[isim]

• Lekelenmek işi

[mecaz]

• Adı kötüye çıkma

[isim]

• Nikellemek işi

[nesnesiz]

• Ben (I) oluşmak

  Çok mu çirkin yüzüm benlenince? - Behçet Necatigil

[nesnesiz]

• Belleme (I) işine konu olmak, öğrenilmek

  Emniyetimizin büyük bir kısmını itiyatlarımıza, öğrenilmiş, bellenmiş tecrübelerimize borçluyuz. - Mehmet Kaplan

[nesnesiz]

• Belleme (II) işine konu olmak

  Bahçe bellendi.

[isim]

• Belinlemek işi

[isim]

• Beliklemek işi

[sıfat]

• Sınıfta kalıp derslere devam etmeyen (öğrenci)

[nesnesiz]

• Çocuk konuşmaya başlamak

• Konuşma yeteneği olmayan varlık konuşmak, dile gelmek

  Elini uzatıp tam koparacağı sırada mor menekşe dillendi. -Koparma beni. - Tarık Dursun K.

• Onaylanmayan bazı davranışlar yüzünden hakkında dedikodu yapılmak, dile düşmek

[nesnesiz]

• Güç kazanmak için çalışmaya ara vermek, yorgunluğunu gidermek, soluklanmak, istirahat etmek

  Pervin biraz dinlendikten sonra ayağa kalktı. - Peyami Safa

• Bazı yiyecek ve içecekleri, tadını arttırma, kolay pişmesini sağlama vb. sebeplerle bir süre bekletmek

[nesnesiz]

• Dinleme işine konu olmak

  Dinlenmediğini zannetmesine onun galiba canı sıkılmıştı. - Reşat Nuri Güntekin

• Önemsenmek, öğüdü yerine getirilmek

  Sözüm dinlendi.

[isim]

• Delilenmek işi

[isim]

• Denklenmek işi

[sıfat]

• Geleneği olan, geleneklere dayanan

  Gelenekli aile terbiyesi.

[isim]

• Benildemek işi

[isim]

• Debelenmek işi

  Gözünden bir damla yaş dökmek için uzun uzun gözlerini sıkmaya, içini doldurmak için inleyip debelenmeye başladı. - Lâtife Tekin

[isim]

• Delebilmek işi