DEPOZİTOSUZ Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

DEPOZİTOSUZ harflerini içeren 3 harfli 28 kelime bulunuyor. 3 harfli DEPOZİTOSUZ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

POZ11, DOZ9, DİP9, PUS9, POS9, SUP9, DİZ8, PUT8, POT8, PİS8, PES8, TOP8, UZO8, SİZ7, TOZ7, TUZ7, TİP7, DUT6, TİZ6, TEZ6, UDİ6, EDİ5, İDE5, SUT5, TOS5, SİT4, SET4, ETİ3

ETİ

[isim]

[tarih]

  • Hitit

SİT (Kelime Kökeni: Fransızca site)

[isim]

  • Tarih öncesinden günümüze kadar değişik çağların ve uygarlıkların kültür değerlerini temsil eden eser veya kalıntı

Birleşik Kelimeler: sit alanı

SET (Kelime Kökeni: Arapça sedd)

[isim]

  • Toprağın kaymasını veya suyun akmasını önlemek için yapılan kalın duvar
  • Bulunulan yerden daha yüksekte kalan düzlük

    Köşebaşını dönünce karşımıza merdivenli bir setin üstünde kubbeli bir bina çıktı. - Reşat Nuri Güntekin

  • Seki
  • Ateşli silahlarda namlunun içindeki helisin çıkıntı bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • set çekmek

Birleşik Kelimeler: set üstü ocak

[isim]

[spor]

  • Masa tenisi, voleybol vb. oyunlarda maçın her bir bölümü
  • Takım, grup

    Tencere seti, kitap seti

Birleşik Kelimeler: uyku seti

EDİ

[isim]

[halk ağzında]

  • İş yapma
  • Yapılan iş

[isim]

[halk ağzında]

  • Birbiriyle iyi anlaşan iki yaşlının baş başa kalışını anlatan Edi ile Büdü, Şakire Dudu deyiminde geçen bir söz

İDE (Kelime Kökeni: Fransızca idée)

[isim]

  • Düşünce

SUT (Kelime Kökeni: Fransızca soude)

[isim]

[kimya]

  • Eskiden bazı bitkilerden, bugün sodyum klorürden elde edilen sodyum karbonatın ticaretteki adı

TOS

[isim]

  • Alın veya boynuzla vuruş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tos vurmak

DUT (Kelime Kökeni: Farsça tūt)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Dutgillerden, kuzey yarım kürenin genellikle ılıman bölgelerinde yetişen, yapraklarıyla ipek böceği beslenen ağaç (Morus)
  • Bu ağacın, ak, kara, pembe renkte ekşi veya tatlı, sulu meyvesi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dut gibi olmak
  • dut yemiş bülbüle dönmek

Birleşik Kelimeler: dut hoşafı, dut kurusu, dut pekmezi, akdut, karadut, diken dutu, kâğıt dutu

TİZ (Kelime Kökeni: Farsça tīz)

[sıfat]

  • İnce, keskin (ses)

    Tüfeklerin daha tiz yaylım teraneleri bu en yüksek ölüm raksına hâkim olmuş. - Halide Edip Adıvar

Birleşik Kelimeler: tiz ses

TEZ (Kelime Kökeni: Farsça tīz)

[sıfat]

  • Çabuk olan, süratli

[zarf]

  • Süratli bir biçimde

    Dost ben gidersem de yaşın yaşın ağlama / Bu muhabbet bize tez ayrılık getirir - Pir Sultan Abdal

Birleşik Kelimeler: tez beri, tez canlı, tez vakit, tezelden, canı tez, içi tez

[isim]

[mantık]

  • Sav
  • Üniversitelerde öğrencilerin veya öğretim üyelerinin hazırlayıp bazen bir sınav kurulu önünde savundukları bilimsel eser

    Tezini mitolojiden hazırlayan gözlüklü bir delikanlı. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: bitirme tezi

UDİ (Kelime Kökeni: Arapça ʿūdī)

[isim]

[müzik]

  • Ut çalan çalgıcı, utçu

SİZ

[zamir]

  • Çokluk ikinci kişi zamiri
  • Bir kişiye saygı ve incelik belirtisi olarak kullanılan bir seslenme sözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • siz bilirsiniz
  • sizden
  • sizden iyi olmasın
  • size (veya sizlere) ömür
  • size doyum olmaz
  • siz sağ olun

Birleşik Kelimeler: sizli bizli

TOZ

[isim]

  • Çok küçük ve hafif parçacıklara bölünmüş toprak

    Köy yolları tozdan ve çamurdandır ama sevgi ve ızdırapla doludur. - Mehmet Kaplan

  • Çok küçük parçacıklara bölünmüş olan herhangi bir madde

    Bak gene bir tutam saçak tütün kalmadı. Bana yalnız tozları kalıyor. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]

  • Bu durumda olan

    Toz boya. Toz biber.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • toz almak
  • tozdan dumandan ferman okunmamak
  • toz etmek
  • toz kondurmamak
  • toz koparmak
  • toz olmak
  • tozu dumana katmak
  • tozunu almak (veya atmak veya silkelemek veya silkmek)

Birleşik Kelimeler: toz bezi, toz boya, toz bulutu, toz duman, toz fırçası, tozkoparan, toz maskesi, tozpembe, toz sabun, toz şeker, toz toprak, bıçkı tozu, bulaşık tozu, çiçek tozu, davultozu, kabartma tozu, kurtayağı tozu, limon tozu, Oltu tozu, sabun tozu, süt tozu, zımpara tozu

TUZ

[isim]

[kimya]

  • Kokusuz, suda eriyen, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billursu madde
  • Bir asitteki hidrojenin yerini bir bazın almasıyla oluşan birleşim, sodyum klorür (NaCl)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tuz (veya tuzla) buz etmek
  • tuz (veya tuzla) buz olmak
  • tuz biber ekmek
  • tuzu olmak

Birleşik Kelimeler: tuz ekmek düşmanı, tuz ekmek hakkı, tuz ruhu, tuzu kuru, iyotlu tuz, bakır tuzu, bulaşık makinesi tuzu, İngiliz tuzu, kaya tuzu, limon tuzu, sofra tuzu

TİP (Kelime Kökeni: Fransızca type)

[isim]

  • Aynı cinsten bütün varlıkların veya nesnelerin temel özelliklerini büyük ölçüde kendinde toplayan örnek

    Aynı yaşta, aynı tipte, aynı kuvvette iki güreşçi. - Burhan Felek

  • Tür, çeşit

[sıfat]

[mecaz]

  • İlgi çekici, değişik (kimse)

    Ne tip adam.

[edebiyat]

  • Hikâye, roman, tiyatro gibi uzun anlatıma dayalı edebî eserlerde kişi kadrosu içinde yer alan ve belli bir düşüncenin, topluluğun zihniyetini ve ideolojinin temsilciliğini yüklenen kişi

    Batılılaşmanın yanlış anlaşılmasını sergileyen tip: Bihruz Bey.

[tiyatro]

  • Kendine özgü kişiliği olmayan, genellikle bilinen kalıplardaki insanları gösteren oyun kişisi

Birleşik Kelimeler: astenik tip, piknik tip