Dağ ile Başlayan Kelimeler
DAĞ ile başlayan 63 kelime bulunuyor. Başında DAĞ olan kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Dağ kelimesinin anlamı nedir? Dağ ile biten kelimeler. İçinde dağ olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
14 Harfli Kelimeler
DAĞITILIVERMEK33,
13 Harfli Kelimeler
DAĞITILIVERME32, DAĞLAYIVERMEK32, DAĞLANIVERMEK30, DAĞITILABİLME27, DAĞLAYABİLMEK27
12 Harfli Kelimeler
DAĞLAYIVERME31, DAĞILIVERMEK30, DAĞITIVERMEK30, DAĞITIMCILIK29, DAĞLANIVERME29, DAĞLAYABİLME26, DAĞILABİLMEK25, DAĞITABİLMEK25
11 Harfli Kelimeler
DAĞITIVERME29, DAĞILIVERME29, DAĞITICILIK27, DAĞITABİLME24, DAĞILABİLME24
10 Harfli Kelimeler
DAĞDAĞASIZ33, DAĞITIMEVİ28, DAĞITILMAK22, DAĞINIKLIK22
9 Harfli Kelimeler
DAĞDAĞALI28, DAĞITIMCI25, DAĞINIKÇA23, DAĞITILMA21, DAĞLATMAK19, DAĞLANMAK19
8 Harfli Kelimeler
DAĞITICI23, DAĞLAYIŞ23, DAĞCILIK22, DAĞARCIK21,
7 Harfli Kelimeler
DAĞDAĞA25, DAĞLAĞI24, DAĞBAŞI22, DAĞITIŞ21, DAĞILIŞ21, DAĞITIM19, DAĞILIM19, DAĞITMA18, DAĞITIK18, DAĞINTI18, DAĞINIK18, DAĞILMA18, DAĞLAMA17
6 Harfli Kelimeler
DAĞLIÇ19, DAĞCIL19, DAĞLIK16
5 Harfli Kelimeler
DAĞCI18, DAĞLI15, DAĞAR14
4 Harfli Kelimeler
DAĞİ13
3 Harfli Kelimeler
DAĞ12
DAĞ
- Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine hâkim ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- dağ (veya dağlar) gibi (veya kadar)
- dağ (veya dağları) devirmek
- dağa çıkmak
- dağa kaldırmak
- dağ ardında olsun da yer altında olmasın
- dağda bağın var, yüreğinde dağın var
- dağda büyümüş
- dağda gez belde gez, insafı elden bırakma
- dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur
- dağ dağ üstüne olur, ev ev üstüne olmaz
- dağdan gelip bağdakini kovmak
- dağ doğura doğura bir fare doğurmuş
- dağlara düşmek
- dağlara taşlara
- dağların misafir aldığı mevsim
- dağların şenliği (veya gelin anası)
- dağ ne kadar yüce olsa yol üstünden aşar
- dağ yürümezse abdal yürür
Birleşik Kelimeler: dağ adamı, dağ alası, dağ anası, dağ armudu, dağ aslanı, dağ ayısı, dağbaşı, dağ başı, dağ bayır, dağ bilimi, dağ birliği, dağ çamı, dağ çayı, dağ çayırı, dağ çileği, dağ dalak otu, dağ elması, dağ eriği, dağ eteği, dağ evi, dağ gölü, dağ havası, dağ iklimi, dağ isketesi, dağ ispinozu, dağ kavağı, dağ keçisi, dağ kestanesi, dağ kırlangıcı, dağ kolu, dağ köyü, dağ lalesi, dağ merası, dağ nanesi, dağ oluşu, dağ otlağı, dağ reyhanı, dağ serçesi, dağ servisi, dağ sıçanı, dağ taş, dağ tavuğu, dağ topu, dağdan inme, dağlar anası, sıradağ, yanardağ, buz dağı, Hüt Dağı, Kafdağı
- Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan
- İyileştirmek için vücudun hastalıklı bölümüne kızgın bir araçla yapılan yanık
- Büyük üzüntü, acı
Birleşik Kelimeler: gözdağı
DAĞİ (Kelime Kökeni: Türkçe dağ + Arapça -ī)
- Dağlık bölgelerde söylenen türkülerin makamı
DAĞAR (Kelime Kökeni: Farsça taġār)
- Ağzı yayvan, dibi dar toprak kap
-
Dağarcık
Daldırın elinizi onun özdeyiş dağarına, her duruma uygun formüller bulabilirsiniz. - Haldun Taner
DAĞLI
- Dağlık bölge halkından olan
- Dağa ait
-
Kaba saba, görgüsüz
Batıl itikatlara inanmış, dağlı, cahil bir kızcağızdı. - Refik Halit Karay
Birleşik Kelimeler: karadağlı
- Dağlanmış olan
Birleşik Kelimeler: yüreği dağlı
DAĞLIK
-
Birçok dağın bulunduğu, dağlarla kaplı (bölge)
Memleketimiz geniş kıyıları, göllük, dağlık bölgeleri ile çekici bir turist memleketi olabilir. - Necati Cumalı
DAĞLAMA
- Dağlamak işi
Birleşik Kelimeler: dağlama resim
DAĞLANMA
- Dağlanmak işi
DAĞLATMA
- Dağlatmak işi
DAĞLAMAK
- Kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak
-
Akan kanı dindirmek veya hasta bölümleri ortadan kaldırmak için vücudun bir yerini kızdırılmış bir metal araçla yakmak
Kızgın maşa demirini al da kollarını dağla dese dağlayacakmışım. - Osman Cemal Kaygılı
-
Çok sıcak, soğuk veya acı bir şey yakmak
Soğuk yüzünü dağladı. Biber ağzını dağladı.
- Acısı yüreğine işlemek
DAĞITMA
-
Dağıtmak işi, tevzi
Çok geceler gözlerimi ovalaya ovalaya uykumu dağıtmaya çalışır, kendimi güç tutarak verilen işleri yapmaya uğraşırdım. - Etem İzzet Benice
DAĞITIK
-
Kendinden geçmiş, sarhoş
Polis, dağıtık gazino müşterisini derdest edip götürdü.
DAĞINTI
- Karışık, gelişigüzel atılmış öteberi
DAĞINIK
- Geniş bir alana yayılmış olan
- Bir arada olmayan, birbiriyle bağlantısız
-
Düzeni bozuk, düzensiz, karışık, gayrimuntazam
Kadın yatağın içinde saçları dağınık, dimdik oturuyordu. - Peyami Safa
-
Hoş görünmeyen, uyumsuz
Bağırarak konuşmaktan hoşlanmaz, dağınık kıyafetle, kocasına bile görünmez bir kadın. - Memduh Şevket Esendal
-
Düşüncelerini toparlayamayan
Şu anda kafam çok dağınık.
Birleşik Kelimeler: dağınık gözenek, dağınık ışık
DAĞILMA
-
Dağılmak işi
Annemle babamın dökülüp dağılmaya hazırlanan karyolaları da buradaydı. - Ayla Kutlu
- Sınırlı bölgelere toplanmış birlik, gereç ve kuruluşların düşman saldırısına karşı daha iyi korunmalarını sağlamak amacıyla birbirlerinden uzaklaştırılmaları
- Bir hedefe aynı silahla atılan mermilerin, barut haklarının ve başka şartların değişmesi yüzünden ayrı ayrı noktalara vurması
DAĞCI
- Dağa tırmanma sporu yapan kimse, alpinist