DEMİURGOS Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DEMİURGOS harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli DEMİURGOS kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DİGOR12, SORGU12, DERGİ11, GURME11, GİDER11, SİMGE11, DORUM10, DOMUR10, GİRME10, GERİM10, SERGİ10, DORSE9, SORUM9, DEMİR8, MURİS8, SİRMO8, SERUM8, SEDİR8, MERSİ7, RESMİ7, RESİM7, SERİM7

RESMÎ (Kelime Kökeni: Arapça resmī)

[sıfat]

  • Devletin olan, devlete ait, devletle ilgili, özel karşıtı

    Bulunduğumuz yer resmî bir dairenin bürosudur. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Devletin öngördüğü yöntemlere uygun olarak yapılan, formel

    Resmî muamele. Resmî müracaat.

[mecaz]

  • Samimi olmayan, teklifli, ciddi

    Kâmuran hemen hemen resmî tavırla hafifçe eğildi. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: resmî bayram, resmî dil, resmî elbise, resmî giysi, resmî nikâh, yarı resmî

RESİM (Kelime Kökeni: Arapça resm)

[isim]

  • Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri

    Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı. - Tarık Buğra

  • Bunu yapmak için gerekli yöntemleri öğreten sanat

    Türkiye'de resim bir müddetten beri soysuz bir sanat hâline gelmeye başladı. - Orhan Seyfi Orhon

  • Fotoğraf

    Güzel İnebolu kızı, duvara yapıştırılan Gazi'nin resmine uzun uzun baktı. - Aka Gündüz

[hukuk]

  • Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç

    Osmanlı Devleti'nin birçok vergi ve resimleri bu yüzden doğrudan doğruya yabancı alacaklıların cebine gider. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Tören
  • Açık gösterge, kesin sonuç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • resim almak
  • resim çekmek (veya çıkarmak)
  • resim gibi

Birleşik Kelimeler: resim yazı, resmetmek, resmigeçit, resmikabul, baskı resim, cam resim, canlı resim, çıplak resim, çizgi resim, dağlama resim, gölgeli resim, ıstampa resim, kazıma resim, net resim, nevresim, robot resim, saydam resim, temsilî resim, vesikalık resim, yakma resim, atölye resmi, demir resmi, duvar resmi, geçit resmi, işgaliye resmi, kabul resmi, mağara resmi, palamar resmi, tellaliye resmi

SERİM

[isim]

  • Serme işi

[edebiyat]

  • Oyun, roman, hikâye, masal vb. anlatı türlerinde kişilerin ve çevrenin tanıtıldığı, konunun, olayın anlatılmaya başlandığı bölüm

DEMİR

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 26, atom ağırlığı 55,847, yoğunluğu 7,8 olan, 1510 °C'de eriyen, mavimtırak esmer renkte, özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element (simgesi Fe)

[sıfat]

  • Bu elementten yapılmış

    Hemşiresiyle rıhtımın kenarındaki demir kanepeye oturdular. - Peyami Safa

  • Bu elementten yapılmış parça

    Ocak demiri. Kapı demiri. Pencere demiri.

  • Ayakkabı topuğuna veya ayakkabı burnuna aşınmayı önlemek için çakılan, özel olarak yapılmış madenden parça

[sıfat]

[mecaz]

  • Güçlü, kuvvetli, sert

    O kadar çabuk uyanmıştı ki kalbinin demir bir elle sıkıldığını duydu. - Sait Faik Abasıyanık

[denizcilik]

  • Çıpa

Ata Sözleri ve Deyimler

  • demir almak
  • demir atmak
  • demire vurmak
  • demir gibi
  • demir ıslanmaz, deli uslanmaz
  • demir nemden, insan gamdan çürür
  • demir taramak
  • demir tavında dövülür
  • demir üzerinde

Birleşik Kelimeler: demir ağacı, demirbaş, demir bilek, demir boku, demir dikeni, demir hat, demirhindi, demirkapan, demir kapı, Demirkazık, demir kırı, demir leblebi, demir oksit, demir para, demir pası, Demirperde, demir perde, demir rengi, demir resmi, demir sülfat, demir yeri, demir yolcu, demir yolu, demir yumruk, ak demir, aydemir, çekme demir, çifte demir, çubuk demir, delikli demir, dişi demir, dökme demir, erkek demir, hasır demir, iğdemir, kütük demir, nervürlü demir, buz demiri, gözdemiri, ızgara demiri, kol demiri, köşe demiri, kulak demiri, L demiri, özek demiri, saban demiri, topuk demiri

MURİS (Kelime Kökeni: Arapça mūris̱)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Miras bırakan

SİRMO (Kelime Kökeni: Farsça sīrmū)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Doğu Anadolu'da yetişen bir tür yabani sarımsak (Allium atrovilaceum, Allium vineale)

SERUM (Kelime Kökeni: Fransızca sérum)

[isim]

[tıp]

  • Pıhtılaşma sonunda kandan ayrılan sıvı bölüm
  • Mikroplu bir hastalığa veya zehirli bir maddeye karşı aşılanmış bir hayvanın özellikle atın kanından elde edilen sıvı madde

    Kuş palazı serumu.

  • Hücre yenilenmesini hızlandıran, deriyi besleyen, su kaybını, cildin solunumunu ve doğal savunmasını kuvvetlendiren sıvı

    Yarası çok pis, herhâlde bir serum yapmak lazım. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: bağışık serum, kan serumu

SEDİR (Kelime Kökeni: Arapça ṣadr)

[isim]

  • Arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen, oturmaya veya yatmaya yarayan ev eşyası, divan

    Bizi geniş sedirlerle çevrilmiş keten örtülü bir büyük odaya aldılar. - Burhan Felek

[isim]

[bitki bilimi]

  • Kozaklılardan, çiçekleri sarı veya açık yeşil renkli, boyu 40 metre kadar olabilen ve kerestesi yapı işlerinde kullanılan bir orman ağacı, dağ servisi (Cedrus)

Birleşik Kelimeler: aksedir

DORSE (Kelime Kökeni: İngilizce dorsal)

[isim]

  • Kara taşıma araçlarındaki kasa

SORUM

[isim]

  • Sorumluluk

    Başkalarının okuyacağı bir yazıyı yazarken o yazının bize ne türlü bir sorum yüklediğini hiçbir vakit hatırdan çıkarmamalıyız. - Orhan Veli Kanık

DORUM

[isim]

[halk ağzında]

  • Deve yavrusu

DOMUR

[isim]

[halk ağzında]

  • Kabarcık
  • Tomurcuk

Birleşik Kelimeler: domur domur

GİRME

[isim]

  • Girmek işi

    Bu iyi bir şeydi ama yine de benim yüzümden böyle bir duruma girmesini istemiyordum. - Ayla Kutlu

Birleşik Kelimeler: koltuğa girme

GERİM

[isim]

[tıp]

  • Dinlenme durumundaki kasın normal gerginliği

SERGİ

[isim]

  • Alıcının görmesi, seçmesi için dizilmiş şeylerin tümü ve bu nesnelerin serildiği yer

    Bir karpuz sergisi açabilmek için projeler yapmakta idi. - Sait Faik Abasıyanık

  • Halkın gezip görmesi, tanıması için uygun biçimde yerleştirilmiş ürünlerin, sanat eserlerinin tümü

    Resim, heykel, seramik, el işleri sergisi ne olursa gidiyorum. - Haldun Taner

  • Bir yerin, bir ülkenin veya çeşitli ülkelerin kendine özgü tarım, sanayi vb. ürünlerini tanıtmak için bunların uygun bir biçimde gösterildiği yer

[halk ağzında]

  • Yaygı, kilim

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sergi açmak
  • sergi sermek

Birleşik Kelimeler: sergievi, sergikarası, sergi salonu, karma sergi, kişisel sergi, tersane sergisi