYİ

[sıfat]

[argo]

  • Fazla bön, avanak, et kafalı, budala

    İyice buldum kafayı, sen daha bulmadıysan enayisin. - Attila İlhan

Birleşik Kelimeler: enayi dümbeleği

ABİYE (Kelime Kökeni: Fransızca habillé)

[isim]

  • Gece kıyafeti

ABİDE (Kelime Kökeni: Arapça ābide)

[isim]

[mimarlık]

  • Anıt

    Bu hatlar, bu çiniler, bu nakışlar olmasa bu abideler de olmazdı. - Orhan Seyfi Orhon

ABADİ (Kelime Kökeni: Farsça ābādī)

[isim]

[eskimiş]

  • Açık saman renginde, ipekten yapılan, yarı mat, kalınca bir yazı kâğıdı türü

BEYİN

[isim]

[anatomi]

  • Kafatasının içinde beyin zarları ile örtülü, iki yarım küre biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, ensefal, dimağ
  • Muhakeme, usa vurma

[mecaz]

  • Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse

[mecaz]

  • Akıl, anlayış

[mecaz]

  • Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse

    Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli beyinlerden biridir. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beyin yıkamak
  • beyni atmak
  • beyni bulanmak
  • beyni karıncalanmak
  • beyni kaynamak
  • beyninden vurulmuşa dönmek
  • beyninde şimşekler çakmak
  • beynine girmek
  • beynine vurmak
  • beynini dağıtmak
  • beynini kemirmek
  • beyni sıçramak
  • beyni sulanmak

Birleşik Kelimeler: beyin cerrahı, beyin cerrahisi, beyin çizgesi, beyin fırtınası, beyin göçü, beyin gücü, beyin jimnastiği, beyin kabuğu, beyin kanaması, beyin karıncıkları, beyin omurilik sıvısı, beyinorağı, beyin takımı, beyin üçgeni, beyin yangısı, beyin zarı, elektronik beyin, kargabeyni

BEYAN (Kelime Kökeni: Arapça beyān)

[isim]

  • Bildirme

[edebiyat]

  • Bir eserde, düşüncelerin, duyguların, hayallerin doğuş ve değerlerini, bunların anlatımında tutulacak yolları konu edinen bir edebiyat bilgisi dalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • beyan etmek

Birleşik Kelimeler: beyan değeri, beyanname, ayan beyan, irade beyanı, mal beyanı

BAYAN

[isim]

  • Kadınların ad veya soyadlarının önüne getirilen saygı sözü

    Bayan İnci.

  • Kadın

    Bir bayan geldi.

  • Eş, karı

    Süleyman Bolluk da bayanın sımsıkı koluna girmişti. - Halide Edip Adıvar

[ünlem]

  • Kadınlara bir seslenme sözü

    Bayan! Kimi aradınız?

Birleşik Kelimeler: başbayan

YABAN (Kelime Kökeni: Farsça yābān)

[isim]

  • İnsan yaşamayan ıssız yer
  • Vahşi olan, evcil olmayan canlı

    Yaban keçisi. Yaban kedisi.

  • Kendi kendine yetişen bitki

    Yaban sarımsağı.

  • Aile ocağından uzak olan yer

    Az değildir varmadan senin gibi yurduna / Post verenler yabanın hayduduna, kurduna - Faruk Nafiz Çamlıbel

[sıfat]

  • Issız

    Yalnız, yaban ormanda yaşayan yerliler bu zehrin ilacını bilirler. - Falih Rıfkı Atay

[halk ağzında]

  • Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse

    Yerliler bize yaban derler ve aramıza katılmazlardı. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yabana atmak
  • yabana gitmek
  • yabana söylemek

Birleşik Kelimeler: yaban arısı, yaban armudu, yaban asması, yaban baklası, yaban çileği, yaban defnesi, yaban domuzu, yaban enginarı, yaban eriği, yaban eşeği, yaban fesleğeni, yaban gülü, yaban havucu, yaban inciri, yaban kazı, yaban keçisi, yaban kedisi, yaban keteni, yaban koyunu, yaban maydanozu, yaban mersini, yaban nanesi, yaban ördeği, yaban pancarı, yaban pazısı, yaban sümbülü, yaban tavşanı, yaban teresi, yaban turpu, yaban yasemini, yazı yaban

BADYA (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Ağzı geniş, yayvan, büyükçe su kabı

BAHAİ (Kelime Kökeni: Farsça bahā + Arapça -ī)

[isim]

  • Bahailik yanlısı kimse

HANAY

[isim]

[halk ağzında]

  • İki ve daha çok katlı ev
  • Sofa, hol
  • Avlu

HANDE (Kelime Kökeni: Farsça ḫande)

[isim]

[eskimiş]

  • Gülme, gülüş

HANYA (Kelime Kökeni: (Girit Adası'nda bir şehir))

[isim]

  • `Bir işin gerçek yönünü anlayarak aklı başına gelmek, akıllanmak` anlamındaki Hanya'yı Konya'yı anlamak (veya bilmek, görmek) deyiminde geçen bir söz

    Âdeta sanatı icabı az çok bön, Hanya'yı Konya'yı bilmez, kaldırılmaya elverişli karakterde bir rol almış. - Haldun Taner

    Tekrar ediyorum, sende eşeleyici bir zekâ var. Er veya geç Hanya'yı Konya'yı anlayacaksın. - Orhan Kemal