DENİZMAYMUNU Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

DENİZMAYMUNU harflerini içeren 6 harfli 22 kelime bulunuyor. 6 harfli DENİZMAYMUNU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DİZYEM14, DİZAYN13, MEDYUM13, ZİYADE13, DİZMEN12, MUNZAM12, MANZUM12, MEDYUN12, MAZMUN12, DUAYEN11, MEYDAN11, MAYMUN11, MAZNUN11, UYUNMA11, ZİNDAN11, AMNEZİ10, NAZMEN10, MADENİ9, MEMNUN9, NUMUNE9, NİAMEY9, ANİDEN8

ANİDEN

[zarf]

  • Ansızın

    Sonra aniden, görünmeyen biri tarafından azarlanmışçasına susuverdi sıkıntıyla. - Elif Şafak

MADENÎ (Kelime Kökeni: Arapça maʿdenī)

[sıfat]

  • Madenle ilgili, madensel, metalik

    Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi. - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: madenî para, madenî yağ, madenî yün

MEMNUN (Kelime Kökeni: Arapça memnūn)

[sıfat]

  • Herhangi bir olaydan veya durumdan ötürü sevinç duyan, kıvançlı, mutlu

    Ben yine memnunum senden evladım / Sana ben bu bapta kusur bulmadım - Enis Behiç Koryürek

[zarf]

  • Herhangi bir olaydan veya durumdan ötürü sevinç duyarak, kıvançlı, mutlu olarak

    Halk, oyunun bittiğini anlayarak memnun, sessizce tiyatroyu boşalttılar. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • memnun etmek
  • memnun olmak

NUMUNE (Kelime Kökeni: Farsça numūne)

[isim]

  • Örnek

    Ahlak bozukluğu adına ne kadar rezillik varsa her biri için orada numuneler bulunabilir. - Ahmet Rasim

  • sıfat Göstermelik

N

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

AMNEZİ (Kelime Kökeni: Fransızca amnésie)

[isim]

[tıp]

  • Bellek yitimi

NAZMEN (Kelime Kökeni: Arapça naẓmen)

[zarf]

  • Şiir olarak

DUAYEN (Kelime Kökeni: Fransızca doyen)

[isim]

  • Aksakal
  • Kordiplomatikte kıdemlilik bakımından başta gelen diplomat

MEYDAN (Kelime Kökeni: Arapça meydān)

[isim]

  • Alan

    Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu. - Ömer Seyfettin

  • Yarışma, eğlence veya karşılaşma yeri

    Şehir kapılarının önündeki meydanlarda davul zurna çalınıyor, cirit, bar oynanıyordu. - Ahmet Hamdi Tanpınar

  • Bulunulan yer ve çevresi, ortalık

    Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu. - Ömer Seyfettin

  • Fırsat, imkân veya vakit
  • Mevlevi tekkelerinde ayin yapılan yer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • meydana atmak
  • meydana çıkarmak
  • meydana çıkmak
  • meydan açmak
  • meydana dökmek
  • meydana düşmek
  • meydana gelmek
  • meydana getirmek
  • meydana koymak
  • meydan almak
  • meydana vurmak
  • meydan bırakmamak
  • meydan bulamamak
  • meydanı (birine veya bir şeye) bırakmak
  • meydanı boş bulmak
  • meydanı dar etmek
  • meydan kalmamak
  • meydan okumak
  • meydan vermemek

Birleşik Kelimeler: meydan dayağı, meydan korkusu, meydan muharebesi, meydan saati, meydan savaşı, meydan sazı, at meydanı, er meydanı, hava meydanı, köy meydanı, ok meydanı, siyaset meydanı, söz meydanı

MAYMUN (Kelime Kökeni: Arapça meymūn)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Dört ayaklı, iki ayağı üzerinde de yürüyebilen, ormanda toplu olarak yaşayan, kuyruklu hayvan, primat

    Bu maymunların tarlalara hiçbir zarar vermedikleri ve şehir hayatına alışık oldukları görülür. - Asaf Halet Çelebi

[mecaz]

  • Taklitçi

[sıfat]

[mecaz]

  • Çirkin ve gülünç

    Maymun herif.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • maymuna benzetmek (veya çevirmek veya döndürmek)
  • maymuna dönmek
  • maymun gibi
  • maymun gözünü açtı

Birleşik Kelimeler: maymun balığı, maymun iştahlı, denizmaymunu

MAZNUN (Kelime Kökeni: Arapça maẓnūn)

[isim]

[eskimiş]

[hukuk]

  • Sanık

    İkinci maznun kalabalık ağızlı bir koltukçu idi. - Ömer Seyfettin

UYUNMA

[isim]

  • Uyunmak durumu

ZİNDAN (Kelime Kökeni: Farsça zindān)

[isim]

  • Tutuklu veya hükümlülerin içine konulduğu kapalı yer

[mecaz]

  • Çok karanlık ve sıkıntılı yer

    Bir od düştü yanar tatlı özüme / Dünya zindan görünüyor gözüme - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • zindan etmek
  • zindan gibi
  • zindan kesilmek
  • zindan olmak

Birleşik Kelimeler: zindandelen

DİZMEN

[isim]

  • Basımevinde dizgici, mürettip

MUNZAM (Kelime Kökeni: Arapça munżamm)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Katılmış, ulanmış, eklenmiş

[isim]

  • Katma, ekleme, ek