DEĞİŞKEN Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

DEĞİŞKEN harflerini içeren 4 harfli 23 kelime bulunuyor. 4 harfli DEĞİŞKEN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Değişken ile başlayan 4 harfli kelimeler. İçinde Değişken olan 4 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

EĞİŞ14, İĞDE13, EĞİN11, EĞİK11, İĞNE11, EŞEK7, EŞİK7, EKŞİ7, NEŞE7, ŞİKE7, ŞENİ7, DİNK6, DİNE6, DENK6, DENİ6, EDİK6, KEDİ6, ENİK4, EKİN4, ENEK4, İNEK4, İKEN4, KENE4

ENİK

[isim]

  • Kedi, köpek vb. çok memeli hayvanların yavrusu

    Köyün mezbelesinde, köpek enikleriyle insan yavruları birbirine karışmış, oynaşıyorlar. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[argo]

  • Çocuk

    Evliyim ya, üç de enik var arkamda. - Necati Cumalı

EKİN

[isim]

  • Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığı durum

    Yağmur, vaktinde ve yeterince yağmalı; ekinlere kına, pancarlara kurt düşmemeli. - Tarık Buğra

  • Kültür, hars

Birleşik Kelimeler: ekin biti, ekin iti, ekin kargası

ENEK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Enenmiş, burulmuş, erkekliği giderilmiş

İNEK

[isim]

  • Dişi sığır

[argo]

  • Çok çalışan öğrenci

[kaba konuşmada]

  • İbne

[sıfat]

[mecaz]

  • Aptal, bön

Birleşik Kelimeler: inekhane, inek yağı, sağmal inek, denizineği, Macar ineği, süt ineği

KENE

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kene gibi yapışmak

Birleşik Kelimeler: kene ağacı, kene göz, kene otu

DİNK

[isim]

[halk ağzında]

  • Pirinci kabuğundan ayırmak veya bulgur dövmek için kullanılan dibek
  • Şayak, aba vb.ni dövmek için kullanılan araç

DİNE

[isim]

[halk ağzında]

  • Konaklama yeri

    İsmini duyduklarımızın, bildiklerimizin kimi çayımdan, kimi dinemden geçti. - Falih Rıfkı Atay

DENK

[isim]

  • Yük hayvanlarının sağ ve soluna konulan iki yük parçasından her biri

    Yükün bir dengi fasulye, bir dengi nohut.

  • Yatak, yorgan, kumaş vb. eşyanın sarılıp bağlanmış biçimi, balya

    Denklerin üstünde zayıf bir delikanlı hazin bir ayrılık türküsü çağırıyor. - Yusuf Ziya Ortaç

[fizik]

  • Destekleri paralel, yönleri aynı, şiddetleri eşit bulunan güçler

Ata Sözleri ve Deyimler

  • denk yapmak

[sıfat]

  • Ağırlık bakımından eşit olan

[isim]

[eskimiş]

  • 0,80175 gram olan ağırlık ölçü birimi

[mecaz]

  • Uygun, nitelik yönünden eşit

    Çok aradım bulamadım dengimi / Elvan çiçeklerden aldım rengimi - Halk türküsü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dengi dengine
  • dengine getirmek
  • dengiyle karşılamak
  • denk düşmek
  • denk gelmek
  • denk getirmek

Birleşik Kelimeler: denk küme, kafa dengi

DENİ (Kelime Kökeni: Arapça denī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Alçak, kötü, kişiliksiz (kimse)

EDİK

[isim]

[halk ağzında]

  • Yumuşak ve renkli sahtiyandan yapılmış yarım konçlu lapçın
  • Kısa çizme

KEDİ

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kedigillerden, memeli, köpek dişleri iyi gelişmiş, çevik ve kuvvetli, evcil, küçük hayvan, pisik (Felis domesticus)

    Evcil kedi. Ankara kedisi. Van kedisi.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kedi ciğere bakar gibi bakmak (veya süzmek veya seyretmek)
  • kedi gibi
  • kedi gibi dört ayak üzerine düşmek
  • kedi ile harara (veya çuvala) girmek
  • kedi ile köpek gibi
  • kedi ne, budu ne?
  • kedinin boynuna ciğer asılmaz
  • kedinin gideceği samanlığa kadar
  • kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler
  • kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı
  • kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar
  • kedi olalı bir fare tuttu
  • kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir
  • kediye peynir (veya ciğer) ısmarlamak
  • kedi yetişemediği (veya uzanamadığı) ciğere pis (veya murdar) dermiş
  • kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır

Birleşik Kelimeler: kediayağı, kedi balı, kedi balığı, kedibastı, kedidili, kedigözü, kedi nanesi, kedi otu, kediyaladı, Ankara kedisi, bozkır kedisi, denizkedisi, külkedisi, Siyam kedisi, Van kedisi, yaban kedisi

EŞEK

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Atgillerden, uzun kulaklı binek ve hizmet hayvanı, merkep, karakaçan, uzun kulaklı (Equus asinus)

    Arkadaşını böyle dar vakit eşeğin üstünde görünce koştu. - Fakir Baykurt

[halk ağzında]

  • Odun kesme, duvar örme, sıva yapma vb. işlerde kullanılan üç veya dört ayaklı sehpa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eşeğe altın semer vursalar yine eşektir
  • eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış
  • eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek
  • eşeği dama çıkaran yine kendi indirir
  • eşeği düğüne çağırmışlar, "ya su lazımdır ya odun" demiş
  • eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek (veya koymak)
  • eşeğini sağlam kazığa bağlamak
  • eşeğin kuyruğu gibi
  • eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa
  • eşeğin ölümü köpeğe ziyafettir (veya düğündür)
  • eşeği sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin
  • eşeği yoldan çıkaran sıpanın oynaması
  • eşek at olmaz, ciğer et olmaz
  • eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez
  • eşek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz
  • eşek derisi gibi
  • eşek eşeği ödünç kaşır
  • eşek gibi
  • eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır)
  • eşek kadar
  • eşek kocamakla tavla başı olmaz
  • eşek kulağı kesilmekle küheylan olmaz
  • eşek kuyruğu gibi ne uzar ne kısalır
  • eşek sudan gelinceye kadar dövmek
  • eşekten düşmüşe (veya düşmüş karpuza) dönmek

Birleşik Kelimeler: eşek arısı, eşekbaşı, eşek cenneti, eşek davası, eşek dikeni, eşek hıyarı, eşek inadı, eşek kafalı, eşekkulağı, eşek marulu, eşek maydanozu, eşekoğlueşek, eşek otu, eşek sıpası, eşeksırtı, eşek şakası, şeddeli eşek, uzuneşek, marsıvan eşeği, ocakeşeği, yaban eşeği, yereşeği

EŞİK

[isim]

  • Kapı boşluğunun alt yanında bulunan alçak basamak

    Sofaya açılan kapının eşiğine gelmişti. - Tarık Buğra

  • Kapı ağzında basamağın konulabileceği yer

    Adımlarını eşikten atarken saraydan ne vakit ve ne duygularla çıkacaklarını kendileri de bilmiyorlardı. - Ruşen Eşref Ünaydın

[mecaz]

  • Başlangıç yeri, başlangıç noktası, yakını

    Dünya yeni bir ekonomik bunalımın eşiğinde.

[coğrafya]

  • Karalar üzerinde veya deniz diplerinde birbirine komşu iki çukurluğu ayıran tümsek biçiminde, üzeri çoğu kez düz kabartılar

[müzik]

  • Telli çalgılarda üzerine tellerin bindiği köprü

[ruh bilimi]

  • Bir tepkinin başlamasında, ortaya çıkmasında etkili olan ruhsal, fizyolojik nokta

Ata Sözleri ve Deyimler

  • eşiğine yüz sürmek
  • eşiğini aşındırmak
  • eşik (veya eşiğini) atlamak

Birleşik Kelimeler: duyum eşiği

EKŞİ

[sıfat]

  • Sirke veya limon tadında olan

[isim]

  • Bu tadı veren şey

    Bu yemeğin ekşisi fazla kaçmış.

[mecaz]

  • Uygunsuz, yakışıksız

    Bu ekşi sözler, bu dik bakışlar, tabii hiç hoşlarına gitmedi. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ekşi yemedim ki karnım ağrısın

Birleşik Kelimeler: ekşi elma, ekşi kiraz, ekşikulak, ekşi maya, ekşi surat, ekşi yonca, ekşi yüz

NEŞE (Kelime Kökeni: Arapça neşʾe)

[isim]

  • Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç, şetaret

    Zaferin bütün neşesi bu ihtiyarda idi. - Falih Rıfkı Atay

  • Hafif sarhoşluk, çakırkeyif olma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • neşesi kaçmak
  • neşesini bulmak