[isim]

• Meraklanmak işi

[nesnesiz]

• Sıra oluşturacak biçimde yer almak

  Rafların üst katlarında düzenli düzenli sıralanmış kitaplar, alt katlara doğru bir karmaşa hâlini almış. - Adalet Ağaoğlu

• Sıraya, düzene konulmak

  Her lakırtı konuşulmuş, yapılacak şeyler sıralanmış, yalnız onları yapmak, yaptırmak kalmıştı. - Memduh Şevket Esendal

[-i]

[ruh bilimi]

• Gerçekte olmayan bir şeyin var olduğunu, görüldüğünü, duyulduğunu sanmak

[isim]

• Ismarlanmak işi

[nesnesiz]

• Bir şeyin yapılmasını veya getirilmesini, bu işlerle uğraşan birine söylemek, sipariş etmek

  Elbise için kumaş ısmarladım. - Mahmut Yesari

• Parasını kendi ödeyerek başkaları için yiyecek veya içecek getirilmesini söylemek

  Siz bana bir konyak daha ısmarlayın. - Memduh Şevket Esendal

• Kendi için bir şey alınmasını başkasına söylemek

  Çarşıya gidiyorum, bir şey ısmarlayacak mısınız?

[-e]

[-i]

• Bir şeyin, bir kimsenin bakılmasını, korunmasını birine veya birinin gözetilmesine bırakmak, emanet etmek

  Baban seni bana ısmarladı.

[-e]

• Bir işin yapılmasını, bırakılmasını veya o işten vazgeçilmesini söylemek

  Ben sana böyle mi ısmarlamıştım?

[-i]

• Arşınla ölçmek

[mecaz]

• Amaçsız, geniş adımlarla dolaşmak

  Şöyle bir arşınladı iskeleyi, sonra cebinden bir düdük çıkarıp öttürdü. - Çetin Altan

[isim]

[bitki bilimi]

• Asya ve Avrupa'da ılıman bölgelerde yetişen kırmızı veya sarı çiçekli otsu bir bitki (Adonis)

[isim]

• Karşılanmak işi

[isim]

• Meraklanma işi

[sıfat]

• Ramazan için ayrılmış (yiyecek)

  Ramazanlık güllaç.

[isim]

• Sandıklamak işi

[isim]

• Arsızlanmak işi

  Etraftaki çocuklar gene arsızlanmaya başladılar. - Osman Cemal Kaygılı

[isim]

• Irmaklaşmak işi

[isim]

• Nasırlaşmak işi

[nesnesiz]

• Sarı bir renk almak, sararmak