DAVETKAR Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DAVETKAR harflerini içeren 5 harfli 31 kelime bulunuyor. 5 harfli DAVETKAR kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AVDET13, DAVET13, DAVAR13, EDVAR13, VARDA13, AVRET11, AVRAT11, AVARE11, EVRAT11, EVRAK11, KAVAT11, REVAK11, TAKVA11, VARAK11, VAKAR11, VATKA11, VARTA11, ARDAK7, ADETA7, DAKAR7, DEKAR7, KADAR7, KADER7, AKTAR5, KARAT5, KATAR5, KATRE5, RAKET5, REKAT5, TRAKE5, TARAK5

AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)

[isim]

  • Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
  • İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân

KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)

[isim]

  • Tren

    Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu

  • Taşıt dizisi

    Otomobil katarı. Yük katarı.

  • Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi

Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı

KATRE (Kelime Kökeni: Arapça ḳaṭre)

[isim]

[eskimiş]

  • Damla

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katresi kalmadı (veya yok)

RAKET (Kelime Kökeni: Fransızca raquette)

[isim]

[spor]

  • Masa tenisi, tenis vb. oyunlarda topa vurmak için kullanılan, oval tahta bir kasnağa gerilmiş bir ağla veya lastikle kaplanmış saplı araç, vuraç

REKÂT (Kelime Kökeni: Arapça rekʿat)

[isim]

[din bilgisi]

  • Namazda bir kıyam, bir rükû ve iki secdeden oluşan bölüm

    Öğle namazının kaç rekât olduğunu unutmuş, aklında hiç namaz suresi kalmamıştı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

TRAKE (Kelime Kökeni: Fransızca trachée)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Soluk borusu
  • Eklem bacaklılarda bulunan özel solunum kanalları

TARAK

[isim]

  • Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

  • Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
  • Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
  • Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik

[anatomi]

  • İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü

[hayvan bilimi]

  • Suda yaşayan hayvanlarda solungaç

[hayvan bilimi]

  • Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarak vurmak

Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı

ARDAK

[isim]

[bitki bilimi]

  • İçten çürümeye yüz tutmuş ağaç

ÂDETA (Kelime Kökeni: Arapça ʿādetā)

[zarf]

  • Hemen hemen, sanki

    Yüzümü âdeta cama yapıştırarak her hareketini ilgiyle izliyorum. - Ahmet Ümit

DEKAR (Kelime Kökeni: Fransızca décare)

[isim]

[matematik]

  • 1000 m² değerinde yüzey ölçü birimi

    Dekar, hektarın onda biri değerindedir.

KADAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳadar)

[edat]

  • Ölçüsünde, derecesinde

    Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir. - Sait Faik Abasıyanık

  • Büyüklüğünde, genişliğinde

    Bacak kadar çocuk.

    Avuç içi kadar yer.

  • Dek

    Saat ona kadar sokaklarda gezdi. - Peyami Safa

  • Gibi

    İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur. - Sait Faik Abasıyanık

  • Denli

    Bu merdivenleri yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Süre belirten bir söz

    Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi. - Refik Halit Karay

[zarf]

  • Miktarda, derecede

    İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor. - Halide Edip Adıvar

  • Bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz

    Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu. - Falih Rıfkı Atay

KADER (Kelime Kökeni: Arapça ḳader)

[isim]

  • Yazgı

    Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin vatandan ayrılışın ızdırabı zor - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]

  • Genellikle kaçınılmaz kötü talih

    Esen rüzgâr siliyor alnımdan kaderimi / Okşuyor saçlarımı, yüzümü, ellerimi - Enis Behiç Koryürek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kadere boyun eğmek
  • kader olmayınca kadir bilinmez

Birleşik Kelimeler: kader birliği, kader çizgisi, hasbelkader, karınca kaderince

AVRET (Kelime Kökeni: Arapça ʿavret)

[isim]

  • Edep yeri

Birleşik Kelimeler: setriavret

AVRAT (Kelime Kökeni: Arapça ʿavret)

[isim]

[halk ağzında]

  • Kadın

    Avrat var, arpa unundan aş yapar; avrat var buğday unundan keş yapar.

  • Karı, eş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • avradı eri saklar, peyniri deri
  • avrat malı, kapı mandalı
  • avrat tuz dedi mi ciğeri cız der
  • avrat var, arpa unundan aş yapar; avrat var, buğday unundan keş yapar
  • avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar

Birleşik Kelimeler: avrat pazarı, güzelavrat otu

AVARE (Kelime Kökeni: Farsça āvāre)

[sıfat]

  • İşsiz, işsiz güçsüz, başıboş, aylak

    Daha ne kadar sürdürebilecekti bu avare yaşamını? - Ayşe Kulin

Ata Sözleri ve Deyimler

  • avare dolaşmak
  • avare etmek
  • avare olmak