Dav ile Başlayan Kelimeler

DAV ile başlayan 37 kelime bulunuyor. Başında DAV olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dav kelimesinin anlamı nedir? İçinde dav olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

DAVRANILABİLMEK27

14 Harfli Kelimeler

DAVRANILABİLME26

13 Harfli Kelimeler

DAVRANIŞÇILIK30, DAVRANABİLMEK24

12 Harfli Kelimeler

DAVRANDIRMAK24, DAVRANABİLME23

11 Harfli Kelimeler

DAVRANDIRMA23, DAVRANILMAK21

10 Harfli Kelimeler

DAVULCULUK24, DAVALAŞMAK22, DAVETÇİLİK21, DAVRANILMA20

9 Harfli Kelimeler

DAVLUMBAZ24, DAVULTOZU23, DAVACILIK22, DAVALAŞMA21, DAVRANMAK18, DAVETNAME18

8 Harfli Kelimeler

DAVETSİZ20, DAVRANIŞ20, DAVRANIM18, DAVETİYE18, DAVRANMA17, DAVETKAR16

7 Harfli Kelimeler

DAVULCU20, DAVETÇİ18, DAVALIK16, DAVETLİ15

6 Harfli Kelimeler

DAVACI18, DAVUDİ17, DAVALI15

5 Harfli Kelimeler

DAVYA15, DAVUL14, DAVET13, DAVAR13

4 Harfli Kelimeler

DAVA12

3 Harfli Kelimeler

DAV11

DAV

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Postu, kaplan postu gibi çizgili bir tür Afrika zebrası (Hippotigris burchelli)

DAVA (Kelime Kökeni: Arapça daʿvā)

[isim]

[hukuk]

  • Korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurma
  • Sav

    Erkekler, davalarını hanımlar kadar hararetle müdafaa edememişlerdir. - Hüseyin Cahit Yalçın

[mecaz]

  • Sorun

    O kırkyıllık davada beyhude akıntıya kürek çekmişiz. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]

  • Ülkü

    Ankara'nın bırakılışını Türkiye'nin ve davanın bırakılışı sayanlar vardı. - Tarık Buğra

[argo]

  • Sevgili

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dava (veya davayı) kaybetmek
  • dava (veya davayı) kazanmak
  • dava (veya davayı) yitirmek
  • dava etmek (veya açmak)
  • dava görmek
  • davasını gütmek
  • davaya bakmak

Birleşik Kelimeler: dava adamı, dava arkadaşı, dava gideri, dava vekili, ticari dava, amme davası, benlik davası, boşanma davası, eşek davası, iflas davası, kamu davası, kan davası, namus davası, ödence davası, tazminat davası

DAVET (Kelime Kökeni: Arapça daʿvet)

[isim]

  • Çağrı, çağırma
  • Yemekli toplantı

    Davet günü bir de baktım seninki elini kolunu sallaya sallaya yapayalnız teşrif buyurdular. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • davete icabet etmek
  • davet etmek
  • davet olunmak

Birleşik Kelimeler: davetname

DAVAR

[isim]

  • Koyun ve keçiye verilen ortak ad

    Evin önünde birkaç davar geviş getiriyordu. - Halikarnas Balıkçısı

  • Koyun veya keçi sürüsü

    Çoban davarı yaymaya götürdü.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • davar gütmek

Birleşik Kelimeler: karadavar

DAVUL (Kelime Kökeni: Arapça ṭabl)

[isim]

[müzik]

  • Büyük ve enlice bir kasnağın iki yanına deri geçirilerek yapılan, tokmak ve değnekle çalınan çalgı
  • Bateri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • davul birinin boynunda, tokmak bir başkasının elinde
  • davul çalmak (veya dövmek)
  • davul çalsan işitmez
  • davul dengi dengine diye çalar
  • davul gibi
  • davulu biz çaldık, parsayı başkası topladı
  • davulun sesi uzaktan hoş gelir

Birleşik Kelimeler: davultozu, kulakdavulu

DAVETLİ

[isim]

  • Çağrılı

    Saat kaçtı bilmiyorum, lambalar söndü / Anladım ki davetliler evlere döndü - Enis Behiç Koryürek

DAVALI

[sıfat]

[hukuk]

  • Dava edilen (kimse), müddeialeyh
  • Davası olan (kimse)

    Mübaşir ilk duruşmanın davacı ve davalısını çağırıyordu. - Ayşe Kulin

  • Dava konusu olan

    Bu ev davalıdır.

DAVYA (Kelime Kökeni: Fransızca davier)

[isim]

  • Dişçi kerpeteni

DAVETKÂR (Kelime Kökeni: Arapça daʿvet + Farsça -kār)

[sıfat]

  • Çekici, cazibeli (bakış, davranış vb.)

    Yanımdan geçerken bir tuhaf baktı / Arzulu ve davetkârdı mutlak - Behçet Necatigil

DAVALIK

[sıfat]

  • Davayı gerektiren
  • Dava konusu olan

DAVRANMA

[isim]

  • Davranmak işi

    Böylesine pervasız davranmanız, suçlandığınız konuda bir tanık bulunmadığını bilmenizden geliyor. - Nazım Hikmet

DAVUDİ (Kelime Kökeni: Arapça dāvudī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Kalın, tok ve gür (ses)

    Bak, hafif davudi sesi, gözlerini baygın baygın süzüşü aklımdan hâlâ gitmez. - Attila İlhan

DAVRANMAK

[nesnesiz]

  • Bir kimseye veya bir şeye karşı belli tavır takınmak

    Hiç gerekmezken dönüyor ve onu yeni görmüş gibi davranıyor. - Tarık Buğra

[-e]

  • Bir şeye el atmak, girişmek

    Onu örnek alan hamallar da camgöbeği takımın diğer parçalarına davrandılar. - Elif Şafak

[-e]

  • Bir işi yapmaya hazır olmak, hazırlanmak

    Kalbine bu üzüntü düşünce duramadı, ayağa kalkıp gitmeye davrandı. - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • davranma!

DAVETNAME (Kelime Kökeni: Arapça daʿvet + Farsça nāme)

[isim]

[eskimiş]

  • Yasal bir iş için gönderilen davetiye

DAVRANIM

[isim]

  • Davranış