DEFNETMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
DEFNETMEK harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli DEFNETMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
DEFNE13,
ETENE
- Döl eşi
- Meyve yaprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm
ETKEN
-
Etki eden şey, faktör
Bu sanatçıların çoğunun başarısında dış ülkelerde edindikleri sahne görgü ve kültürü etken olmuştur. - Metin And
- Bir madde üzerinde belli bir değişiklik yapan şey, müessir
-
Doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatan, öznesi belli olan fiil, etken fiil, aktif, aktif fiil, malum, edilgen karşıtı
Kırmak, bilmek etken fiillerdir.
Birleşik Kelimeler: etken fiil, etken madde
KETEN (Kelime Kökeni: Arapça kettān)
- Ketengillerden, çiçekleri mavi renkte ve beş taç yapraklı, lifleri dokumacılıkta kullanılan bir bitki (Linumusitatissimum)
-
Bu bitkinin liflerinden yapılmış (dokuma vb.)
Saçları, yüzü, bolerosu, keten elbisesi, hepsi vücuduna yapışmış. - Ahmet Hamdi Tanpınar
Birleşik Kelimeler: keten helva, keten kuşu, keten tohumu, bataklık keteni, su keteni, yaban keteni
KENET
- İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça
Ata Sözleri ve Deyimler
- kenet etmek
- kenet gibi yapışmak
Birleşik Kelimeler: kenet mili
TEKNE
-
Türlü işlerde kullanılmak için çoğu ağaçtan veya taştan yapılan, uzun ve geniş kap
Bir taş teknenin üstünde doktor Abbas'ın ölüsünü kesti biçti. - Yaşar Kemal
- Sızdırabilir veya sızdırmaz olarak yapılmış, levhaları bir parçadan oluşmuş, kulpları ve kulp delikleri bulunan, bir veya iki kişi tarafından taşınabilir üstü açık bir ambalaj türü
-
Bir tür küçük deniz taşıtı
Sefere kalkacak bir sürü tekne vardı limanda. - Halikarnas Balıkçısı
- Geminin omurga, kaburga ve kaplamadan oluşan temel bölümü
- Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur, alçak bölümü, ineç, kemer karşıtı
- Havza
- Ut, tambur vb. çalgılarının sesi yükselten oyuk ve şişkin parçası
Birleşik Kelimeler: tekne kazıntısı, kaba tekne, livarlı tekne, duş teknesi, gangama teknesi, hamur teknesi, mercan teknesi
ETMEK
-
Bir işi yapmak
Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu. - Haldun Taner
-
`İyi, kötü` zarflarıyla birlikte davranmak
İyi ettiniz de geldiniz.
-
Bulmak, erişmek
Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi. - Refik Halit Karay
- Birini bir şeyden yoksun bırakmak
-
Eşit değer kazanmak
İki iki daha dört eder.
-
Herhangi bir değerde olmak
Kira dâhil olduğu hâlde aylık masrafımız tam beş lira ediyordu. - Ömer Seyfettin
-
Kötülükte bulunmak
Ah, iki bardak süt sen bana neler ettin? - Sait Faik Abasıyanık
-
Küçük veya büyük abdestini yapmak
Çocuk altına etti.
-
Demek, söylemek
Emrah eder düştüm dile / Bülbül figan eder güle - Erzurumlu Emrah
Ata Sözleri ve Deyimler
- edememek
- eden bulur, inleyen ölür
- etme (veya etme yahu)
- etmediğini bırakmamak (veya komamak)
- etme eyleme
- ettiği hayır, ürküttüğü kurbağaya değmemek
- ettiğini bulmak (veya çekmek)
- ettiğini yanına bırakmamak
- ettiği yanına (kâr) kalmak
- ettiğiyle kalmak
ETMEN
- Birlikte veya ayrı ayrı etkisini gösteren ve belli bir sonuca götüren güçlerden, şartlardan, ögelerden her biri, amil, faktör
ENEME
- Enemek işi
TEMEK
- Ahırdaki gübreyi dışarı atmak için kullanılan kapaklı veya kapaksız delik, pencere
TEKME
-
Ayakla vuruş
Kondulardan birinin duvarını tekmeyle yıkan bir yıkımcı, topal bir kadından ilk darbeyi yedi. - Lâtife Tekin
- Hayvanın art ayağıyla vurması, çifte
Ata Sözleri ve Deyimler
- tekme atmak (veya vurmak)
- tekme tokat girişmek
- tekme yemek
DENET
- Denetleme işi, teftiş
- Laboratuvar işlemi tamamlanmış bir filmin herhangi bir eksiği olup olmadığını anlamak için dağıtımcıya verilmeden önce incelenmesi
DENEK
-
Üzerinde deney yapılan canlı veya şey
Yeni denek adaylarıyla uğraşmak onun göreviydi. - Osman Aysu
Birleşik Kelimeler: denek taşı
DEMET (Kelime Kökeni: Rumca)
-
Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam
Çiçeklikten bir demet maydanoz yolup geldi, sofradaki barbunya pilakisinin üstüne doğradı. - İnci Aral
-
Bitki veya çiçek destesi
Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon
- Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu
- Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu
Birleşik Kelimeler: elektron demeti
DEMEK
-
Söylemek, söz söylemek
Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar. - Burhan Felek
-
Ad vermek
Muşmulaya döngel de derler.
-
Bir dilde karşılığı olmak
Kamer `ay` demektir.
-
Herhangi bir ses çıkarmak
Küt dedi, düştü.
-
Herhangi bir kanıya, yargıya varmak
Bu işe herkes ne der?
- Düşünmek
-
Oranlamak
Güzellik desen onda, zenginlik desen onda.
-
Ummak
Bundan sonra gelir mi dersin?
-
Erişmek
Saat yedi dedi mi uyanırım.
-
Bir işe kalkışmak, yeltenmek
Kımıldanayım deme, kurşunu yersin. Ağzını açayım deme, çok fena olursun.
-
Saymak, kabul etmek
Yarım milyon dediğin nedir? - Memduh Şevket Esendal
Ata Sözleri ve Deyimler
- dediği çıkmak
- dediğinden (dışarı) çıkmak
- dediğine gelmek
- dedi mi
- deme!
- demediğini bırakmamak (veya koymamak)
- deme gitsin
- demek istemek
- demek ki (veya demek oluyor ki)
- demek olmak
- dememek
- der oğlu der
- deyip de geçmemek
- diyecek yok
Birleşik Kelimeler: dedikodu, dediği dedik, dediğim dedikçi
-
bir şey anlamına gelmek
Okuryazar olmak adam olmak demek değildir.
-
öyle mi
Vay! Beni kovuyorsun demek, pekâlâ! - Sait Faik Abasıyanık
-
yani, anlaşılan
Demek gideceksin.
- inanılmayan, beklenmeyen durumlarda kullanılan pekiştirme veya şaşma sözü
Ata Sözleri ve Deyimler
- dediği çıkmak
- dediğinden (dışarı) çıkmak
- dediğine gelmek
- dedi mi
- deme!
- demediğini bırakmamak (veya koymamak)
- deme gitsin
- demek istemek
- demek ki (veya demek oluyor ki)
- demek olmak
- dememek
- der oğlu der
- deyip de geçmemek
- diyecek yok
DENME
- Denmek işi