Dar ile Başlayan Kelimeler

DAR ile başlayan 93 kelime bulunuyor. Başında DAR olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Dar kelimesinin anlamı nedir? Dar ile biten kelimeler. İçinde dar olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

DARMADAĞINIKLIK30, DARLAŞTIRABİLME24, DARALTILABİLMEK21

14 Harfli Kelimeler

DARLAŞTIRILMAK22, DARALTILABİLME20

13 Harfli Kelimeler

DARMADAĞINLIK27, DARALTIVERMEK23, DARMSTADTİYUM23, DARLAŞABİLMEK21, DARLAŞTIRILMA21, DARMADUMANLIK21, DARALTABİLMEK18

12 Harfli Kelimeler

DARMADAĞINIK26, DARGINLAŞMAK23, DARILIVERMEK23, DARBUKACILIK22, DARALTIVERME22, DARALIVERMEK22, DARLAŞABİLME20, DARLAŞTIRMAK19, DARILABİLMEK18, DARALTABİLME17, DARALABİLMEK17

11 Harfli Kelimeler

DARVİNCİLİK22, DARILIVERME22, DARGINLAŞMA22, DARÜLBEDAYİ21, DARALIVERME21, DARILGANLIK19, DARLAŞTIRMA18, DARILABİLME17, DARALABİLME16, DARALTILMAK15

10 Harfli Kelimeler

DARIFÜLFÜL29, DARÜLFÜNUN23, DARMADAĞIN23, DARÜLACEZE20, DARÜLEYTAM17, DARMADUMAN17, DARBIMESEL17, DARBECİLİK17, DARALTILIŞ17, DARÜSSELAM17, DARBELEMEK15, DARALTILMA14

9 Harfli Kelimeler

DARÜŞŞİFA25, DARIDÜNYA18, DARBUKACI18, DARGINLIK17, DARILMACA16, DARALTICI16, DARLAŞMAK15, DARBELEME14, DARBETMEK14, DARILTMAK13, DARALTMAK12

8 Harfli Kelimeler

DARBOĞAZ23, DARAĞACI21, DARDAĞAN19, DARPHANE18, DARGEÇİT17, DARILGAN15, DARBECİK15, DARLAŞMA14, DARALTIŞ14, DARAŞLIK14, DARBETME13, DARILMAK12, DARILTMA12, DARALMAK11, DARALTMA11

7 Harfli Kelimeler

DARBECİ14, DARASIZ14, DARALIŞ13, DARACIK13, DARBUKA12, DARILMA11, DARENDE11, DARABAN11, DARALTI10, DARALMA10

6 Harfli Kelimeler

DARGIN13, DARLIK9

5 Harfli Kelimeler

DARCA10, DAR10, DAR10, DARBE9

4 Harfli Kelimeler

DARP10, DARU7, DARI7, DART6, DARA6

3 Harfli Kelimeler

DAR5

DAR

[sıfat]

  • İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı

    Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım. - Adalet Ağaoğlu

  • Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro

    Sahilleri kucaklayan tatlı meltemler, bu mahallenin dar sokaklarından geçmiyordu. - Suat Derviş

  • Az, elverişsiz, sınırlı

    Dar ve alıştığımız çerçeve içinden çıkmak bizi şaşırtacağı için onu istemeyiz. - Asaf Halet Çelebi

  • Sıkıntılı

    Dar bir gün gelmiş, birinden üç beş kuruş almışım, bundan ne çıkar? - Memduh Şevket Esendal

[mecaz]

  • Yetersiz

    Bazıları mefkûrenin enginliğini ve azametini tamamıyla kavrayamayacak derecede dardırlar. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[zarf]

  • Güçlükle, ucu ucuna, ancak

    En sonra, pek çok sıkılan çocukların zoru ile akşam altı postasına dar yetiştiler. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dara boğmak
  • dara düşmek
  • dara gelmek
  • dara getirmek
  • darda bulunmak
  • darda kalmak
  • dar gelmek
  • dar kaçmak

Birleşik Kelimeler: dar açı, dar aralık, darboğaz, dar boğaz, dar darına, dar gelirli, dar görüşlü, dar hat, dar kafalı, dar paça, dar ünlü, dar vakit, dar zaman, dara dar, darı darına, gönlü dar, havsalası dar, içi dar, ufku dar, yüreği dar

[isim]

[eskimiş]

  • İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk

Birleşik Kelimeler: darağacı

[isim]

[eskimiş]

  • Yurt

[isim]

[eskimiş]

  • Ev

Birleşik Kelimeler: darıdünya, darülaceze, darülbedayi, darüleytam, darülfünun, darüşşifa

DART (Kelime Kökeni: İngilizce dart)

[isim]

  • 343 oklama

DARA (Kelime Kökeni: İtalyanca tara)

[isim]

  • Kabıyla birlikte tartılan bir nesnenin kabının ağırlığı
  • Terazide dengeyi sağlamak için hafif gelen kefeye ağırlık olarak konulan taş, demir, çivi vb., abra
  • İçinde yük taşınan aracın boş durumdaki ağırlığı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • darasını almak
  • darasını düşmek
  • daraya atmak (veya çıkarmak)

DARU (Kelime Kökeni: Farsça dārū)

[isim]

[eskimiş]

  • İlaç

DARI

[isim]

[bitki bilimi]

  • Buğdaygillerden, kuraklığa dayanıklı bir bitki, akdarı (Panicum miliaceum)
  • Bu bitkinin buğday yerine besin olarak kullanılan tohumu

[halk ağzında]

  • Mısır

Ata Sözleri ve Deyimler

  • darısı ... başına (veya darısı başına)
  • darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz

Birleşik Kelimeler: akdarı, ballıdarı, cin darısı, Hint darısı, karaca darısı, süpürge darısı

DARLIK

[isim]

  • Dar olma durumu

[mecaz]

  • Geçim zorluğu

[mecaz]

  • İç sıkıntısı

    Yüreği göğsünü yırtacak gibi hopluyor, boğazına bir darlık tıkanıyordu. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: gönlü darlık, ufku darlık, göğüs darlığı, gönül darlığı, mitral darlığı, nefes darlığı, soluk darlığı, yürek darlığı

DARBE (Kelime Kökeni: Arapça ḍarbe)

[isim]

  • Vuruş, çarpış

    Başına şiddetli bir darbe indirerek hayvanı sersemletti. - Osman Cemal Kaygılı

  • Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi

[mecaz]

  • Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay

    Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son kalkınma ümitlerini de silip süpürmüştü. - Ercüment Ekrem Talu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • darbe (veya darbeyi) yemek
  • darbe almak
  • darbe vurmak (veya indirmek)

Birleşik Kelimeler: hükûmet darbesi

DARALTI

[isim]

  • Dar gibi görünme veya olma

DARALMA

[isim]

  • Daralmak işi

    Yeni bir aşkın eşiğindeymiş gibi bir daralma vardı yüreğinde. - Necati Cumalı

[dil bilgisi]

  • Geniş ünlülerin, yanlarındaki bazı ünsüzlerin etkisiyle darlaşması: geymek > giymek, yene > yine gibi

Birleşik Kelimeler: anlam daralması, bellek daralması

DARCA

[sıfat]

  • Biraz dar, pek geniş olmayan

DARAŞ

[sıfat]

  • Dar, kasvetli (yer)

    O oda hem daraş hem nezaretsiz hem de lodosa karşı. - Sermet Muhtar Alus

DARAÇ

[sıfat]

  • Dar

    Başını, geçtiğimiz daraç bir sokaktaki yamru yumru karanlık evlerin arasından görünen gökyüzünün mavi boşluğuna doğru kaldırarak geniş soluklar alıyor. - Reşat Nuri Güntekin

DARP (Kelime Kökeni: Arapça ḍarb)

[isim]

[eskimiş]

  • Vurma, dövme

[matematik]

  • Çarpma

[müzik]

  • Vuruş

Birleşik Kelimeler: darbetmek, darphane

DARALMAK

[nesnesiz]

  • Dar duruma gelmek, küçülmek

    İleride yolun daraldığını göre göre gaza yüklendi. - Elif Şafak

  • Azalmak

    Yıllar geçer, bir gün bakarsınız vakitler daralmış. - Reşat Nuri Güntekin

  • Zayıflamak

    Hafızası o kadar daralmış, bir sene evvelini hatırlamıyor gibi. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]

  • Güçleşmek, zorlaşmak

    Geçimi daraldı.

[mecaz]

  • Sıkışmak

    Daralan soluğu ile çıkamayacağı merdivenleri oğlunun da çıkmasını yasaklıyordu. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Başı dara gelmek, bunalmak

DARALTMA

[isim]

  • Daraltmak işi