DARBUKACI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

DARBUKACI harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli DARBUKACI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Darbukacı ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Darbukacı olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

DUACI12, ABACI11, BUCAK11, BARCI11, CIDAK11, BUDAK10, BACAK10, DUBAR10, DARCA10, ARACI9, BARDA9, KURCA9, KIRCA9, BURAK8, BAKIR8, DURAK8, KIRBA8, ARDAK7, BARAK7, BARKA7, DAKAR7, KADAR7

ARDAK

[isim]

[bitki bilimi]

  • İçten çürümeye yüz tutmuş ağaç

BARAK

[isim]

[halk ağzında]

  • Tüylü, kıllı çuha
  • Bir cins tüylü av köpeği

BARKA (Kelime Kökeni: İtalyanca barca)

[isim]

  • Büyük sandal

KADAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳadar)

[edat]

  • Ölçüsünde, derecesinde

    Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir. - Sait Faik Abasıyanık

  • Büyüklüğünde, genişliğinde

    Bacak kadar çocuk.

    Avuç içi kadar yer.

  • Dek

    Saat ona kadar sokaklarda gezdi. - Peyami Safa

  • Gibi

    İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur. - Sait Faik Abasıyanık

  • Denli

    Bu merdivenleri yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Süre belirten bir söz

    Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi. - Refik Halit Karay

[zarf]

  • Miktarda, derecede

    İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor. - Halide Edip Adıvar

  • Bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz

    Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu. - Falih Rıfkı Atay

BURAK

[isim]

[din bilgisi]

  • Hz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti

BAKIR

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 29, yoğunluğu 8,95 olan, 1084 °C'ye doğru eriyen, doğada serbest veya birleşik olarak bulunan, ısı ve elektriği iyi ileten, kolay dövülür ve işlenir olduğundan eski çağlardan beri türlü işlerde kullanılan, kızıl renkli element (simgesi Cu)

[sıfat]

  • Bu elementten yapılmış

    Ertesi gün çadırların önünde Haldun Nedret'in Kadıköy'den getirdiği bakır lamba yanıyordu. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bakır çalmak

Birleşik Kelimeler: bakır alaşımı, bakır çalığı, bakır kaplama, bakır oksit, bakır pası, bakır rengi, bakır sülfat, bakır taşı, bakır tuzu, dişi bakır, erkek bakır

DURAK

[isim]

  • Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer

    İlk durakta otobüsten atlayarak geriye döndüm. - Sait Faik Abasıyanık

  • Çok sayıda taksinin bir arada çalıştığı ve bağlı olduğu işletme
  • Kısa bir süre konaklanacak, durulacak yer

    Sonraki durağımız sebzeci Mecit'in dükkânıydı. - Ayşe Kulin

[dil bilgisi]

  • Konuşmada, anlamın gerektirdiği biçimde kelimeler arasındaki ses kesintisi

[edebiyat]

  • Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri

[müzik]

  • Bir ölçü uzunluğunda susma

[eskimiş]

  • Cümle sonundaki nokta

Birleşik Kelimeler: dolmuş durağı, emniyet durağı

KIRBA (Kelime Kökeni: Arapça ḳirba)

[isim]

[eskimiş]

  • Sakaların içinde su taşıdıkları ağzı dar, altı geniş, deriden yapılmış kap, su kabı, matara

    Cesaretini toplamak için küçük kırbasına şarap doldurmayı unutmamıştı. - İhsan Oktay Anar

[mecaz]

  • Çok su içen kimse

[halk ağzında]

  • Çocuklarda karın şişmesiyle beliren bir hastalık

ARACI

[isim]

  • Ara bulucu
  • İki şey arasında bağlantı kuran kimse, vasıta

[ticaret]

  • Üretici ile tüketici arasında alım satım konusunda bağlantı kuran ve bundan kazanç sağlayan kimse, mutavassıt, komprador

[ekonomi]

  • İhracatçının ihracattan doğan alacaklarının büyük bir bölümünün malın yüklenmesinden hemen sonra, kalan kısmının ise para, malı alandan tahsil edildiğinde bir aracı banka tarafından ödenmesini sağlayan kredi veya yatırım tekniği

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aracı koymak

Birleşik Kelimeler: aracı banka, borsa aracısı

BARDA

[isim]

  • Dam ustalarının kullandığı, başının bir ucu çember parçası biçiminde eğri, öbür ucu keskin çekiç
  • Fıçıcı keseri

KURCA

[isim]

[halk ağzında]

  • Karıştırma, kaşıma

Birleşik Kelimeler: kurca çıbanı

KIRCA

[sıfat]

  • Hafif kırlaşmış

    Tıknaz, kırca, kısa sakallı, kırmızı yüzlü bir efendi. - Memduh Şevket Esendal

BUDAK

[isim]

[bitki bilimi]

  • Ağacın dal olacak sürgünü
  • Dalın gövde içindeki başlangıç yeri olan ve tahtalarda görülen yuvarlak koyuca renkte sert bölüm

Birleşik Kelimeler: budak deliği, budak özü, çıkar budak, dişbudak, kırkbudak, üçbudak

BACAK

[isim]

[anatomi]

  • Vücudun kasıktan tabana kadar olan bölümü

    Yorgun vücudunu zahmetle taşıyan ince bacakları üstünde doğruldu. - Peyami Safa

[anatomi]

  • Hayvanlarda yürümeye veya atlamaya yarayan organ
  • Bazı şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri, ayak

    İpleri sedirlerin bacaklarına doladılar. - Lâtife Tekin

  • İskambil kâğıtlarında genç erkek resimli kâğıt, oğlan, vale

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bacağına geçirmek
  • bacak bacak üstüne atmak
  • bacak kadar
  • bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var
  • bacakları kopmak
  • bacaklarını uzatmak
  • bacakları tutmaz olmak

Birleşik Kelimeler: bacakkalemi, bacakkıran, alabacak, baldır bacak, bastıbacak, karabacak, kılıç bacak, takma bacak, ayıbacağı

DUBAR

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kefalgillerden, 30-40 santimetre uzunluğunda, eti lezzetli bir tür balık (Mugil cephalus)