DERNEKÇİ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DERNEKÇİ harflerini içeren 5 harfli 29 kelime bulunuyor. 5 harfli DERNEKÇİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dernekçi ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Dernekçi olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ÇEDİK10, DİKEÇ10, DİKÇE10, EDİNÇ10, ÇENEK8, ÇEKER8, ERİNÇ8, ERKEÇ8, İÇREK8, KİREÇ8, DENEK7, DİKEN7, DİREN7, DİREK7, DİNEK7, DERİN7, DERİK7, ERDEK7, ERDEN7, ENDER7, KİRDE7, KREDİ7, KERDE7, KENDİ7, KEDER7, RENDE7, ERKEN5, ERKİN5, NEKRE5

ERKEN

[zarf]

  • Vaktinden önce, alışılan zamandan önce, er, geç karşıtı

    Sakın geç kalma, erken gel. - Ahmet Rasim

  • Sabahın ilk saatlerinde

    Ertesi gün iki kardeş erken çıkmışlardı yola. - Ayşe Kulin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • erken kalkan yol alır, er evlenen döl alır
  • erken kalktım işime, şeker kattım aşıma

Birleşik Kelimeler: erken bahar, erken boşalma, erken bunama, erkendoğan, erken tanı, erken uyarı

ERKİN

[sıfat]

  • Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest

NEKRE (Kelime Kökeni: Arapça nekre)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen, güldürücü hikâye anlatan (kimse), nükteci

    Nekre ve zarif, iyi bir hatipti. - Falih Rıfkı Atay

DENEK

[isim]

  • Üzerinde deney yapılan canlı veya şey

    Yeni denek adaylarıyla uğraşmak onun göreviydi. - Osman Aysu

Birleşik Kelimeler: denek taşı

DİKEN

[isim]

  • Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu vb. bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri

    Gül dikeni. Kirpinin dikenleri.

  • Bu çıkıntıları çok olan bitki

Ata Sözleri ve Deyimler

  • diken battığı yerden çıkar
  • diken üstünde oturmak (veya olmak)

Birleşik Kelimeler: dikence, diken diken, diken dutu, akdiken, çakırdiken, sarıdiken, çalı dikeni, demir dikeni, deve dikeni, domuz dikeni, eşek dikeni, geyik dikeni, kar dikeni, meryemana dikeni, öz dikeni, peygamber dikeni, sakız dikeni, teke dikeni

DİREN

[isim]

  • Dirgen

DİREK

[isim]

  • Ağaçtan veya demirden yapılan uzun ve kalın destek

    Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır. - Salâh Birsel

  • Sütun

[mecaz]

  • Değerli, saygın, önde gelen kimse

    Evin direği babamdır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • direk gibi

Birleşik Kelimeler: ana direk, mum direk, orta direk, temel direk, bayrak direği, burun direği, can direği, çadır direği, elektrik direği, korner direği, telefon direği, telgraf direği, temel direği

DİNEK

[isim]

[halk ağzında]

  • Dinlenmek için durulan yer

DERİN

[sıfat]

  • Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan

    Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor. - Ömer Seyfettin

  • Yüzeyden içeri inen
  • Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan

    Mevlâna gibi derin ve vectli bir insanın elinde ise belki en mütekâmil şeklini almış bulunuyordu. - Asaf Halet Çelebi

  • Yoğun

    Henüz kapkaranlıktı dışarısı ve derin bir sessizlik içindeydi ev. - Ayşe Kulin

  • Uzun süren

    Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Ayrıntılı

    Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne? - İsmet Özel

[mecaz]

  • İçten gelen

    Bir yandan da bundan derin bir utanç duyuyorum. - Adalet Ağaoğlu

[isim]

  • Dip

    Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • derine inmek

Birleşik Kelimeler: derin derin, derin devlet, derin dondurucu, derin soğutma, derin soğutucu, derin uyku, uykusu derin

DERİK

[isim]

  • Mardin iline bağlı ilçelerden biri

ERDEK

[isim]

  • Balıkesir iline bağlı ilçelerden biri

ERDEN

[sıfat]

  • Bakire

[zarf]

  • Bakire olarak, bakire bir biçimde

    Bu cinayetleri işlemiş olanların iç dünyalarında erden kalmış yığınla insani zenginlik belirir. - Selim İleri

ENDER (Kelime Kökeni: Arapça ender)

[sıfat]

  • Çok az, çok seyrek

    Ender fırsatlarla gittiğim bu salaşın içi bana pek sempatik gelirdi. - Burhan Felek

[zarf]

  • Çok seyrek olarak, çok seyrek bir biçimde

    Gözleri, ender görülen bir acıyla gölgelendi. - Halikarnas Balıkçısı

KİRDE (Kelime Kökeni: Farsça girde)

[isim]

[halk ağzında]

  • Genellikle mısır unuyla yapılan bir pide türü

KREDİ (Kelime Kökeni: Fransızca crédit)

[isim]

[ekonomi]

  • Borç ödemede güvenilir olma durumu

    Piyasada kredisi var.

[ekonomi]

  • Ödünç alınan veya verilen mal, para

    Kredi almada, senet ödemede, şunda bunda oldum olası kolaylık göstermişlerdir. - Attila İlhan

[mecaz]

  • Güven, saygınlık, itibar

[eğitim bilimi]

  • Belli bir öğrenimin tamamlanması için öğrencilerden istenen her türlü kuramsal ve uygulamalı çalışmalar göz önünde tutularak bir yarıyıl veya bir öğretim yılı okutulan herhangi bir dersin, okul programı bütünlüğü içindeki değerini nicelik olarak gösteren birim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kredi açmak
  • kredisi düşmek

Birleşik Kelimeler: kredi anlaşması, kredi kartı, kredi limiti, kredi mektubu, kredi sözleşmesi, açık kredi, bağlı kredi, dış kredi, emlak kredisi, kabul kredisi, konut kredisi, acil ihtiyaç kredisi