[isim]

• Bayrağı veya sancağı taşıyan kimse

[mecaz]

• Önder

[sıfat]

[eskimiş]

• Erkeğe yakışan

  Mesirelere gittiği günlerde, merdane laubaliliğiyle yiyecek ve içeceğe müteallik hazırlıkların başına geçerdi. - Yahya Kemal Beyatlı

[zarf]

• (me'rda:ne) Mertçe

[isim]

• Türlü işlerde kullanılan, silindir biçiminde araç

• Kalın oklava

[isim]

• Ardılmak işi

[isim]

• Andırmak durumu

[isim]

• Aldırmak işi

[isim]

• Darılmak işi

  Mamafih hiç kimseye de darılmaya hakkım yoktu. - Kemal Bilbaşar

[sıfat]

• Damarı olan

  Damarlı mermer.

• Damarı belirginleşmiş

  Kır düşmüş uzun saçlarını uzun parmaklı ve damarlı elleriyle kavradı. - Nazım Hikmet

[mecaz]

• Aksi, huysuz

[sıfat]

• Boylu, boyu bosu yerinde

  Endamlı, balıketinde bir taze. - Attila İlhan

[isim]

• Koyun, keçi vb. süt veren hayvanların barındırıldığı, süt ve süt ürünlerinin elde edildiği yer

[isim]

• Bir şeyin elden ele geçmesi

• Bir şeyi elden ele vererek aktarma

  Karpuzları alavere ile mavnadan sergiye taşıdılar.

• Kargaşalık

[denizcilik]

• Vapurlarda bu biçimde taşıma işi için bordalarda kurulan basamaklı iskele

[isim]

• Bir aletin işleyişini düzenleme, yönetme işi veya biçimi

• Geminin bir yere yanaşmak veya bir yerden çıkmak için yaptığı hareket

• Lokomotifin, katar katmak veya katar dağıtmak için ileri geri giderek hattan hatta geçmesi

• Hareket, gidiş geliş

[mecaz]

• İstenilen amaca ulaşmak için tutulması gereken yol

  Önce ince manevralar denedi ama soğukkanlı olamadığı için göze çarpıyordu. - Reha Mağden

[askerlik]

• Tatbikat

Ata Sözleri ve Deyimler

• manevra yapmak

[isim]

[eskimiş]

• Dolaşım, dönme

[anatomi]

• Kan dolaşımı

[isim]

• Vırıldama

[isim]

• Vınlamak işi

[isim]

• Varılmak işi

  Bu iki ışık, varılması mümkün olmayan bir uzaklıkta duruyordu. - Hamdullah Suphi Tanrıöver