[sıfat]

[eskimiş]

• Herkesçe kabul edilebilecek bir temele bağlanamayıp yalnız bir kişinin kendi kanısına dayanan

  Bizden evvelki zamanların tarihleri hep değilse de ekseriyetle indi vesikalara istinat etmiştir. - Aka Gündüz

[isim]

[hayvan bilimi]

• Kedigillerden, memeli, köpek dişleri iyi gelişmiş, çevik ve kuvvetli, evcil, küçük hayvan, pisik (Felis domesticus)

  Evcil kedi. Ankara kedisi. Van kedisi.

Ata Sözleri ve Deyimler

• kedi ciğere bakar gibi bakmak (veya süzmek veya seyretmek)
• kedi gibi
• kedi gibi dört ayak üzerine düşmek
• kedi ile harara (veya çuvala) girmek
• kedi ile köpek gibi
• kedi ne, budu ne?
• kedinin boynuna ciğer asılmaz
• kedinin gideceği samanlığa kadar
• kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler
• kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı
• kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar
• kedi olalı bir fare tuttu
• kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir
• kediye peynir (veya ciğer) ısmarlamak
• kedi yetişemediği (veya uzanamadığı) ciğere pis (veya murdar) dermiş
• kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır

[zarf]

[eskimiş]

• Buna göre, şu hâlde, artık

  İmdi biz umutsuz da olsak, tarih yapacağını yapar dersek bunun sonu tembelliğe varır. - Melih Cevdet Anday

• Şimdi

  Ona en büyük sırrını faş etmek, ona imdi yukarıda, kocasının yanı başında yemek yiyen Güzide'yi göstermek istemişti. - Nazım Hikmet

[sıfat]

• Orta

[isim]

[halk ağzında]

• Ördek

Ata Sözleri ve Deyimler

• badi badi yürümek (veya gitmek veya koşmak)

[isim]

• Bankaya para yatıran kimse

[eskimiş]

• Emanet bırakan kimse

[isim]

• Altıdan sonra gelen sayının adı

• Bu sayıyı gösteren 7 ve VII rakamlarının adı

[sıfat]

• Altıdan bir artık

  Yedi kalem.

Ata Sözleri ve Deyimler

• yedi iklim dört bucak
• yedi kat yerin dibine geçmek
• yedi kubbeli hamam kurmak

[sıfat]

[eskimiş]

• Antlaşmaya göre olan, antlaşma gereği olan

[ünlem]

• Azarlama sözü

  Seni gidi seni!

[sıfat]

[halk ağzında]

• Ahlaksız, pezevenk

[ünlem]

• Haydi

Ata Sözleri ve Deyimler

• hadi canım sen de
• hadi oradan

[isim]

• İki dağ arasındaki çukurca arazi veya geçit, koyak

  Vadinin hemen kıyı başında idi ve çevresinde beş karaltı vardı. - Tarık Buğra

[eskimiş]

[mecaz]

• Çalışma alanı, tutulan yol, benimsenen tarz

  Münakaşa kızışınca lakırtıyı hemen meslek bakımından çok zararlı bir vadiye yani şahsiyata sürüklediklerini hatırlarız. - Burhan Felek

Ata Sözleri ve Deyimler

• vadiye dökülmek