DERMANSIZ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
DERMANSIZ harflerini içeren 5 harfli 28 kelime bulunuyor. 5 harfli DERMANSIZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Dermansız ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Dermansız olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
ADSIZ12,
ENSAR (Kelime Kökeni: Arapça enṣār)
- Hz. Muhammed'e hicret zamanında yardım eden Medineliler
NASIR (Kelime Kökeni: Arapça nāsūr)
-
En çok el ve ayağın sürekli sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesiyle oluşmuş deri
Ellerinde nasır, yüzlerinde nur / Yarına ümitle yürüyenlere / Bir selam uçuralım - Orhan Veli Kanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- nasır bağlamak (veya tutmak)
- nasırına basmak
Birleşik Kelimeler: nasır yakısı
SANEM (Kelime Kökeni: Arapça ṣanem)
- Put (I)
- Çok güzel kadın
SANRI
-
Uyanık bir kişinin, kendi dışında var sandığı ancak gerçekte olmayan olguları algılaması, yaşaması, varsanı, birsam, halüsinasyon
Olmaz, gerçek olamaz bu yaşadığımız, ya sanrı ya sanrıya çok yakın bir şey. - Attila İlhan
SEMAN (Kelime Kökeni: Fransızca cément)
- Diş köklerini kaplayan sert madde
- Bir metalle temas durumunda ısıtılan ve yüksek sıcaklıkta ayrışarak taşıdığı elementlerden bir veya birçoğunu o metalin yüzeyine yayan madde
ADRES (Kelime Kökeni: Fransızca adresse)
-
Bir kimsenin oturduğu yer, bulunak
Mektuplar gelir adreslerine / Şenyuva Apartmanı bodrum katı - Orhan Veli Kanık
- Kurum veya kuruluşun bulunduğu yer
- Bir kimsenin sık olarak gittiği yer
-
Hedef gösterilen yer
Mühim hadiselerin yanı sıra, acil durumların da şaşmaz adresiydi Celâl. - Elif Şafak
Ata Sözleri ve Deyimler
- adres bırakmak (veya vermek)
- adres göstermek
Birleşik Kelimeler: adres defteri, adres kartı, adres kitabı, adres makinesi, adres rehberi
ENDAM (Kelime Kökeni: Farsça endām)
-
Vücut, beden, boy bos
Yıldız'a sezdirmeden genç kızın endamına bakakaldı. - Aka Gündüz
Birleşik Kelimeler: endam aynası, arzıendam
MISRA (Kelime Kökeni: Arapça miṣrāʿ)
- Dize
MADER (Kelime Kökeni: Farsça māder)
- Ana, anne
MADEN (Kelime Kökeni: Arapça maʿden)
- Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral
-
Bu mineralden yapılmış
Maden ibrikler büyük bir sanatla yapılırdı. - Falih Rıfkı Atay
- Maden ocağı veya maden işletmesi
-
Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak
Bu kütüphane bir madendir, değerini bilin.
-
Uyuşturucu, esrar, eroin
İstersen sana biraz maden vereyim de çek! - Osman Cemal Kaygılı
- Kolay ve iyi kazanç sağlayan iş veya parası elinden kolaylıkla alınan kimse
- Metal
Birleşik Kelimeler: maden bilimi, maden cevheri, maden damarı, Maden Devri, maden filizi, maden gazı, madenkırmız, maden kirası, maden kömürü, maden kuyusu, maden mavisi, maden ocağı, maden sodası, maden suyu, maden yatağı, maden yünü, çıplak maden, ergimiş maden, kırmız madeni
- Elâzığ iline bağlı ilçelerden biri
MEDAR (Kelime Kökeni: Arapça medār)
- Dönence, cezir karşıtı
- Dayanak, yardımcı
Ata Sözleri ve Deyimler
- medar olmak
Birleşik Kelimeler: medarımaişet
SIRMA
-
Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel
Açık gri etrafı iki parmak kalınlığında sarı sırma işlemeli, gayet zarif bir kumaş. - Refik Halit Karay
-
Bu telden yapılmış veya bu tel gibi olan
Altın yaldızlı ve siyah çiçekli aynalar duvarlara sırma kordonlarla asılıdır. - Salâh Birsel
- Rütbe gösteren şerit
Birleşik Kelimeler: sırma saç
SINMA
- Sınmak işi
SARIM
- Sarma işi
- Bir şeyi bir kez saracak miktar
- Elektromıknatıslarda makara biçiminde sarılan iletken telin her bir halkası
EMRAZ (Kelime Kökeni: Arapça emrāż)
- Hastalıklar