DAĞITIVERME Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DAĞITIVERME harflerini içeren 5 harfli 30 kelime bulunuyor. 5 harfli DAĞITIVERME kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dağıtıverme ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Dağıtıverme olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

IĞDIR16, DEĞME15, DEĞER14, DEVAM14, AVDET13, DAVET13, DEVRE13, EDVAR13, MEĞER13, MEVTA12, TAVIR12, VERME12, VEREM12, AVRET11, EVRAT11, TADIM9, DEMET8, DERME8, ERDEM8, MADER8, MEDET8, MEDAR8, ARTIM7, MARTI7, TIMAR7, TARIM7, EMARE6, METRE6, MERET6, TERME6

EMARE (Kelime Kökeni: Arapça emāre)

[isim]

[eskimiş]

  • Belirti, iz, ipucu

    Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

METRE (Kelime Kökeni: Fransızca mètre)

[isim]

[matematik]

  • Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi

    İskenderun Körfezi'ne sekiz yüz metre yukarıdan bakıyordum. - Refik Halit Karay

  • Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere bölünmüş ölçü aracı

Birleşik Kelimeler: metrekare, metreküp, metre sistemi, akselerometre, alkalimetre, alkolmetre, altimetre, ampermetre, anemometre, areometre, asidimetre, azotometre, barometre, bolometre, çelik metre, dansimetre, debimetre, dekametre, densimetre, desimetre, dilatometre, dinamometre, elektrodinamometre, elektrometre, fotometre, füzyometre, galvanometre, gazometre, grafometre, gramsantimetre, grizumetre, hektometre, hidrometre, higrometre, interferometre, kalorimetre, kilogrammetre, kilometre, klinometre, kolorimetre, kronometre, lüksmetre, manometre, manyetometre, mikrometre, milimetre, minimetre, odyometre, oleometre, ozonometre, ödyometre, parametre, parkmetre, pedometre, piknometre, pirometre, plüviyometre, polarimetre, radyometre, sakarimetre, sakkarometre, santimetre, sülfürimetre, şerit metre, takeometre, takimetre, takometre, taksimetre, tansiyometre, telefonometre, telemetre, termometre, voltametre, voltmetre

MERET (Kelime Kökeni: Arapça mārid)

[isim]

  • Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler veya kimseler için kullanılan sövgü sözü

    Ben de öyle söyledim. Bırakalım artık şu meredi, dedim. - Ahmet Ümit

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Uğursuz

TERME (Kelime Kökeni: Farsça terme)

[isim]

[halk ağzında]

  • Bir tür yaban turpu

[isim]

  • Samsun iline bağlı ilçelerden biri

ARTIM

[isim]

[halk ağzında]

  • Artış

MARTI (Kelime Kökeni: İtalyanca martin)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Martıgillerden, çoğu beyaz renkte, eti yenmez, yüzücü, perde ayaklı deniz kuşlarının ortak adı (Larus)

    Martıların ve askerlerin oranın en sadık nöbetçileri olduğunu her geçişimde gördüm. - Asaf Halet Çelebi

Birleşik Kelimeler: küçük martı

TIMAR (Kelime Kökeni: Farsça tīmār)

[isim]

  • Binek hayvanlarının kıllarını, derisini temizleme

    Tımar tam bir saat sürüyor, yarım saat hayvanın bir tarafı, yarım saat öbür yanı. - Haldun Taner

  • Ağaç bakımı

    Merkeplere atladılar, şeftali bahçelerinden geçtikten sonra tımar görmemiş sık, gür bir ayvalığa daldılar. - Refik Halit Karay

  • Yara bakımı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tımar etmek

Birleşik Kelimeler: tımarhane, deve tımarı

[isim]

[tarih]

  • Anadolu Selçukluları ve Osmanlılarda, belirli görev ve hizmet karşılığında kişilere verilen, yıllık geliri 3.000-20.000 akçe olan toprak

TARIM

[isim]

  • Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, uygun koşullarda korunması, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanması, ziraat, kültür

Birleşik Kelimeler: tarım coğrafyası, ekolojik tarım, kuru tarım, organik tarım, sulu tarım

DEMET (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

  • Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam

    Çiçeklikten bir demet maydanoz yolup geldi, sofradaki barbunya pilakisinin üstüne doğradı. - İnci Aral

  • Bitki veya çiçek destesi

    Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[bitki bilimi]

  • Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon

[anatomi]

  • Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu

[fizik]

  • Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu

Birleşik Kelimeler: elektron demeti

DERME

[isim]

  • Dermek işi
  • Aynı türden bir araya getirilmiş şeylerin hepsi, koleksiyon

Birleşik Kelimeler: derme çatma

ERDEM

[isim]

  • Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk vb. niteliklerin genel adı, fazilet

    Spor, alçak gönüllülük gibi bir erdem aşılar sporcuya. - Necati Cumalı

[felsefe]

  • İnsanın ruhsal olgunluğu

MADER (Kelime Kökeni: Farsça māder)

[isim]

[eskimiş]

  • Ana, anne

MEDET (Kelime Kökeni: Arapça meded)

[isim]

  • Yardım, imdat

    Bekleyiniz ha başlıyor ha başlayacak, ha bire medet efendim... - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[ünlem]

  • `Yardım edin, imdat` anlamında kullanılan bir seslenme sözü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • medet Allah!
  • medet ummak (veya beklemek)

MEDAR (Kelime Kökeni: Arapça medār)

[isim]

[eskimiş]

[coğrafya]

  • Dönence, cezir karşıtı
  • Dayanak, yardımcı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • medar olmak

Birleşik Kelimeler: medarımaişet

TADIM

[isim]

[biyoloji]

  • Tat alma yetisi