DAĞILIVERMEK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
DAĞILIVERMEK harflerini içeren 6 harfli 23 kelime bulunuyor. 6 harfli DAĞILIVERMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AĞIMLI16,
REKLAM (Kelime Kökeni: Fransızca réclame)
-
Bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak için denenen her türlü yol
Şehirde canlı reklam dolaştırmak hiçbirimizin aklına gelmemişti. - Reşat Nuri Güntekin
- Bu amaç için kullanılan yazı, resim, film vb
Ata Sözleri ve Deyimler
- reklam etmek
- reklam yapmak
Birleşik Kelimeler: reklam ajansı, reklam filmi, reklam kuşağı, reklam levhası, bilinçaltı reklam, gizli reklam, sanal reklam, tanıtıcı reklam
ARILIK
- Temizlik, saffet, sililik
-
Günahsızlık
Aynı anda, gözlerini ovuşturduğunu, sonra bir çocuk arılığıyla gülümsediğini gördü. - Tahsin Yücel
- Kovanların konulduğu yer, kovanlık
IRAKLI
- Irak halkından veya bu halkın soyundan olan kimse
KARILI
- Herhangi bir nitelik veya nicelikte karısı olan
Birleşik Kelimeler: karılı kocalı, çok karılı
DELMEK
-
Delik açmak, delik duruma getirmek
Taşın göze dokunmadığını ve bir parmak aşağıda yanağı deldiğini gördü. - Peyami Safa
- İncitmek, kırmak
Birleşik Kelimeler: ciğerdeldi, ağaçdelen, gökdelen, kardelen, kargadelen, zindandelen
DARLIK
- Dar olma durumu
- Geçim zorluğu
-
İç sıkıntısı
Yüreği göğsünü yırtacak gibi hopluyor, boğazına bir darlık tıkanıyordu. - Ömer Seyfettin
Birleşik Kelimeler: gönlü darlık, ufku darlık, göğüs darlığı, gönül darlığı, mitral darlığı, nefes darlığı, soluk darlığı, yürek darlığı
DERLEM
- Koleksiyon
- Bir dilin türlü kullanım alanlarından derlenmiş örneklerinin dil bilgisi ve kuramsal dil bilimi araştırmalarında kullanılmak üzere bilgisayar tarafından okunabilecek biçimde bir araya getirilmiş kümesi
DERMEK
-
Bir araya getirmek, derlemek, toplamak, devşirmek
Bir çiçek dermeden sevgi bağından / Huduttan hududa atılmışım ben - Faruk Nafiz Çamlıbel
ILIMAK
- Ilınmak
KADEME (Kelime Kökeni: Arapça ḳademe)
- Aşama, basamak, derece
- Motorlu araçların bakım ve onarım işlerinin yapıldığı birim, bakımevi
Birleşik Kelimeler: kademe ilerlemesi, kademe kademe
KILADE (Kelime Kökeni: Arapça ḳilāde)
- Gerdanlık, boyna takılan süs eşyası
LEVREK (Kelime Kökeni: Rumca)
- Levrekgillerden, eti beyaz, üzeri pullu iri bir balık (Labrax labrax)
Birleşik Kelimeler: aklevrek, uzun levrek, taş levreği, tatlısu levreği
VARLIK
-
Var olma durumu, mevcudiyet
Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır. - Orhan Veli Kanık
-
Var olan her şey
Her varlık bir yaratıktır. Her yaratık da canlı. - Necip Fazıl Kısakürek
- Para, mal, mülk, zenginlik, variyet
-
Önemli, yararlı, değerli şey
Devlet tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar. - Anayasa
-
Ömür, hayat
Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben - Ahmet Kutsi Tecer
- Canlı varlıkların sayısal yoğunluğu veya dağılımı, popülasyon
- Kalıcı olan, gelip geçici olmayan şey
Ata Sözleri ve Deyimler
- varlığa darlık olmaz
- varlık göstermek
- varlık içinde yaşamak
- varlıkta darlık çekmek
Birleşik Kelimeler: varlık bilimi, varlık birliği, varlık kartı, varlık nedeni, varlık sebebi, millî varlık, mal varlığı, söz varlığı, kültür varlıkları
VERMEK
-
Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm. - Ömer Seyfettin
- Bırakmak veya bağışlamak
-
Ondan bilmek, atfetmek
Bilgin'in bu çekingen tavırlarını kusurlu ve zayıf oluşuna verdi. - Falih Rıfkı Atay
-
Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
Geçenlerde bir derginin, 'Eski ünlüler ne yapıyor?' adlı bir röportajına verdiği cevapları okudum. - Haldun Taner
-
Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
Arabanın burnunu en tenha kahvelerden birinin önünde rıhtıma verdiler. - Attila İlhan
-
Herhangi bir duruma yol açmak
Kendilerine iyi bir çalışma fırsatı verdim. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Satmak
Ucuz pahalı deme de ver gitsin; ver de kurtul.
-
Kızı, kadını biriyle evlendirmek
Uzun Osman, Zeynep'le Süleyman'a, ikisini birbirine vereceğini söylediği zaman şaşmadılar. - Halide Edip Adıvar
-
Ödemek
Haydi ... arabaya atlayın... Köşkten parayı verirler. - Peyami Safa
-
Yaymak
Ses vermek. Korku vermek. Işık vermek.
-
Bitki ve ağaç, ürün üretmek
Dal budak saldı, yemiş vermeye başladı. - Ruşen Eşref Ünaydın
-
Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak
Kendisi de muhakkak artistlerden, güzel eser veren, güzel konuşan, hayalleri işlek adamlardan hoşlanıyor. - Refik Halit Karay
-
Hepsini herhangi bir duruma sokmak
Ateşe vermek. Ortalığı heyecana vermek.
- Sahip olmasını sağlamak
-
Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek
Hareket vermek. Biçim vermek.
-
Tespit etmek
Randevu vermek. Ad vermek.
-
Kazandırmak, katmak
Tat, çeşni vermek.
-
Ayırmak, harcamak
Emek vermek. Zaman vermek.
-
Dayamak
Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi. - Abbas Sayar
-
Doğurmak
Kezban, ona yedi evlat vermişti.
- Cinsel yönden kendisini kullandırmak
-
Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
alıvermek, dizivermek, yapıvermek, görüvermek.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ver elini ...
- verip veriştirmek
- vermeyince (veya vermemiş) mabut, neylesin Sultan Mahmut
Birleşik Kelimeler: verkaç, elvermek, ısıveren, işveren, özveren, yediveren
DEVREK
- Zonguldak iline bağlı ilçelerden biri